Kayseri'de öldürülen 3 çocuğun katil zanlısının yargılanmasına başlandı. Zanlı, polisin baskı ve şantajıyla cinayeti kabul ettiğini açıklayarak Emniyet Amiri E.'yi suçladı.
Kayseri'nin Talas ilçesinde 2009 yılının Ramazan Bayramı'nda şeker toplarken kaybolan ve 19 ay sonra Yozgat'ın Çayıralan ilçesi yakınlarındaki baraj gölü kenarında cesetleri bulunan 3 çocuğun katil zanlısı U.V.G, yargılandığı davanın ilk duruşmasında, suçlamaları reddederek, ''Çocukları kesinlikle ben öldürmedim. Polislerin şantaj ve işkenceleri sonucu suçu kabul etmek zorunda kaldım. Ben suçsuzum'' dedi.
Bayramda şeker toplarken kaybolan ve daha sonra Yozgat'ta baraj göleti kenarında cesetleri bulunan Türkan Ay, Dilruba ve Ahmet Tuna Tekin kardeşlerin öldürülmeleriyle ilgili Kayseri Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmaya, Sincan E Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan katil zanlısı U.V.G, Türkan Ay'ın babası İbrahim Ay, annesi Özlem Ay, Dilruba ve Ahmet Tuna Tekin'in babası Hamza Tekin, annesi Leyla Tekin ve ağabeyleri Ömer Tekin, çocukları öldürülen ailelerin avukatı Ayhan Öztaş ile 21 müdahil avukat katıldı.
Mahkeme hakimi Mehmet Özkan'ın kimlik tespitlerinden sonra katil zanlısına savunma yapıp yapmayacağını sorması üzerine, U.V.G, savunma yapacağını belirterek, ''Benim bu olaylarla hiçbir ilgim ve bilgim yok. Ben suçsuzum, baskı, şantaj ve işkenceler sonucu suçu kabul etmek zorunda kaldım'' dedi.
Öldürülen çocuklardan Dilruba ve Ahmet Tuna'nın annesi Leyla Tekin, zanlının suçunu inkar etmesi üzerine, ''Gözümüzün içine bakarak konuş, konuşabilirsen. Yavrularımıza kıydın, şimdi yalan söylüyorsun'' diye tepki gösterdi.
Hakim Özkan'ın tekrar söz vermesi üzerine, zanlı U.V.G, şöyle devam etti:
''Benim suçum yok. Soruşturmayı yürüten emniyet amiri E'nin baskısı, şantajları ve işkenceleri sonucu suçları kabul etmek zorunda kaldım ve şimdi de karşınızdayım. Benim olaylarla hiçbir ilgim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum. Soruşturmayı yürüten amir E, benim iznim olmadan ve ben evde yokken evime girmiş, kendime ait olan ve sildiğim cinsel içerikli videoyu bulmuş. Bu video ile bana şantaj etti ve suçlamaları kabul etmemi söyledi. Ben emniyette ve savcılıkta verdiğim ifadeleri, tutulan tutanakları reddediyorum. İşkence ve şantaj sonucu suçlamaları kabul ettim.''
U.V.G, Talas'ın Yenidoğan ilçesinde eniştesine ait bir evde tek başına oturduğunu, sanayide statik toz boya ustası olarak çalıştığını ve 750 lira maaş aldığını, 1 kız arkadaşının olduğunu, zaman zaman para karşılığı hayat kadınlarıyla birlikte olduğunu da belirterek, şunları kaydetti:
''21 Eylül 2009 tarihindeki Ramazan Bayramı'nda çocukların kaybolmasından sonra bana ilk olarak, 2 sivil polis geldi ve bayramın 2. günü nerede olduğumu sordu. Daha sonra polisler sürekli gelip gitmeye başladılar ve soru sordular. Bayramda bir oto kiralama firmasından 4 günlüğüne bir araç kiralayıp, tek başıma memleketim olan Yozgat'ın Çayıralan ilçesine bağlı Külekçi köyüne define aramaya gittiğimi söyledim. Daha önceki ifadelerimde, çocukların cesetlerini gömdüğüm yeri polislere gösterdiğimi söylemiştim. Ancak bu ifademi de baskılar sonucu verdim. Ben polislere yer göstermedim. Polisler geldiler beni işyerimden aldılar ve doğruca çocukların cesetlerinin bulunduğu yere götürdüler. Burada beni arabadan indirmeden tutanaklarını tuttular, bana da ifadem olduğunu söyledikleri bir evrak imzalattılar. Burada amir E. bana (çocukların yerini göster lan) dedi ve yumruk vurdu.''
Polis ve savcılıktaki ifadelerinde ve yer gösterme tutanaklarında, çocuklardan Türkan'a tecavüz ettikten sonra 3 çocuğu da öldürdüğünü sonra da gömdüğünü söylese de bu suçları kabul etmediğini yineleyen U.V.G, hakimin, ''Pişman mısın?'' sorusuna, ''Yapmadığım şeylerden dolayı pişman değilim. Zaten mahkemenize sunduğum 11 sayfalık yazılı savunmamda da bunları ifade ettim'' yanıtını verdi.
ÇOCUKLARIN AİLE FERTLERİNDEN TEPKİ
Katil zanlısı U.V.G'nin savunmasının ardından hakimin söz verdiği Dilruba ve Ahmet Tuna'nın babası Hamza Tekin, ''Sanıktan davacı ve şikayetçiyim. En ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum. Aslında elime verseniz, parçalamak istiyorum, ama biliyorum olmaz. Adaletimize ve kanunlarımıza güveniyorum'' dedi.
Anne Leyla Tekin ise, ''Sanığın evinde çocukların kanı bulundu. Bu kanları da mı polisler sürdü? Bayramda şeker toplayan yavrularımıza şeker verip sevindireceğine sen onları mezara gömdün'' diye konuştu.
Türkan Ay'ın babası İbrahim Ay da, adaletin vereceği hükme razı olduklarını, sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirterek, ''Ben onu Allah'a havale ediyorum. 50 gramlık adam ol, ama olamazsın. Ben senin gibi adam görmedim'' dedi.
Türkan'ın annesi Özlem ise, ''Mahkememizin vereceği cezaya razıyım, ama ben hadım yasasının çıkmasını ve ilk olarak bu insanda uygulanmasını talep ediyorum'' diye konuştu.
Hakimin söz verdiği çocukları ölen ailelerin avukatı Ayhan Öztaş, çocukların canavarca ve hunharca öldürülmüş olduklarını belirterek, ''Gerekirse ek iddianame ile 'canavarca' ibaresinin konulmasını talep ediyorum. Böyle durumlarda özel idam cezası tekrar getirilmeli'' dedi.
Sanık avukatı İ.Ş. de herhangi bir taleplerinin olmadığını kaydetti.
Duruşma 19 Temmuz 2011'e ertelendi.
Öldürülen Dilruba ve Ahmet Tuna'nın ağabeyi Ömer Tekin, duruşmanın ertelenmesinin ardından jandarmalar ve polisler eşliğinde salondan hızla çıkarılan katil zanlısı U.V.G'ye kolundaki saati çıkararak fırlattı. Sanığa isabet eden saat, yere düşerek parçalandı.
DURUŞMA ÖNCE FENALIK GEÇİRDİLER
Sabahın erken saatlerinde Kayseri Adliyesine gelen Türkan Ay'ın annesi Özlem Ay ve babası İbrahim Ay ile Dilruba ile Ahmet Tuna'nın annesi Leyla Tekin ve babası Hamza Tekin, ağabeyleri Ömer Tekin ile akrabaları ve yakınları duruşmanın başlamasını beklediler.
Uzun bekleyişe anne yüreği dayanamadı ve Leyla Tekin ile Özlem Ay zaman zaman fenalık geçirerek, ağladılar.
Duruşma için adliyede geniş güvenlik önlemlerinin alınması, ailelerin tepkisine neden olurken, Türkan'ın annesi Özlem Ay, ''Katili neden bu kadar koruyorsunuz? O bizim savunmasız, masum çocuklarımıza acımadı ama bakın işte, devlet katili nasıl koruyor?'' diye haykırdı.
DURUŞMADAN NOTLAR
Duruşma salonuna, çocukları öldürülen Tekin ve Ay ailesi ve gazeteciler, üzerleri aranarak alındı. Ailelerin yakınları ise salona alınmamalarına tepki gösterdiler.
Sıkı güvenlik önlemleri altında adliyeye getirilen katil zanlısı U.V.G'nin saçlarının beyazladığı, kot pantolon ve mavi-gri çizgili tişört giydiği görüldü.
Çocukları öldürülen ailelerle göz göze gelmemeye çalışan U.V.G'nin sık sık savunmasını yazılı olarak sunduğunu belirtti. Duruşmanın sona ermesinden sonra salondan çıkarılan U.V.G'nin ardından koşan acılı anne Leyla Tekin, ''Bırakın beni. Bayramda şeker vererek sevindirmek yerine, yavrularımızı mezara gömdü. O benim ciğerimi yaktı, yavrularımı katletti. Ben de onu öldüreceğim'' diye haykırdı.
Jandarmaların ve güvenlik güçlerinin zorlukla teskin etmeye çalıştığı Leyla Tekin, adliye çıkışında baygınlık geçirdi. Leyla Tekin, yakınlarının yardımıyla adliyeye gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı.
Adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunan Dilruba ve Ahmet Tuna'nın babası Hamza Tekin, ''Bütün suçları reddediyor ve amir E'yi suçluyor. O zaman çocukları amir E. öldürdü ve bütün suçu bunun üzerine attı. Böyle saçma birşey olur mu? Her şeyi itiraf etmişken, bütün deliller bunun suçlu olduğunu gösterirken, adam hedef şaşırtıp, cezadan kurtulmak istiyor'' diye konuştu.
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.