İlk geldiğimiz günleri hatırlıyor musunuz? Hani biraz para kazanacak, biriktirecek ve geri dönecektik. Memleketimizde iş kuracak ve rahat olacaktık. Ama olmadı! Biraz daha, biraz daha derken, çoluk çocuk geldi, geriye dönüş bitti.
Artık buralı olduk, evler aldık, iş yerleri kurduk, torun sahibi olduk. Yani açıkcası burayı memleket yaptık. Kendimizi buralı hissetik. Kendimizi bu ülkenin evlatları bildik. Bu ülkeye katkı sağladık, geliştirdik, dünya liderleri arasına soktuk.
Peki ya şimdi? Şimdi ne oldu? Günah keçisi biz oluyoruz. İşsizlik varsa bizim yüzümüzden! Hırsızlık, arsızlık varsa bizim yüzümüzden (mi ?)!
Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Bize buralarda hayat kalmadı. Can – mal güvenliğimiz kalmadı. En aşırı siyasetçisinden en merkezi olanı vurdukça vuruyor. O kadar basitleşti ki, o kadar kolaylaştı ki inanılır gibi değil.
Birbirleriyle yarışa girdiler. En çok kim hakaret ederse, kim hakları kısıtlarsa en çok oyu o alacak sanki.
Bazı toplumlar hakkında fıkra anlatmak bile yasakken adamlar çıkıyor, en ağır sözler söylüyorlar. En büyük yalanları, iftiraları atıyorlar. O kadar popülist politika yapıyorlar ki koskoca laik cumhuriyet sanki yıkılacak. Hele hele 10 yaşında ki çocuklar okulda et yemiyor diye laiklik elden gidiyor nidaları var ya! Utanmasalar Muhammed ismini bile yasaklayacaklar.
Bir taraftan kökten laikliği savunurken diğer taraftan başbakanlarını Hristiyanların bir önceki papazının kutsallaştırılması ayinine gönderiliyor. Yüksek okul imtihanları Yahudi paskalya bayramınına denk geldiği için özel sınav saatleri düzenleniyor!
Bunun adı mı laiklik? Bu mu eşitlik? O halde ne yapmak gerekiyor?
Türkiye artık eski Türkiye değil. Ekonomi sallanmıyor, belirli bir düzen oturmuş durumda. Elbet her şey güllük gülistanlık değil ama eskiyi hatırlayınca her gün dua ediyoruz. Artık geriye dönebiliriz. Hükümet bu konuda çalışmalar yapmalı ve geriye dönmek isteyenlere “kıyak” yaparak onların memlekete geri dönmesi sağlamalı.
Orada iş kurmasına, ev almasına yardımcı olmalı. Yeter artık şamar oğlan gibi dayak yemek istemiyoruz.
Çare bulunulması gerek.
Fatih Karakaya / Haber7 / Fransakarakaya.fatih@gmail.com
Kaynak : haber7.com