''Dünyada Töre ve Namus Cinayetleri'' konulu çalışmaya göre, kadına yönelik şiddetin ve töre-namus cinayetlerinin sebepleri, kadınları kontrol altında tutan ataerkil toplum düzeniyle ilgili. Bu cinayetler, ataerkil toplumsal düzenin hakim olduğu hemen hemen tüm toplumlarda, farklı adlar altında olsa da işleniyor.
Töre ve namus cinayetleri, Avrupa'da ve özellikle de Akdeniz ülkelerinde görülüyor. Bu durum, Akdeniz ülkelerinde ''onur'' kavramının çok önemli ve belirleyici bir yere sahip olması ile açıklanıyor.
11 Eylül olaylarının ardından, töre ve namus cinayetlerinin, sadece Doğu ve Müslüman topluluklara aitmiş gibi algılanmaya ve yansıtılmaya başlandığına dikkati çeken çalışmaya göre, bu durum, gerek sosyal bilimcilerin, gerek politikacıların, gerekse medyanın, hemen her toplumda mevcut olan kadına yönelik şiddetin ve töre-namus cinayetlerinin, dinden ziyade ataerkil toplum yapısı ile açıklanabileceği gerçeğini gözden kaçırmalarına neden oluyor.
Çalışmanın sonuç bölümünde, töre ve namus cinayetlerinin, ''bir toplumun refah düzeyinin yükselmesi, toplumda kadınların ekonomik güce sahip olması ve cezai müeyyidelerin caydırıcılığı'' hallerinde, ataerkil toplum yapısının mevcudiyetine rağmen azalacağına vurgu yapılıyor.
BM VE AVRUPA KONSEYİ RAPORLARINDAN...
Ataerkil düzenin hakim olduğu toplumlarda, tarihin ilk çağlarından itibaren kadınlara karşı olumsuz bir tavır alındığı, bu durumun tarihsel kaynaklara da yansıtıldığı belirtilen çalışmada, tarihi ve hukuki belgelerde, töre-namus cinayetlerinin, İsrail, Rusya, Barbados, Meksika, Brezilya, Ekvator, İtalya, İspanya, Yunanistan, Makedonya, Slovenya, Kanada, Mısır, Fas, Kenya ve Hindistan gibi birçok ülkede de görüldüğünü ortaya koyuyor.
Çalışmada, BM ve Avrupa Konseyi'nin raporlarında da alıntılara yer verildi.
BM istatistiklerine göre, dünyada her yıl 5 bin kadın, töre ve namus cinayetleri sonucu ölüyor. 1993 yılında Rusya'da 14 bin 500 kadın öldürüldü. 56 bin kadın ise şiddete maruz kaldı. Aynı yıl Kenya'da kadın nüfusunun yüzde 42'sinin eşleri tarafından düzenli olarak dövüldü bildirildi.
1990 yılında Hindistan'da 4 bin 825 kadın miras kavgası nedeniyle öldürüldü, Barbados'ta ulusal ölçekte yapılan bir ankette, 20-45 yaş arası kadınların yüzde 33'ü, Kanada'da 18-64 yaş arasındaki kadınların yüzde 18'i cinsel istismara ve erken evliliğe zorlandı.
Avrupa Konseyinin, töre-namus cinayetlerini ele alan raporunda ise ''Batı toplumlarındaki genel kanının aksine, töre-namus cinayetlerinin yalnızca Müslüman ülkelerde işlenmediğine, Hindu ve Hristiyan topluluklarda da görüldüğüne işaret edildiği, her ne kadar, töre-namus cinayetleri dinle alakalı gibi algılansa da hiçbir dinde, bu cinayetleri onaylayan bir kural bulunmadığı ve din adamlarının da bu cinayetleri kınadığı'' bilgisine yer veriliyor.TBMM Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmaya göre, dünyanın pek çok yerinde kadınlar aile içi şiddete maruz kalıyor, istekleri dışında evlendiriliyor ve namus uğruna öldürülüyor.
