Tarih: 01.01.0001 00:00 614

Stockholm sendromuna AK Parti'den ilk yanıt

Kılıçdaroğlu AK Parti'ye oy veren her iki kişiden birini Stockholm sendromuna benzetti AK Parti kurmayları ilk tepkiyi verdi. AK Partililer ayrıca Kılıçdaroğlu'na tavsiye de bulundu.

Stockholm sendromuna AK Parti

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, AK Parti'nin seçimlerde aldığı yüzde 50 oyu Stockholm sendromuna benzetmesi konusunda, ''Ne münasebet, bir banka soygunuyla Türkiye'deki seçimi mukayese etmek? Bunun milli iradeye saygıyla alakası var mı?'' dedi.

Ergün, TBMM'de kaydını yaptırdıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''TBMM İdare Amirliği, önceki dönemlerden farklı olarak isteyen milletvekilinin odasında böcek araması yapacakmış. Böyle bir şey tercih eder misiniz, arama yaptırır mısınız?'' sorusuna karşılık Ergün, böyle bir işlemin isteyen için her zaman yapılabileceğini söyledi. Kendisinin şimdiye kadar böyle bir ihtiyaç hissetmediğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu:

''Aslında ihtiyaç olsa da olmasa da beli aralıklarla yapılmasında fayda var. Bugün dünyada gerçekten bir takım illegal yapılanmaların bazı faaliyetler içerisinde olması mümkün. Bu Parlamento, halka açık bir yer, herkesin rahatlıkla milletvekillerinin odasına gelebildiği bir yer. Her ne kadar bazı aramalardan geçse de bu tür aramalardan geçmiyor insanlar. Sadece silah ve benzeri aramalardan geçtiği için halka açık mekanlarda zaman zaman milletvekili odalarında olumsuz hadiselere rastlamak mümkün olabilir. Yani talebe bağlı olmadan da Meclis Başkanlığı ve güvenlik kuvvetlerinin bu konuda çalışma yapan arkadaşların periyodik arama yapması normal. İsteğe bağlı olmadan da yapılabilir.''

''KILIÇDAROĞLU'NUN HANGİ SENDROM İÇİNDE OLDUĞUNU HESAPLAMASI LAZIM''

Bir gazetecinin, ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun gazetelere yansıyan açıklamasında, AK Parti'nin yüzde 50'lik oy oranının Stockholm sendromuna benzetiyor. Bu açıklamayı nasıl buluyorsunuz?'' sorusuna karşılık Ergün, ''AK Parti'ye verilen oy oranlarının bir sendromu olduğunu zannetmiyorum ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun hangi sendrom içerisinde olduğunu kendisinin hesaplaması lazım'' dedi.

Bunların seçim yorgunluğuyla söylenmiş sözler olduğunu, herkesin bir an önce seçim yorgunluğunu atması ve daha sağlıklı düşünce yapısına kavuşması gerektiğini kaydeden Ergün, şöyle konuştu:

''Belli ki bu yorgunlukla seçimler, sağlıklı şekilde değerlendirilemiyor. Sağlıklı değerlendirmeye ihtiyaç var. AK Parti'ye oy veren seçmenlerle ilgili... Halkın yüzde 50'si bu. Halkın yüzde 50'sine karşı seçim zamanında da çok saygısızca bazı ifadeler mitinglerde yazıldı, konuşuldu. Bunlar, demokraside halk iradesine, millet iradesine saygının ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Demokrasinin cümle kapısıdır, millet iradesine saygı. Millet iradesine saygı olmadan demokrasi olmaz, demokrasinin diğer yollarında ilerleme imkanı olmaz. Önce halkın iradesine saygı göstermek lazım. Ne münasebet, Bir banka soygunuyla Türkiye'deki seçimi mukayese etmek? Banka soyguncularının rehin alması karşısında, soygunculara karşı sempati duyan bir kesime benzetmek...Bunun milli iradeye saygıyla alakası var mı? Onun için bu yorgunlukların bir an önce atılması icap ediyor. Hala sağlıklı bir değerlendirmeye ulaşılamadığı... Seçim bitti, halk iradesi tezahür etti, artık ona göre konuşmak lazım, ona göre davranmak lazım.

