Kavgacı kişiliğini bu kadar öne çıkarması şaşırtıcı olduğu kadar, internette kısa bir gezintide karşınıza çıkacak bilgiler hakikaten 'bu kadar olmaz' dedirten cinsten:
Haber 7 okuyucusu eski bir yazımızı hatırlatmasaydı, aylar önce bir yazımıza konu ettiğimiz ve önceki gün de Başbakan Erdoğan’ın sert sözlerle kendisinden söz ettiği bir çok eylemin vazgeçilmez kadınıyla ilgili gelişmelerden haberimiz olmayacaktı.
Canlı bombaların daha çok kadınlardan da çıkması gösteriyor ki, kadınlar erkeklerden daha cesur olabiliyorlar. Son günlerde yaşanan bazı olaylar konunun tekrar tartışmaya açılmasına neden oldu.
Bunun sadece cesaretle mi ilgili olduğu, yoksa üzerinde henüz yeterince çalışma yapılmamış başka derin psiko-sosyal nedenlerle mi bağlantılı olduğu merak edilen konular arasında. Neticede kadınlar özellikle şiddet eğilimli olaylarda çok önlerde olabiliyorlar. (Bu konuda Can Dündar’ın geçtiğimiz yıl kaleme aldığı yazısına göz atmanızı tavsiye ederim. Tıklayınız.)
Gazeteci Fatih Altaylı “Bir kere delikanlı olmak” başlıklı dünkü yazısında, “Bu ülkenin kadınları erkeklerinden daha erkek. Darısı erkeklerin başına” ifadelerine yer verdi.
Altaylı’nın bu satırları yazmasına neden olan olay ise, işadamı İnan Kıraç’ın medyaya yansıyan ve CHP’nin seçimleri kazanmasını temenni eden sözlerinden hızla çark etmesi. Altaylı’nın konuyla ilgili satırları şöyle: “Başbakan İnan Kıraç‘a bozuk attı. Hafiften uyardı. İnan Kıraç‘ta bir panik, bir panik... Günlerce susan ‘Büyük patron’ birdenbire ortaya çıktı ve günlerce “yalanlamadığı” sözleri ‘Ben öyle demedim’ diye yalanlamaya başladı. Yahu Allah aşkına, insan beş dakika delikanlı olur. Hiç değilse 74 yaşında. Milyarlarca doların var. Bundan böyle 5 kuruş daha kazanmasan ne fark eder. İnan Kıraç‘ı görünce, bu ülkenin kadınlarının erkeklerinden fersah fersah önde olduğunu bir kez daha anladım.”
Fatih Altaylı yazısının geri kalan kısmında Türkiye’nin tanınmış bazı kadınlarından örnekler veriyor.
Aynı kişiler...
Yazıya başlık olan konuyu buraya neden taşıdığımıza gelmeden önce bazı olayları hatırlayalım...
Bilindiği gibi AK Parti mitingi öncesinde Hopa'da çok ciddi olaylar yaşanmıştı. Bir polis memurunun hala yoğun bakımda hayat memat mücadelesi vermesi ile sonuçlanan olayların ardından olaya karıştığı iddia edilenlerden bazıları yargı önüne çıkarılmak üzere Erzurum’a götürülmüştü.
Başbakan Erdoğan’ın olaylara tepkisi çok şiddetli olmuş, 'Meğerse eli taşlı eşkıya Hopa'ya da inmiş. Taşlarla araçlarımıza saldırdılar. Referandumda CHP'si, MHP'si, BDP'si, TKP, Halk Evleri, illegal örgütler el ele vermedi mi? Şimdi aynı şeyleri yapıyorlar. Hedefte AK Parti var' demişti.
Hopa'da çıkan olaylara yönelik Ankara'da gerçekleştirilen protestolar sırasında polis panzerinin üzerine çıkan Halkevleri MYK üyesi Dilşat Aktaş isimli bayan, güvenlik güçlerinin müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılmış. Bu ayrıntıdan ise, okuyumuzun hatırlatması üzerine habardar olduk. Konuyu araştırınca, felç riski bulunduğu ve kalça kemiğinde kırıklar olduğu söylenen Aktaş’a platin takıldığı ve 6 ay “iş göremez“ raporu verildiği basından öğrendik.
Başbakan Erdoğan partisinin Konya'da mitinginde halka hitap ederken, Hopa'daki olayları protesto edenlere çok sert tepki göstermiş ve şunları söylemişti.
'Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında Ankara'da bir polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem. Panzer yetmiyormuş, oradan hızını alamıyor, kalkanla yerinde duran polisimize elindeki sopayla saldırıyor, vuruyor, polis yerinde sabrediyor. Neymiş Hopa'nın hesabını sormaya geliyorlarmış. CHP pankartının yanında Halkevleri'nin afişleri. Onda şu yazıyor, 'Tek yol sokak, tek yol devrim.' 'Tek yol sandık' demiyor. Tek yol demokrasi demiyor.”
Okuyucumuza teşekkürler...
Gelelim Başbakan Erdoğan’ın sert ifadelerle eleştirdiği Dilşat Aktaş’ı bu köşede hangi vesile ile konuk ettiğimize...
Bir okuyucumuz e-posta gönderdi ve Ankara’da hastaneye kaldırılan bir kadını daha önce bir yazıma konu ettiğimi ifade ettikten sonra, aynı kadın olması ne kadar ilginç şeklinde yorumunu paylaştı. Konuyu hemen araştırdığımda çok yabancısı olmadığım bir portre ile karşılaştım.
7 Mart’ta kaleme aldığımız yazı, “Google'a sordum, acaba bu kadın kim?” başlığını taşıyordu.
Şubat ayı sonunda eşimle haberleri izlerken, Ankara’da gerçekleştirilen bir protesto gösterisi sırasında sivil polis olduğu iddia edilen bir kişinin bir kadına şiddetli bir yumruk attığını gördük. Aldığı şiddetli darbeye rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranışı dikkatimizi çekti. Görüntülerden eşim de etkilendi ve kendisini bulup bir geçmiş olsun dilemek isterdim dedi. Girdim Google’a, yazdım ‘Dilşat Aktaş’ diye...
Kabarık sicil dosyası...
Her fırsatta sokağa dökülen profesyonel bir eylemci çıktı karşıma. Üstelik kalemi de güçlüymüş hanımefendinin. Google’de kendisi hakkında karşıma çıkan ilk metin, pes dememe neden olmuştu. Eylül ayında kaleme aldığı yazısı, “Sonbahara yeni kavgalar, yeni umutlarla girelim...” başlığını taşıyordu. Uzun yazısı, “...Biz fırtınayı her mevsim başında olduğu gibi bu Eylül’de de hazırlıyoruz” satırlarıyla sona eriyordu.
Kavgacı kişiliğini bu kadar öne çıkarması şaşırtıcıydı. İnternette kısa bir gezintide karşıma çıkan bilgiler hakikaten bu kadar olmaz dedirten cinstendi: “Yükseköğretim kurumu idarecileri ile öğretim elemanlarını ve diğer görevlileri tehdit etmek, onların şeref ve haysiyetlerine veya şahıslarına karşı sözlü veya yazılı olarak herhangi bir saldırıda bulunmak veya hakaret etmek” iddiasıyla birer dönem okuldan uzaklaştırma cezası verildi” bilgisi başta olmak üzere, “Başbakan'a 'lan' protestosu” başlıklı bir haberde de ismi geçiyordu. Ve dahası...
Sözü uzatmayalım. Yumruk yiyen bir kadına geçmiş olsun dilemek için irtibat bilgisini ararken karşımıza çıkan kronik eylemci portresi oldukça şaşırtmıştı bizi. Aynı hanımefendiyi tam 3 ay sonra yine bir şiddet gösterisinde görünce, yazının başındaki cümleler geldi aklıma: Neden şiddet olaylarında en önde kadınlar var? sorusu bir kez daha geldi aklıma.
Eşit işe eşit ücret olması gerekirken, bir çok sektörde kadınları mağdur eden erkek egemen yapının, kadınları eylem ve protesto gösterilerinde de aynı zihniyetle sömürüp sömürmediğini, ucuz emek gücü olarak kullanıp kullanmadığını düşündüm.
Bu arada Google'a sordum, acaba bu kadın kim?” başlıklı yazıma, Halkevleri mensupları başta olmak üzere, marjinal sol grupların ağır eleştiriler getirdiğini gördüm. Sayıca az olmalarına rağmen ülkenin 81 vilayetine yetişen ve her yerde boy gösteren eylemci grupların çıkardığı gürültüye bakarak geniş bir toplumsal desteğe sahip oldukları sanılmasın. Öyle olsa her yerde aynı isimler çıkmazdı medyanın karşısına.
Dilşat Aktaş’a yeniden geçmiş olsun derken, “koca bir ömrü polisle çatışarak mı geçireceksin Dilşat, bu ülkenin fedakar analarının evladı olan güvenlik güçlerine taş ve sopalarla saldırmak neye ve kime hizmet eder?” diye sormamak elde değil...
Prof. Dr. Osman Özsoy – Haber 7www.osmanozsoy.com.tr - http://twitter.com/ozsoyosman
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.