Ben çözüm için, ceza uygulaması öneriyorum. Trafik cezası gibi... Arabalarında ve kalabalık ortamlarda içenlere, evlerine adreslerine bir para cezası gelsin.
Geçtiğimiz hafta, canımın içi babamı sol kolundaki ve sırtındaki ağrısı sebebiyle aile dostumuz Dr. Mahmut Akyıldız'a götürdüm. Yalvar yakar geçen iki günün ardından ikna ettiğim babamın koluna girip, ”merak etme emin ellerdesin” diyerek teskin etmeye çalıştım ama gözlerinden okuyabiliyordum endişesini...
63 yaşında benim babam... Hala merdivenleri ikişer ikişer çıkar maşallah. Cam sanatkârı olduğu için yıllarca ateşin önünde cam üflemiş ve şekil vermiştir. Geçen yıla kadar kalbiyle ilgili şikâyeti yoktu. Belki stres, belki yaş, belki de hayat şartları sebebiyle bu yılın başlarında sinsi ağrılarla uyuyup uyanmaya başladı. “Ben iyiyim bir şeyim yok” diyordu lakin ben bunu doktorların ağzından duymak istiyordum.
Bu sebepten, gerekli ne kadar tahlil ve test varsa teşhis konmasını kolaylaştıracak, yapılmasını rica ettim... Yaklaşık bir saat süren kan verme, efor ölçme ve bir dizi prosedürden sonra babamla birlikte sonuçları almak için girdik doktorumuzun odasına.
İçerde bir başka hastası vardı ama sağ olsun bizi yine de buyur etti. Oturduk, ister istemez hasta ve doktor arasındaki konuşmalara da tanık olduk.
Anjiyo sonuçlarına dikkatlice bakan doktorumuz, sonradan adının Feridun olduğunu öğrendiğim 60 yaş üstü dayımıza sigara içip içmediğini sordu. “Günde 3 paket içiyor” diye Feridun dayının hanımı araya girdi. Dayı da, benim babam da içiyordu hem de yıllardır diye ekledi. Tahlil sonuçlarını da eline alan hekimimiz, birkaç dakika daha elindekileri inceleyip, “gel dayı bugün bypass'ını yapalım seni bu sıkıntıdan kurtaralım, bu işin şakası yok artık” dedi.
Adam şaşkınlık içersinde “bugün mü?” diye sordu. Durumun ciddiyetini anlatan doktorumuz, Allah'ın izni ile bu ameliyattan sonra daha kaliteli yaşayacağını ifade etti. “Son bir sorum olacak” diye de ekledi:
- “Sigarayı bırakıyorsun değil mi bugün dayı?”
- “Valla bakacağız”.
Feridun Dayının bu cevabı üzerine doktorumuzun yüzünün şekli değişti. Anjiyo ve tahlil sonuçlarını hızlıca toplayıp, “al ben seni ameliyat mameliyat etmiyorum” dedi.
“Sigara yüzünden bu hale gelmişsin hâlâ bakacağız diyorsun be dayıcım” derken, Mahmut Hoca'nın yüzündeki üzüntüyü gördüm.
Nasıl bir illettir ki bu, acil bypass olması gerektiği halde Feridun Dayının hayatından çıkmıyor.
Sevmiyoruz kendimizi... Sevmeyi de beceremiyoruz. Biz bunu hep yapıyoruz. Spordan uzak hayatlar yaşayıp, sağlıklı beslenmeyip, emzik gibi bu illete sarılıyoruz.
“SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR!..” Yazısını okuyoruz ama inanmıyoruz. Sinsi ve ölümcül olan bu laneti çoluk çocuğun yanında da içiyoruz.
Kendi kendime öz eleştiride bulundum o gün. Reklamlara, dizilere, kötü örnek teşkil eden filmlere gelene kadar alın size evvela sigara illeti...
Parkta dolaşan pardon çocuğunu dolaştıran bankta oturmuş 'çocuğum dikkat et düşeceksin' diye söylenen annenin elinde!
İlk bebeğine kavuşmanın heyecanını yaşayan, hastane kapısında volta atan babanın elinde!
Okulun kapısında öbeklenmiş liseli gençlerin o beyaz gömleklerinin cebinde!
Uyuşturucu bağımlısı olanların yüzde sekseninin, öncesinde sigara kullanıcısı olduğunu biliyor muydunuz?
Yazdıklarımı okuyorsunuz ama inanarak okumuyorsunuz... Hatta okurken bir sigara yakanlarınız bile vardır şu an.
Biz bu illetten nasıl kurtulacağız? Demek ki caydırıcılık adı altında yapılan şeylerin öncelikle ailelere uygulatılması gerekiyor. Büyüyünce babam gibi olacağım diyen çocuk evvela sigarayla başlayarak başlıyor babası gibi olmaya. Çaresiz hallerde, öfke nöbetlerinde ilk sarınılan şey bu zehir oluyor.
Avrupa'yı bilmem ama Amerika'da sigara içen insanlara 'bu yakında ölecek' gözüyle bakılıyor ve kimse acımıyor. Onların evleri, arabaları daha ucuza satılıyor. Aynı model arabalardan birinde sigara içilmiş ise, inanın bana diğerine kıyasla yüzde 30 daha az bir paraya satın alınıyor. Sigara içen insanlara 3. Sınıf muamele ediliyor.
Bizde kahvenin yanında vazgeçilmez diye addedilen sigara, bizden vazgeçene kadar hayatımızda... O bizi bırakıyor! Biz o'nu değil. Kapalı alanlarda sigara içme yasağı geldiğinden beri, bunu bahane edip evlerinde oturanların sayısı o kadar fazla ki. Tabii, evinde içebilir rahat rahat o zıkkımı. Ama gelin görün ki, müşteri kaybetmeyi göze alamayan müessese sahipleri ona da çözüm bulmuşlar. Sözüm ona, bahçe görünümlü bölümlere, tepesi boydan boya açılıp kapanabilen, sigara dumanını ortamdan temizleyen paneller yaptırıyorlar. Yine aynı yine aynı... Değişen bir şey yok. Caydırıcılık minimuma indiriliyor ve kendimizi kandırıyoruz. Özentilik hala hat safhada...
Ben çözüm için, ceza uygulaması öneriyorum. Trafik cezası gibi... Arabalarında ve kalabalık ortamlarda içenlere, evlerine adreslerine bir para cezası gelsin. Evinde ne halt ederse etsin bize ne ? Ama sosyal polisler olsun ve o evde bebek ya da çocuk varsa yine ceza uygulansın. O bebeğin kendini savunmaya imkanı olsa ve belki dillense, içme anne baba beni de zehirleme diyecek ama malesef evladımızdan daha kıymetli o zıkkım!...
Ya da gerçekten tehlikenin boyutunu sezemiyoruz. Okuyoruz ama inanmıyoruz. Mankafayız bizler. Anne de baba da... Dayı da amca da... Sigara içen hepimiz katiliz.
Çocuklarımız, kalemi iki parmağının arasına alıp sigaracılık değil top oynasınlar, bebeklerle oynasınlar, oyunlar oynasınlar!...
Serdem Coşkun - Haber 7emcoskun@gmail.com
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.