Biz AK Parti olarak ona göre davranmaya çalışıyoruz. CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye, Parlamentoya giremeyen diğer partilere oy veren vatandaşlarımızı bir şekilde itham altında bırakmak, demokraside var mı böyle bir şey, yakışır mı? Dolayısıyla bizim hepsine saygımız var. Milli irade yüzde 100'dür. Biz milli iradenin yarısını temsil ediyoruz. Evet, iktidar görevi bize verildi ama muhalefet görevi de demokraside önemli bir unsur. Muhalefete oy veren vatandaşlarımız da son derece önemli ve değerli bir iş yapmışlardır. Biz onların öneminin ve değerinin idrakindeyiz ama muhalefetin de AK Parti'ye oy veren seçmenlerin öneminin ve değerinin idrakinde olmalarını bekliyoruz. Bu, bizim de seçmenlerin de en tabii hakkıdır.''

''DEVLETE KARŞI İŞLENEN SUÇLAR...''

Ergün, ''devlete karşı işlenen suçların affedilebileceği'' düşüncesiyle tam olarak neyi kastettiği sorusuna karşılık, bunların tartışılabilir şeyler olduğunu söyledi. ''Bizim tartışmayacağımız şey; bireye ve topluma karşı işlenmiş suçlardır' diyen Ergün, bireye ve topluma karşı işlenmiş suçların Parlamento tarafından affedilmesinin bireyler ve toplum nezdinde ciddi anlamda sıkıntı yarattığını kaydetti.

Bugün hala Rahşan affının olumsuz sonuçlarının tartışıldığını, bireye ve topluma karşı işlenmiş suçların Parlamentonun affetmeye çalışmasının ciddi sorunlar yarattığını bildiklerini ifade eden Ergün, ''Devlete karşı işlenmiş olan suçlar konusu, Parlamentoda tartışılabilir. Hangi çapta olanlar, devlete karşı işlenmiş suçların hangi boyutta olanları üzerinde çalışılacaktır, bu Parlamento ve siyasetin konusu olabilir ama bireye ve topluma karşı işlenmiş suçların siyasetin konusu olması, Parlamentoda af konusu olması düşünülmemelidir. Benim söylemek istediğim şey odur'' dedi.

Ergün, konuyla ilgili düzenleme hazırlığı olup olmadığı sorusuna, ''böyle bir hazırlığın olmadığı'' yanıtını verdi. ''Bu kapsama nelerin girebileceği'' sorusunu da cevaplandıran Ergün, ''Bir insan rejimi eleştirmiştir, düşünce suçu olmuştur. Protestolar yapmıştır, bu protestolarda insanlar zarar görmediyse bir takım fiillerden insanlar zarar görmediyse doğrudan doğruya devlete, sisteme yönelik bir takım eylemler otaya konulmuşsa, bunlardan ortaya çıkan suçlar, cezalar bunların affıyla ilgili tartışma yapılabilir. Ama bunlardan insanlar zarar görmüşse, doğrudan doğruya kişinin canına, malına zarar verecek sonuçlar doğmuşsa, o sonuçların affı bizim açımızdan söz konusu olmamalıdır'' diye konuştu.

Ergün, ''Af olunca yaygınlaşıyor, sonra ucu yakalanamıyor'' denilmesi üzerine ise Anayasada bireye ve devlete karşı işlenen suçlar arasında bir ayırım ortaya çıktığında, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmayacak bir düzenlemenin de gündeme gelebileceğini söyledi. Ergün, ''Siyasetin tartışma konusu ne olmalı, ne olmamalı, ben o ayırıma işaret etmek açısından bunu söylüyorum'' dedi.

