Tarih: 01.01.0001 00:00 463

Rasim Özdenören'i yeniden okumak

Son yıllarda ardı ardına üç editoryal çalışma yapıldı Özdenören hakkında.

Rasim Özdenören

Rasim Özdenören öyküleriyle son otuz-kırk yılın yenilikçi öykücüleri arasına girer.

Özdenören’in öykü dünyasının anlamlandırılması, kendi bütünlüğü içerisinde okunması her zaman için ufuk açıcı yönleri ortaya çıkarır. Son yıllarda ardı ardına üç editöryel çalışma yapıldı Özdenören hakkında. Necip Tosun’un Türk Öykücülüğünde Rasim Özdenören kitabını da anmak gerekir bu bağlamda.

Alim Kahraman’ın Işıyan Kelimeler Rasim Özdenören (Kaknüs, 2007) adlı çalışmasından sonra Hece Dergisi bu yılki özel sayısını Rasim Özdenören’e ayırdı. Son olarak Medeniyetin Burçları Rasim Özdenören (Memur Sen, 2011) adlı kitap da Ali Dursun ve Turan Karataş’in titiz editörlük çalışmaları eşliğinde okurla buluştu. Her dört çalışmanın da teşvik edici yönleri var.

Tosun’nun kitabı Özdenören’nin öykücülüğümüzde nerede durduğuna yanıt veriyor. O da bir monografi gibi temaların ardı ardına gelemsiyle oluşturulan zayıf bir kitap.

Hece dergisinin Rasim Özdenören’i sunma biçimi edebiyat dışıydı; “Yedi Güzel Adamdan Biri” diye sunulmuş. Bu başlık bize ne söyler? Gerçekten Özdenören’in en önemli özelliği Cahit Zarifoğlu’nun andığı güzel adamlardan olması mı? Bu Özdenören’nin kendi öznelliğin yok etmek değil midir? Türk Öykücülüğünün köşe taşlarından birisini böylesi bir çerçevede okura sunmak, aslında edebiyata da duyarsız olmak olarak algılanmaz mı? Kaldı ki derginin yayın yönetmeni de bir öykücü, Hüseyin Su. Yazarın yazarlık kariyerine vurgu yapan bir niteleme olması gerekmez miydi.

Yedi Güzel Adam Güzellemesi

Yedi Güzel Adam güzellemesine ne zaman son verilecek acaba, o yedi güzel adamdan biri olmasaydı değersiz olacaktı, “bizim köyün muhtarı” der gibi Hece’nin Özdenören’i sunması, ucuz bir romantizmden öteye gitmemektedir. Köy romantizmi de desek doğru olur.  Zayıf  ve Özdenören’i sıradanlaştıran ve bunu yaparken Zarifoğlu’nun şiirini de indirgeyen bir yaklaşım Hece’nin yaptığı.

Son kitaptaki yazılar da yazarın hem düşünce hem de edebiyat dünyasına ışık tutuyor, çok sayıda yazarın değerlendirmesi var. Necati Mert, Mustafa Kurt, Kemal Varol, Baki Asiltürk, Abdullah Harmancı ve Turan Karataş bunlardan birkaçı. Harmancı’nın yazısı Özdenören hikâyesine dönük bir çaba içerisinde ancak anlamlandırmaktan uzak bir yere oturuyor.

Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretim görevlisi olan Harmancı’nın Tuna Uysal’la kaleme aldığı “İmkânsızın Sınırları” adlı yazısı, çok tutucu bir yaklaşımı öne sürüyor, neredeyse öykü değildir, demeye getiriyor, bir türe sığdıramıyor. Üzücü bir durum zira postmodern öykünün imkânlarına göz atması yeterliydi. Harmancı kendi öyküsü yenilikçi olmasına rağmen, eleştiride tutucu bir yöne kayıyor. Bunu da Türkoloji bölümlerindeki muhafazakâr damarla izah edebiliriz sanırım.

(Özgün Duruş)

Kaynak : haber7.com


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.