İlden Dirini'nin röportajı
12 Haziran Genel Seçimlerine doğru giderken adaylar son sözlerini söylüyor, vaatlerini sıralıyor. Toplumun farklı kesimleri ise meydanlarda vaat üzerine vaat sıralayan adaylardan kendilerine dair de bir söz bekliyor. Seçimlerden hemen önce gündeme gelen 138 yasak kelime, filtreli internet ile gündeme gelen özgür İnternet tartışmaları on binler tarafından sokakta yanıtlandı. 22 Ağustos'ta yürürlüğe gireceği beyan edilen Güvenli İnternet yönetmeliğine tepki yumuşatılmaya çalışılıyor. BTK toplantılar yapıyor, alt yapı yetişemez diyen servis sağlayıcılar 22 Ağustos tarihinin ötelenmesini istiyor. Ancak özgür İnternet ve yasaklar kolay kolay gündemden düşecek gibi değil. Genel Seçim öncesi Alternatif Bilişim Derneği adaylardan özgür bir İnternet için söz istiyor. Bunun için bir form hazırlayan dernek tüm siyasi partilere ve adaylardan bu formu doldurmasını talep ediyor. Bu çalışmayı dernek üyelerinden Işık Barış Fidaner anlattı.
12 Haziran'a doğru giderken düşünce özgürlüğü ve bunun temel alanlarından biri olarak İnternet'te sansür tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Seçimler öncesi dernek olarak bir çalışma başlattınız. Siyasi partilere ve adaylara sorular soruyorsunuz. Öncelikle neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duydunuz?
BTK'nın İnternet'e devlet filtresi getirme kararı, 22 Şubat'ta sessiz sedasız alınmasından yaklaşık bir ay sonra medyada duyulduğunda bir sansür kararı olduğu görülerek bütün kullanıcılardan tepki çekmişti. Yetkililer de daha o zamandan sansür diyenleri suçlamaya başlamışlardı, kötü niyetliler seçim öncesi ortalığı karıştırıyor diye. 15 Mayıs'ta İnternet kullanıcılarının on binlerce kişiyle onlarca kentte gösterdiği güçlü refleks, o zamana kadar tamamen kendinden menkul 'bilişim uzmanlarıyla' çalışan bu kurumları İnternet Kurulu aracılığıyla sivil toplumun en azından bir kesimini muhatap almaya zorladı. Bir yandan da bu karalamalar ve asılsız suçlamalar, iktidara yakın gazete ve TV kanalları yardımıyla sürdürülüyordu.
Bildiğiniz gibi genel seçim, geleneksel medyaya 'siyasi liderlerin' polemikleri biçiminde yansıyor. Demokratik taleplerimiz ise bu konuşmalarda ancak bu zatların kendilerini reklam ettikleri söylemler içinde bozularak, hedef gösterilen öcülere, silik gölgelere dönüşerek yer bulabiliyor. Kaset ifşası gibi olayların, esip gürlemelerin yanında bu düşünce ve beklentilerinin esamesi bile okunmuyor. Biz Alternatif Bilişim olarak İnternet ve yeni medyanın iyi kullanıldığında siyasetin ve sokakların rengini tamamen değiştirebileceğine inanıyoruz. YGS'deki şifre olayı üzerine yapılan protestolarda, İnternetime dokunma kampanyasında bu potansiyelin adım adım ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Devlet kurumları İnternet'i hizmet ve pazarlama amacıyla çoktandır kullanmakta, aynı şirketler gibi. Ancak İnternet bir kamusal alan olarak kendini gösterdikçe ve bahsettiğimiz siyasi potansiyel güçlendikçe, siyasi söylem üretimi de TV ve gazetelerden İnternet'e doğru genişlemekte.
Bu yeni mecralarda en yüksek sesle çıkan talep, İnternet'in sansürsüz, özgür ve tarafsız bir alan olarak korunması talebidir. 15 Mayıs eylemini karalamak isteyenler sansür karşıtlarını belirli partilerle ilişkilendirilmeye çalıştılar, ama biliyoruz ki İnternet'in kendisi gibi kullanıcıları da çok çeşitli görüşler taşıyan heterojen bir topluluk oluşturuyor. Öte yandan, İnternetime dokunma hareketiyle ortaya konan güçlü ortak talepler var. Fakat geleneksel resmi siyasetle yeni medyada yürütülen siyaset arasında geçmişten gelen bir kopukluk var. Sansüre karşı tepkinin büyüklüğü seçim meydanlarına yansıyamıyor. Biz bu kopukluğun aşılmasını, İnternet kullanıcıları olarak taleplerimizi görünür kılmak istiyoruz. Bu amaçla milletvekili adaylarına sormak üzere internet ve özgürlük konularında sorular hazırladık.