DEVLET BAKANI ÇELİK: SAĞA SOLA ÇEKMEYE GEREK YOK, MUHALEFET KENDİSİNE BAKSIN. BU BAŞARISIZLIĞIN ALTINDA NE YATIYOR, ONA BİR ÇÖZÜM ARAMAYA ÇALIŞIRSA DEMOKRASİYE KATKISI BU ÇERÇEVEDE OLABİLİR

Devlet Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, AK Parti'nin seçimlerde aldığı oy oranına ilişkin ''Stockholm Sendromu'' değerlendirmesine ilişkin, ''Sağa sola çekmeye gerek yok, muhalefet kendisine baksın. Bu başarısızlığın altında ne yatıyor, ona bir çözüm aramaya çalışırsa demokrasiye katkısı bu çerçevede olabilir'' dedi.

Çelik, beraberinde bazı AK Parti Şanlıurfa milletvekilleriyle Meclis'e gelerek kaydını yaptırdı. Çelik, gazetecilerin, ''CHP liderinin AK Parti'nin aldığı oy oranını Stockholm Sendromu olarak nitelendirmesine ne diyeceksiniz?'' sorusuna, muhalefetin böylesine büyük başarı elde eden iktidar partisine yönelik değerlendirmelerini doğru bulmadığını ifade etti.

Seçimlerin geride kaldığını vurgulayan Çelik, ''Önümüzdeki dönem aslında muhalefetin de normalleşmesi dönemidir. Ben inanıyorum ki üç dönem üst üste AK Parti'nin başarı elde etmesinin altında yatan neden nedir, bunu muhalefet mutfakta masaya yatırmalı, etüt etmeli ve bu başarının altında yatan nedenleri bulup kendisine de yol haritası çizmesi gerekiyor'' dedi.

Türkiye'de demokrasinin, hukuk devletinin güçlenmesi hedef ise buna katkı sağlayacak sağlıklı ve yapıcı muhalefet anlayışına ihtiyaç olduğunu kaydeden Çelik, bugüne kadar bunu göremediklerini söyledi. Çelik, şöyle konuştu:

''Sağa sola çekmeye gerek yok, muhalefet kendisine baksın. Bu başarısızlığın altında ne yatıyor, ona bir çözüm aramaya çalışırsa demokrasiye katkısı bu çerçevede olabilir. Çok önemli şeylere birlikte imza atabiliriz. Önümüzdeki dönemde başta Anayasa olmak üzere önemli şeyleri birlikte başarabiliriz. Buradan da muhalefetin önümüzdeki seçimde alacağı pay olabilir. Aksi taktirde üç dönem başarılı olmuş iktidar partisine dönük yüzeysel değerlendirmeler, haksız ithamlar devam ederse muhalefet küçülmeye, Türkiye muhalefet sorunu yaşamaya devam edecektir. Bu da demokrasimiz için büyük bir kayıptır.''

Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk'ün ''KCK tutukluları serbest bırakılmazsa Meclise gelmeyiz'' şeklinde açıklamalarının sorulması üzerine Çelik, 'Kişisel görüşler ayrı bir olay. Ben ya da başkası ne düşünür ayrı olay... Ama hukuk devletinde kimin serbest bırakılacağı, kimin tutuklu kalacağı, neyin, nasıl olacağı ilgili mahkemelerce değerlendiriliyor. Müracaatları yapılır, yasal bir sorun yoksa herhangi bir sorun da yaşanmaz varsa da hepimizin saygı duyması, ona boyun eğmesi gerekiyor. Başka türlü hukuk devletinin devamı söz konusu olamaz'' diye konuştu.

Çelik, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün ''devlete karşı işlenmiş suçların affedilebileceği'' görüşünün hatırlatılması üzerine ise ''Bulunduğum ortamlarda, son Bakanlar Kurulu da dahil, af ile ilgili bir konu hiç gündeme gelmedi, hiç gündemimizde olmadı. Belki de arkadaşımızın kişisel bir değerlendirmesidir, onu bilemiyorum'' karşılığını verdi.

Kaynak : haber7.com


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.