Tarih: 24.05.2011 07:35

MHP’ye atılan kaset bombaları ve madalyonun iki yüzü

Facebook Twitter Linked-in

Sandık yaklaştıkça siyasette maalesef seviye düşüyor hatta iğrençleşiyor.

Kastettiğim şu MHP’liler ile ilgili kaset olayı.

Biliyorsunuz toplamda 10 partili istifa etmek zorunda kaldı bu kasetler yüzünden. Üstelik bunlar sıradan partililer de değillerdi, çoğu genel başkan yardımcıları düzeyindeydiler.

Şunu açıkça belirtmeliyim ki insanların ayıplarını gizlice kaydetmek insanlığa sığmaz.

Her kim veya kimler bu kasetleri çekmişse belli ki MHP ile ciddi problemleri var bunların.

Bu kalleşçe çekimleri yapanlar parti içinden mi yoksa dışından mı buna girmek istemiyorum. Fikir düzeyinde mücadele etmek yerine böyle belden aşağı vurmak, şantaj ile işlerini götürmek onurlu insanların işi olmasa gerek.

Gelelim bu iğrençlikleri teşhire. Yani bu şantaj çetesinin aleti olmaya.

Bu konu ile ilgili Burç FM’de iki program yaptım, ikisinde de kasetleri çıkan şahısların isimlerini zikretmedim. Bu yazımda da bu isimleri bulamayacaksınız. Elbette konunun haber değeri vardır ve bu haberi atlayamazsınız. Ama haberi verirken dikkat etmeniz gereken noktalar vardır.

Eğer bu isimleri teşhir eder ve kasetlerin içeriği ile ilgili detaylara girerseniz şantaj çetesi ile farkında olmadan işbirliğine girmiş olursunuz. Meselenin bir başka boyutu ise kasetleri çıkanların masum eş ve çocuklarına bakan yönüdür. Düşünsenize kaseti çıkan şahısların çocuklarını. Ertesi gün okula gittiklerinde arkadaşları arasında kendilerini nasıl hissetmişlerdir? İntiharlara kadar varabilecek aile facialarına yol açabilir bu belden aşağı vurmalar.

Peki, medya neden böyle davrandı, en ince detayına kadar konuyu aktardı? Kimi medyanın siyasi duruşu ile alakalı seçim arifesi bu haberler işine geldi. Kimi medya da bu haberler reyting yapar dedi. Çünkü milletçe bayılırız böyle şeyleri dikkatle takip etmeye, detayına kadar öğrenmeye.  Sonuçta istemeden de olsa medya şantajcıların hizmetine girmiş oldu.

Tabii bu MHP ve kasetler konusunda madalyonun bir yüzü. Yani kaseti çekenler ve haberini yapanlar açısından, şimdi gelelim madalyonun öbür yüzüne.

Yani MHP yönetiminin bu konu üzerine iç muhasebe yapmasına. Mesnetsiz, belgesiz sağa sola iftira etmek yerine yapması gereken her şeyden evvel işte bu muhasebe olmalı.

MHP tabanı milliyetçi olduğu kadar İslami değerler karşısında da hassas bir tabandır.  Benim bildiğim ve gördüğüm kadarı ile ortalama bir ülkücü aile geleneksel Anadolu ailesidir. İnanç, namus, ahlak ülkücüler için önem taşır.

16 kişilik MHP başkanlık divanında 10 üyenin gayrı meşru ilişkisi çıktı. Böyle bir tabana sahip bir parti genel başkanı, yardımcılarını ve parti kurmaylarını seçerken daha dikkatli olmalı değil midir? İnsan oturduğu kalktığı insanı tanımaz mı?

Milletvekili adayı tespitinde de ülkücü tabanın hassasiyetlerinin gözetilmediğini düşünüyorum. Özellikle sözüm Engin Alan’la alakalı. Bu muhterem İstanbul’dan MHP birinci bölge adayı.

Muvazzaf iken başörtülüleri fişlemesi ile nam salmış bir emekli askerdir Sayın Alan. Bu durum büyük bir çoğunluğunun başörtülü olduğu ülkücü taban açısından tam bir tenakuzdur.

Hele bir de Öcalan ile birlikte PKK’lılara çiçek verip teftiş eden Yalçın Küçük tarafından MHP’den aday gösterttirildiğini duyunca kulaklarıma inanamadım. Bu yazıyı kaleme alana kadar da MHP’den Sayın Küçük’ün bu açıklamasına bir itiraz da gelmedi.

Böyle bir aday MHP tabanıma yakışıyor mu sizce?

Bence MHP yönetimi yanlış yerlerde geziyor. Türkiye’de AKP gayrı memnunları adı altında muazzam bir oy deposu var. Üstelik bu oy deposu kendi ülkücü tabanı gibi muhafazakâr özellikler taşıyor. Onları kendi safına çekmek varken, tabanını bile hayrete sürükleyen, yeri gelip mahcup eden, yüzlerini kızartan tercihlerde bulunuyor.

Değiyor mu dersiniz?

Erkam Tufan Aytav - Haber 7erkamaytav@hotmail.com

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —