Tarih: 30.05.2011 08:14

'Beylik' mi, 'demokratik özerklik' mi?

Facebook Twitter Linked-in

Geçen cuma akşamı, Diyarbakır’dan Ankara ve İstanbul’a dertlerini anlatmaya gelen bir grubun toplantısındaydım. Sur Belediye Başkanı, BDP yöneticileri, HAKPAR, Diyarbakır Barosu, bazı meslek odaları, Süryani cemaati temsilcileri, Barış Kadınları, halk temsilcileriyle birlikte gelmişlerdi.

Bu toplantıda, bildiğim bir hususun Kürt konusunda da geçerliliğini koruduğunu bir kez daha anladım; bir kavramı da BDP’den farklı tanımladığımı gördüm.

Kürt açılımının öğrettiği

Anladığım, anayasa ve Kürt sorununun her yer ve platformda konuşulmasının gereği ve önemiydi. Bu toplantıda da Kürt meselesini ne kadar çok konuşur, tartışırsak çözüme o kadar yaklaşacağımız bir kez daha göründü.

Kürt açılımıyla birlikte her yerde başlayan tartışma sayesinde, iki yıl öncesine göre, Kürt sorunu ve unsurları, eskisiyle karşılaştırılamayacak ölçüde çok tanındı, tabular yıkıldı, bilmediğimiz pek çok konu gündeme geldi. Bu süreç derinleşerek genişliyor. Her gün, düne göre kavramlar üzerinde daha rahat konuşuyor ve yazıyoruz. Daha da önemlisi, karşı görüşte olanları daha az suçlayarak dinlemeyi, kendi görüşlerimizi de rahat söylemeyi öğrendik.

Hiç yılmadan, bıkmadan ve çabalarımızın sonucunu ölçme gereği duymadan konuşmayı, dinlemeyi ve cevaplandırmayı sürdürmeliyiz; benim gözlemime göre sürdürüyoruz da.

BDP’nin Özerklik Bildirisi

BDP’den galiba farklı tanımladığım özerklik konusuna geleyim:

Geçen aralık ayı ortasında BDP, ‘Türkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununda Çözüme Dair Siyasi Tutum Belgesi’ başlıklı bir bildiri yayımladı. Bildiride, 1985 tarihli ‘Avrupa Özerklik Şartı’na gönderme yapılıyor ve bundaki çekincelerin hâlâ kaldırılmamış olmasından yakınılarak, BDP’nin Demokratik Özgürlük anlayışı anlatılıyordu. Bu bildiri dışında, Fırat Haber Ajansı’nın yayımladığı değişik bir bildiri daha vardı. O günlerde, aynı zamanda birlikte savunulamayacak bu iki bildiriyi, aynıymış gibi ele alıp yorumlayanlar oldu. Ben, BDP’nin bildirisini anlayışıma yakın buldum ve övdüm; diğerinin yanlışlığını ortaya koymaya çalıştım.

Uygulama veya oluşan özerklik!

Yukarda bahsettiğim Diyarbakırlıların İstanbul toplantısında, BDP’nin ‘Demokratik Özerklik’ talebi dile getirildi. ‘Bölgede özerkliğin yaşanmaya başladığını’ söyleyen BDP Eşbaşkanı Filiz Koçali, uygulanmakta olan özerkliğin nasıl bir şey olduğunu da anlattı:

Devletin yargı ve güvenlik kurumlarının yerini, belirlenen (!) bir organ ya da kurum almış. Çekişmeleri bu organ çözüyormuş.

Belediyenin görevlerinden olan veya sayılan işlere ait kararlar, sadece ‘belediye meclislerinde’ görüşülmüyor, ‘halk meclisi’ veya ‘kent konseyi’ veya başka adla anılan bir kurula da götürülüyor ve orada da görüşülüyormuş! Kentten kente ele alınan işler ve alınan kararlar farklı olabilse de kararların halkın seçtiği meclislere bırakılmadığı, onların dışında mutlak yetki sahibi olan bir ‘organ’, ‘kurul’, ‘konsey’, adı her neyse ‘o’ varmış.

Giderek bu uygulama yaygınlaşıyormuş, seçimden sonra bu yönetim biçimi gayri resmi olarak uygulamaya konulacakmış!

Uygulanmaya çalışılan sistemin, bütün Türkiye’de geçerli olamayacağı bilindiği için olacak, ‘bölgenin özellikleri’nden sıkça bahsedildi.

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

( Tarhan Erdem- Radikal )

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —