Dünya alem IMF genel müdürü Dominique Straus-Kahn’ı (DSK) konuşuyor. Kimilerine göre olay bir komplo, kimilerine göre ise DSK’nın iç yüzünün ortaya çıkması.
DSK Sosyalist Parti’nin (PS) lider kadrolarından biriydi. Daha önce Jospin hükümeti döneminde de Ekonomi’den sorumlu bakandı. Hakkında birçok yolsuzluk iddiası ortaya atıldı, yargılandı ama beraat etti. Fransa tarihinde en çok ve en önemli kurumlar onun döneminde özelleşitirildi. Sol politikacı olmasına rağmen liberal ekonomiden yanaydı.
2007 cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Sarkozy’nin solu dağıtma stratejisinde rol alan DSK birçok solcu gibi kendine verilen yüksek makamları kabul etti. Sarkozy solu bölmek için solun önemli isimlerinden bazılarını bakan yaparken DSK’yı da IMF’nin başına getirdi.
Şimdi 2012’de tekrar cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Her ne kadar Sarkozy tartışılıyor olsa da büyük ihtimal yeniden aday olacak. Solda ise bir lider sorunu yaşanıyor. Bu durumda “dünyayı kurtaran” adam neden Fransa’yı kurtarmasın ki? Medya bir anda DSK’yı ön plana çıkardı. Tüm kamoyu yoklamalarında tartışmasız önde gidiyordu. Hala adaylığını açıklamamasına rağmen solcular ona umut bağlamıştı.
Tabii medya DSK’yi kurtarıcı olarak gösteriyordu. Ama bir de Yunanlılara sorsanız DSK’yı bakalım ne diyecekler? Bu kadar kemer sıkma politikasına, maaşların dondurulmasına rağmen Yunanistan kurtulmadığı gibi Portekiz. İspanya, İtalya da sallanıyor. Olsun medya bunu göstermiyor varsa yoksa DSK diyordu.
Dolaysıyla DSK’nın eline altın tepsiyle iktidar verilmek istendi. Ama o bir altın tepsi yetmez bir daha, bir daha diyordu. Adaylığını hazırlamak için bir komünikasyon moduna girdi. Ancak bunun dozunu kaçırmaya başlayınca işler değişti.
Solcudur – değildir tartışmaları sırasında 1 milyon dolarlık Porche marka arabaya binerken görüntülendi, daha sonra giydiği takım elbisenin 35 bin dolara mal olduğu açıklandı. Tam bu polemikler yaşanırken şimdi de tecavüz suçlaması.
Burada ilginç olan ise her şey çorap söküğü gibi gelmeye başladı. Susanlar, daha önce de DSK’nın hışmına uğrayanlar konuşmaya başladı. Adamın ne kadar sapık olduğu, kadınlara düşkünlüğü yanısıra her zaman her yerde ve hemen istediğinin yapılmasını isteyen biri. Bu olayda da “çapulsuz “ bir kadın tarafından reddedilmek! Onun için belkide tecavüz suçundan yakalanmaktan daha beter!
Biz asıl konumuza dönmeden bir konuya daha değinmek istiyorum. Bu çirkin olayın medyada ve siyasi arenada ki yankılanması. Sanki tepedeki yüksek makamlı beyler birbirlerini savunmaya başladılar. Öyle sözler sarf ettiler ki sanki batıda değil de uzayda yaşıyrouz. Eski kültür bakanı sosyalist Jack Lang “ ne var sanki adam öldürülmedi ya !”, en çok satan ve aşırı Sarkozy karşıtlığı ile bilinen Marianne dergisinin sahibi “ne olmuş sanki alt tarafı bir temizlikçi parçasının delinmesi”, ünlü arap stand-upçı Jamel Debouze “ bu kadar gürültü bir temizlikçi için mi ?” yine aşırı siyonistlerden Bernard Henri Levy “burada asıl mağdur DSK’dır” vb.. açıklamalar.
Hepsi bir ağızdan DSK’yı savunuyor. Biz onu tanırız, iyi adamdır, kefiliz türünden. Ama gerçekler bir bir ortaya çıkıyor. En ilginç olanı ise müslümanlara karşı azılı düşman Arap sivil toplum kuruluşu ki eski başkanı Sarkozy’nin bakanı olmuştu ve tek ekmek kapıları başörtü karşıtlığı olan Ni Putes Ni Soumises (Ne fahişe ne boyun eğen) derneğinin sessizliği. Sadece bir kaç küçük feminist gruplar seslerini çıkarmaya başladılar. Bu da bu derneğin gerçek yüzünü göstermiye yetiyor. İlerde bu dernek hakkında bilgi de vermeye çalışacağız.
Burada asıl bizi ilgilendiren konu DSK’nın kendisi. Türkiye açısından bakıldığında Sarkozy’den beteri yok gibi görünüyor. Belki de birçoğumuz DSK’nin seçilmesi için dua ediyorudur. Ancak beterin beteri de var derler ya DSK da öyle bir şeydi. Kendisi aşırı derecede siyonist olan, her fırsatta İsrail’e bağımlılığını açıklayan (ki bu arada bu hiç bir zaman Fransa’da tartışma konusu olmadı. Bir tek siyasetçi Türkiye’ye bağımlılığını açıklasın yer yerinden oynar) görünürde solcu ama ama aşırı Türkiye karşıtı bir siyasetçidir. İsrail her türlü terör olaylarını savunan biridir. En azından Sarkozy sözde olsa da dengelemeye çalışıyordu.
Dolaysıyla bu açıdan baktığımızda DSK’nın dışlanması bizim açımızdan daha hayırlı olduğunu düşünüyorum. Sarkozy’e gelince elbet o da seçmenine göre davranıyor. Yarın Fransız kamoyunda Türkiye karşıtlığı ortadan kalkarsa bakın siz Sarkozy’nin tavrına!
O zaman bize düşen tepedekileri değil tabandakileri ikna etmek.
Fatih KARAKAYA / Haber 7 FransaKarakaya.fatih@gmail.com http://twitter.com/fkarakaya
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.