Siyasilere yönlendirdiğiniz sorularda İnternet hakkında net yanıt almak istediğiniz göze çarpıyor. Çok net sorulara evet-hayırlı yanıtlar istemişsiniz. Sebebi nedir?
Sorulara bakarsanız, özgür kullanım, mahremiyetin korunması, hizmet maliyeti, teknik gelişim, bilinçli kullanım, eğitim gibi temalar etrafında, bizim İnternet kullanıcıları olarak paylaştığımız, onayladığımız temel düşünceleri özetliyor. Birer cümleyle özetlediğimiz bu düşünceleri açıp detaylandırırsanız bir İnternet beyannamesi de yazılabilir. Daha önce hiç yanyana gelmemiş onbinlerce insanı İstiklal caddesine toplayan, yanyana getiren şey, bu sorularla özetlediğimiz değerler etrafında kurduğumuz online yaşam alanlarımızdı, BTK diye bir kurumun inandığımız bu değerleri hiçe sayarak kendi kendine bir karar almış olmasıydı. Siyaset alanı bizi ve taleplerimizi sonsuza dek görmezden gelemez.
İnternet'in temel bir insan hakkı olarak tanınmasına dair sorularınız var. Sizce seçilecek Meclis bunları yapabilecek mi? Yeni Meclisin Anayasayı da yapacağını dikkate alırsak, sizce Anayasa metnine girebilecek mi İnternet?
İnternet, şu anki haliyle fiziki altyapıyı elinde tutan servis sağlayıcı şirketlerin sattığı bir hizmet durumundadır. Yani resmiyette o şirketlerin iktisadına ve insafına bırakılmıştır. Fiiliyatta ise bu şirketler ve devletlerin beraberce oluşturdukları organizasyonun denetimindedir. Fakat İnternet yoluyla paylaştığımız bilgiler, kurduğumuz iletişim, artık yaşantımız içinde ayrılmaz bir yer tutmuş, adeta hava gibi, su gibi olmuştur. 'İnternet insan hakkıdır' derken, İnternet kullanımının bir hizmet tüketiminin ötesine geçtiğini, dolayısıyla şirketlere bırakılmayacak kadar ciddi bir mesele olduğunu söylemiş oluyoruz. Türkiye'deki İnternet kullanıcıları henüz kendi taleplerini açık ve tam bir şekilde formüle etmiş ve duyurmuş olmadığından, 5651 gibi olumsuz deneyimlerden ve başka bir sürü meselenin konuyu gölgede bırakmasından dolayı yeni meclisteki yasama süreçlerinden pek umutlu olduğumuzu söyleyemem. Ama zamanla sesimizin yükseleceğini, söylemlerin netleşip yayılacağını, belki birkaç sene sonra hak ve özgürlüklerden bahsedildiğinde akla ilk gelen şeylerden birinin İnternet olacağını düşünüyorum.
Güvenli İnternet Yönetmeliği'nin yani filtreleme yönetmeliğine dair de net sözler bekliyorsunuz. Neden?
Filtre kararında bize hep söylenen bir şey var: 'Bu sansür değil hizmettir, isteyen alır isteyen almaz'. Bir de yeni filtrenin 5651'le yapılan site yasaklamalarıyla hiçbir ilgisi olmadığı söyleniyor. Bunları söylerken bir yandan da yasal dayanakları es geçerek İnternet kafelerde kendi seçtikleri 1 milyon siteye filtre koyuyorlar, farklı kurumlara özgü filtreler getirerek kamusal alandaki bilgi akışını kısıtlıyorlar. Filtre kararını öncesiyle sonrasıyla değerlendirmek ve yapılanları yakından izlemek lazım. Sadece söylemlere bakılarak kimin haklı olduğu anlaşılamaz. Bazı TV ve gazetelerde aynı kalıptan çıkmış gibi söylemlerin piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Malum seçim dönemi, söylem yağmuru altındayız. Ama günlük söylemlerin rehavetine kapılırsak, bugüne sıkışırız, geçmişi unuturuz, geleceği de göremeyiz, olacaklara körleşiriz ve yeni pişmanlıklara davetiye çıkarırız. 'Filtre kararına karşıyız' denmeli tabi ki, ama bu yeterli değil. Daha önemlisi, filtre gündeminin yarattığı hareketliliğin, devlet ve medyanın dönem dönem uyguladığı taktiklerin yakından takip edilmesidir. Çok öğretici gelişmeler yaşandı. Kriz zamanlarında gerçekler daha berrak olarak ortaya çıkıyor.
Hükümet zararlı içerikle mücadele adı altında yasaklamaları savunuyor. Siz ise İnternet okuryazarlığının müfredata eklenip eklenmeyeceğini sormuşsunuz? Eğitim niçin önemli?
İnternet kullanımının yaygınlaştırılmasının en temelde ticari motivasyonları var. İnternet kullanımı ADSL müşterisi demek, bilgisayar piyasasının canlılığı demek, yeni dijital sektörler demek, mevcut ekonomilerde tasarruf demek, öte yandan paylaşımın yaygınlaşmasıyla bazı sektörlerin iflası da demek. Bugüne kadar İnternet'le ilgili konularda hep bu gibi etkenler belirleyici oldu. Fakat İnternet'in kendi medyasını, kendi kamusal yaşam alanlarını yarattığını, kendine özgü kültürler geliştirdiğini de görmemiz gerekir. Yeni kuşaklar büyüyüp kendi değerlerini yetişkinlerin dünyasına yansıttıkça bu toplumsal etkenin önemini daha iyi kavrıyoruz. Bu gelişmeler İnternet'e yabancı kalmış kesimlerde bir korkuya neden oluyor; filtre kararının meşruiyeti de büyük ölçüde bu korkuya dayanıyor. Ama biz bu değerlerin toplumda kabul görmesini istiyoruz. İnternet okuryazarlığının eğitim müfredatına alınması, en başta İnternet'teki kamusal alanın kabul görmesi ve nefret konusu olmaktan çıkarılması isteğidir. Pratikte de İnternet kullanıcılarının tüketici olmanın ötesine geçip üretici olduklarının görülmesi gerekliliğine ve bu yeteneklerin gelişim imkanlarına yaptığımız bir vurgudur.
Ülkemizde İnternet sadece yasaklamalarla değil hizmet kalitesi ile de gündeme geliyor. Düşük kalitede bir erişime sahip olmamıza rağmen ciddi bir vergi yükü ve ücretle İnternete erişebiliyoruz.
Her fırsatta söylediğimiz gibi, tüketiciden öte üretici olduğumuzu, birer 'ADSL müşterisi'nden fazla bir şeyler olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. İnternet'in arz-talep hesaplarına sıkışmış bir hizmet mantığının dışına çıkarak, evrensel bilgi ağı olarak etkili bir kültür ve yaşam alanı oluşturduğunun, gerçek yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduğunun, dolayısıyla siyasi fikir ve tahayyüllerin gözden kaçırmaması gereken bir yapı olduğunun görülmesi, ancak bu yolla sağlanabilir. En meşru ekonomik talebimiz, maliyetinin kat be kat üstünde kar marjlarıyla bize satılan İnternet hizmetinin ücretinin düşürülmesi, vergilerin azaltılmasıdır. İnternet'in hizmet maliyetinin açıklanması da etkili bir talep olabilir. Buna bağlı diğer talebimiz de bizden toplanan paraların başka sektörlere aktarılmaması, ticari kampanya ve reklamlarla çarçur edilmemesi, İnternet altyapısının geliştirilmesine harcanmasıdır.
Sorularınızı nasıl yönelteceksiniz? Sorularınızın yanıtlarını yayınlayacak mısınız?
Hazırladığımız İnternet anketini milletvekili adaylarına e-posta olarak gönderdik. Ayrıca seçimden ayrı olarak, tüm siyasi örgütlere bir duyuru ile bu talepleri iletmek istiyoruz. Seçim günü çok yaklaştığı için oy dağılımında bir etki yapmamız zor görünüyor. Yine de bu çağrıyı yapmak, bizden oy isteyenlere bu soruları açık açık yöneltmek, İnternet'in siyasi alanda savunulması açısından önemli bir başlangıç oldu. Süreç yakıcılaştıkça sesimiz de yükselecektir. Siyasiler bizi duyana kadar, bize olumlu yanıtlar verene kadar biz Alternatif Bilişim olarak ve İnternet kullanıcıları olarak bu soruları her fırsatta sormaya devam edeceğiz.
Sorulara ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN
(Alternatif Bilişim)
Kaynak : haber7.com