Turgut Uyar’ ın “Bir Kantar Memuru İçin –İncil-“ isimli şiiri kanımca şairin “Dünyanın En Güzel Arabistan'ı” kitabının belki de “Büyük Saat” teki toplu şiirlerinin en güzelidir. Kitaba ismini veren dize de bir tek burada geçer. Hatta hiç beklemediğiniz bir anda¸ bir dipnot, bir iç geçirme, anı defterinde bir gül yaprağı gibi birdenbire geçer:
“…Durup aklıma geliyor benim bir teyzem varmışBir adam almış onu Arabistan’a götürmüşAdamlar kadınları alıp Arabistan’ a götürürlerdiDünyanın en güzel Arabistan’ ına…”
Amerikan birliklerinin Afganistan’ı işgali üzerine yazılmış en güzel şiir ismini bu ünlü dizelerden alır: Dünyanın En Güzel Afganistanı. Maria Şatıroğlu şiiri Turgut Uyar’ a ithaf etmiş.
Her şeyi anlatır şiir. Her şeyi. Hatta kimin kazanacağını kimin kaybedeceğini bile;
“ben bu dağları bekliyorum, adım fuad fadullah burada çıplak kadınlar yok, omuzları da bir gece ki lacivert de değil, yağan kahverengi kentlerin ve kahverengi giysilerin üzerine sinmiş yalnızlık ve yalnızlık ve yalnızlık ve allah! kendime bir çay yapıp seyrettim boşluğu, sığınağın orada, bu gece bir boşluk olduğunu gördüm gözlerimin yerinde, ağlayamadım kankentlerini değil kankalesini anlatırdı ninem. geyikler mi geyik yok, boşuna beklemeyin çoktan terkettiler. siyah bir entarinin kenarında izleri kalmış, solmuş. haykırdım da sesim dağlardan geri geldi buş! buş! buş! buş! buş! herkesin ve her şeyin unutulduğu bu dağları bekliyorum, elimde silah geyikler mi dediniz, boşuna beklemeyin başı ve sonu aynı işte, adım fuad fadullah! diz çöktüm de sigaramın kıvılcımını uçurdum bir yıldız kaydı sandım, kocaman bir taş kadar bombalarmış meğer cırcırböceği değil parlayankent herat, ağlayankent kandahar. evet biliyorum, uçaklarınız var, paranız var, gücünüz var, new york'unuz var ama sizin amuderya'nız asla olmayacak! çünkü duymayan bilemez onun akan sesini ak kadınlar onda göğüslerini yıkar. bir dağı bekliyorum, bu dağ dünyanın en büyük yalnızı devinir devinir devinir üzerimde geniş kalçalar, ah, bahtsız bahtım, yirmi yaşım, terkedilmiş kaderim şeytan yalnızları severmiş, adım fuad fadullah! uykuluyum, rüya mı yoksa, başımda bir geyik durmuş dedi, baban ölmüş, annnen ölmüş, ninen ölmüş sıçradım, kaçtığı kayalıklara doğru haykırdım, sesim geri geldi buş! buş! buş! buş! buş!”
Askerliğimi Angelina Jolie’ nin geçenlerde ziyaret ettiği Suriye sınırında yaptım. Sivil hayatında polis memuru olan Murat, sınır karakollarını ziyaretimde şoförlüğümü yapıyordu. Sınıra paralel devriye yolundan Kırıkhan’ a dönüyorduk. Bir geyik Suriye tarafından tel örgüleri aşarak aniden önümüze fırladı. Yüz metre kadar açığımızda durup, korkmadan bizi seyretmeye daldı. Hayatımda ilk kez bir geyiği (Suriye’ li bir geyiği) bu kadar yakından görüyordum. Murat’ a durmasını söyledim.
“ -G3’ ü ver!” dedim. Tüfeği uzattı. Neden bilmiyorum ama oturup nişan aldım. Vuracaktım. Akşam askerlerle geyik eti yiyecektik. Yanı başımda bir hıçkırık, Murat’ ın hıçkırıkları.
-Vurmayın komutanım, n’ olur vurmayın, kasaptan alırız eti, dedi. Kendime geldim birden. İndirdim tüfeğimi. Birkaç dakika seyrettik o güzelliği. Kaçmadı. Hareket ettiğimizde arkamızdan bizi seyretmeye devam ediyordu.
Dedim ya, şiir her şeyi anlatır. Hatta Suriye’ de kimin kazanacağını kimin kaybedeceğini bile.
Dedim ya, askerliğimi Angelina Jolie’ nin geçenlerde ziyaret ettiği Suriye sınırında yaptım.
Dedim ya, Suriye’ den kaçan bir geyiğin kurtulduğunu gördüm ama bir sürü çocuğu öldürdüler.
Dr. Hamid Aydın - Haber 7twitter.com/hamidaydin
Kaynak : haber7.com