''Dünyada Töre ve Namus Cinayetleri'' konulu çalışmaya göre, kadına yönelik şiddetin ve töre-namus cinayetlerinin sebepleri, kadınları kontrol altında tutan ataerkil toplum düzeniyle ilgili. Bu cinayetler, ataerkil toplumsal düzenin hakim olduğu hemen hemen tüm toplumlarda, farklı adlar altında olsa da işleniyor.
Töre ve namus cinayetleri, Avrupa'da ve özellikle de Akdeniz ülkelerinde görülüyor. Bu durum, Akdeniz ülkelerinde ''onur'' kavramının çok önemli ve belirleyici bir yere sahip olması ile açıklanıyor.
11 Eylül olaylarının ardından, töre ve namus cinayetlerinin, sadece Doğu ve Müslüman topluluklara aitmiş gibi algılanmaya ve yansıtılmaya başlandığına dikkati çeken çalışmaya göre, bu durum, gerek sosyal bilimcilerin, gerek politikacıların, gerekse medyanın, hemen her toplumda mevcut olan kadına yönelik şiddetin ve töre-namus cinayetlerinin, dinden ziyade ataerkil toplum yapısı ile açıklanabileceği gerçeğini gözden kaçırmalarına neden oluyor.
Çalışmanın sonuç bölümünde, töre ve namus cinayetlerinin, ''bir toplumun refah düzeyinin yükselmesi, toplumda kadınların ekonomik güce sahip olması ve cezai müeyyidelerin caydırıcılığı'' hallerinde, ataerkil toplum yapısının mevcudiyetine rağmen azalacağına vurgu yapılıyor.
BM VE AVRUPA KONSEYİ RAPORLARINDAN...
Ataerkil düzenin hakim olduğu toplumlarda, tarihin ilk çağlarından itibaren kadınlara karşı olumsuz bir tavır alındığı, bu durumun tarihsel kaynaklara da yansıtıldığı belirtilen çalışmada, tarihi ve hukuki belgelerde, töre-namus cinayetlerinin, İsrail, Rusya, Barbados, Meksika, Brezilya, Ekvator, İtalya, İspanya, Yunanistan, Makedonya, Slovenya, Kanada, Mısır, Fas, Kenya ve Hindistan gibi birçok ülkede de görüldüğünü ortaya koyuyor.
Çalışmada, BM ve Avrupa Konseyi'nin raporlarında da alıntılara yer verildi.
BM istatistiklerine göre, dünyada her yıl 5 bin kadın, töre ve namus cinayetleri sonucu ölüyor. 1993 yılında Rusya'da 14 bin 500 kadın öldürüldü. 56 bin kadın ise şiddete maruz kaldı. Aynı yıl Kenya'da kadın nüfusunun yüzde 42'sinin eşleri tarafından düzenli olarak dövüldü bildirildi.
1990 yılında Hindistan'da 4 bin 825 kadın miras kavgası nedeniyle öldürüldü, Barbados'ta ulusal ölçekte yapılan bir ankette, 20-45 yaş arası kadınların yüzde 33'ü, Kanada'da 18-64 yaş arasındaki kadınların yüzde 18'i cinsel istismara ve erken evliliğe zorlandı.
Avrupa Konseyinin, töre-namus cinayetlerini ele alan raporunda ise ''Batı toplumlarındaki genel kanının aksine, töre-namus cinayetlerinin yalnızca Müslüman ülkelerde işlenmediğine, Hindu ve Hristiyan topluluklarda da görüldüğüne işaret edildiği, her ne kadar, töre-namus cinayetleri dinle alakalı gibi algılansa da hiçbir dinde, bu cinayetleri onaylayan bir kural bulunmadığı ve din adamlarının da bu cinayetleri kınadığı'' bilgisine yer veriliyor.