10 Kasım
10 Kasım, yalnızca Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü değil; aynı zamanda onun yarattığı Cumhuriyet ve gerçekleştirdiği devrimlerle geleceğe yön veren bir rehberdir. Bu tarih, Atatürk’ün ölümsüz fikirlerini ve toplumsal adalet, özgürlük ile eşitlik temelli bir toplum arzusunu yaşatmak için bir fırsattır. Atatürk’ü yalnızca bir kahraman olarak değil, Cumhuriyet’in temellerini atan bir lider ve halk egemenliğini savunan bir vizyoner olarak anıyoruz.
HALKIN KENDİ KADERİNİ BELİRLEME HAKKI
Atatürk, halkın kendi kaderini tayin ettiği, özgür, eşit ve bağımsız bir Türkiye hayal etti. Saltanatın zincirlerinden kurtulmuş, emekçinin, köylünün ve her yurttaşın haklarını gözeten bir Cumhuriyet kurdu. Halkın iradesinin belirleyici olduğu bu Cumhuriyet; emekçiler, yoksullar ve toplumun her kesimine eşit fırsatlar tanıyan bir yapıyı hedefledi. Bu, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği en değerli mirastır.
SOSYAL ADALET VE EMEKÇİ HAKLARINA VERİLEN ÖNEM
Atatürk devrimleri, yalnızca siyasi değil, sosyal ve ekonomik adaleti sağlamayı da amaçladı. İşçinin alın terini kutsayan, kadınların eşit haklara sahip olduğu, eğitimde fırsat eşitliğini gözeten bir düzen kurdu. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek, toplumun her bireyini toplumsal hayata dahil etti. Emekçilerin onurunu ve hak mücadelesini savunan Atatürk, daha yaşanabilir ve adil bir toplum oluşturmak için çabaladı.
CUMHURİYET’İN RUHU VE EMEK MÜCADELESİ
10 Kasım, Atatürk’ün düşüncelerinin bugün de devam etmesi gerektiğini hatırlatıyor. Onun idealleri, toplumcu bir anlayışla kucaklanmalı, halkın hakları için verilen mücadelede rehber alınmalıdır. Bu, Atatürk’ün mirasına sadakatin bir gereğidir ve kapitalist baskılara, toplumsal eşitsizliklere karşı direnç gösterme amacını taşır.
ÜMMETTEN VATANDAŞLIĞA GEÇİŞ
Atatürk devrimlerinin temel taşlarından biri olan laiklik, bireylerin hukuk temelli bir düzende yaşamasını sağladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun ümmet temelli yönetim anlayışını terk eden Cumhuriyet, halk egemenliğine dayalı modern bir devlet yapısı inşa etti. Bu geçiş, bireyleri ümmetten vatandaş kimliğine taşırken, toplumun her alanında köklü bir dönüşüm başlattı.
KADINLARA TANINAN HAKLAR VE TOPLUMSAL EŞİTLİK
Atatürk devrimleri, Osmanlı dönemindeki geleneksel toplum yapısını dönüştürerek kadınların toplumsal hayata katılımını sağladı. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, onların da devletin eşit vatandaşları olarak kabul edildiğini gösteren önemli bir adımdı. Bu, Cumhuriyet’in kadınları toplumsal hayata aktif katılan bireyler olarak görmesinin en somut örneklerinden biridir.
MODERN HUKUK VE LAİK EĞİTİM SİSTEMİ
Atatürk, Türkiye’de çağdaş bir hukuk sistemi oluşturmak için şeriata dayalı düzeni kaldırarak Medeni Kanun gibi laik hukuku yürürlüğe koydu. Eğitimde yapılan devrimlerle, özgür düşünceye ve bilime dayalı bir toplum yapısı inşa etmeyi hedefledi. Laik eğitim sistemi, bireyleri daha bağımsız ve eleştirel düşünmeye teşvik etti.
CUMHURİYET’E VE DEVRİMLERE SAHİP ÇIKMAK
Atatürk’ün devrimleri, ümmetten ulus bilincine dayanan bir toplum yapısının yolunu açmıştır. Bu devrimler, vatandaşlık temelli bir ulusal kimliği güçlendirmiş; eşit haklara sahip bireyler yetiştirilmesini sağlamıştır. Onun fikirlerini yaşatmak; emek, eşitlik ve adalet mücadelemizi canlı tutmak demektir.
10 KASIM: GELECEĞE UMUT VE İLHAM
Keşan Kent Konseyi Başkanı Uğur Özdağlı’nın ifade ettiği gibi, 10 Kasım yalnızca bir anma günü değil; aynı zamanda direniş, umut ve adalet mücadelesinin sembolüdür. Bu tarih, Cumhuriyet’in değerlerine, insan haklarına ve özgürlüğe sahip çıkmamız gerektiğini bizlere hatırlatır. 10 Kasım, geleceğe umut dolu bir miras bırakma mücadelesinde daima ilham kaynağımız olarak hatırlanmalıdır.
Haber: Hacı Ali Yılmaz