GÜNCEL 25.06.2011 13:45:07 736 0

Biraz sol, biraz arabesk Nihat Doğan

Survivor'un akıllara kazıdığı karakter Nihat Doğan, Versace takımıyla da olsa 'varoşların prensi'ydi. Klibinin sonunda lüks arabaya değil, halk otobüsüne binmeyi de bilirdi.

Biraz sol, biraz arabesk Nihat Doğan

Müjgan Halis'in Nihat Doğan portresi...Nihat Doğan tacize meşruiyet kazandırdığı şarkısı ve ünlü aşklarıyla girdi hayatımıza. Survivor yarışmasını ikincilikle bitirse de, ettiği özlü sözlerle toplumun aşk-nefret nesnesi olmayı başardı. Her daim nefret edilecek objeler arayan toplum, onun üzerinden beyazlık-siyahlık yarışına girdi'O, Survivor'ın iki finalistinden biri,' diye başlamıştım bu yazıya. Henüz ilk cümlelerdeyken, gece yarısını biraz geçe (pazartesi gecesi) Derya Büyükuncu şampiyonluğunu önüne geleni kucaklayarak kutluyordu. Ama herkes biliyor ki, Survivor Gönüllüler-Ünlüler yarışması tek bir isim için izlendi. Onun sahnelerinin olduğu bölümler Youtube'da defalarca tıklandı. Öyle ki, Angry Birds oyunu bile ona uyarlandı, 'Angry Nihad' adıyla yeni bir oyun çıktı. Oyunda kuşların yerine onun kafasıyla sapanla nişan alınıyor ve 'Sinirli Nihad' 'Kaybetmek yoook, kaybeden İstanbul'a gitsin!' diye bağırıp puan topluyor. Gerçek mi, hayal mi olduğu sürekli tartışılan o isim, malum Nihat Doğan. Magazin sayfalarına her konu olduğunda, bazen şarkı sözleriyle, bazen aşklarıyla, bazen durup dururken verdiği demeçleriyle 'orijinalliğini' kanıtlamıştı kanıtlamasına ama Survivor'da saçtığı inciler ('İnsanlarımın yüzünü görmeyi özledim, metroda koşan insanlarımı özledim, birbirine yolda bağıran insanları, korna seslerini özledim.') onun hayatımızın aşk-nefret nesnesi haline gelmesine yetti de arttı bile. Söyledikleri kimileri için alay malzemesi olsa da, samimiydi belki de. Öyle ki, en son annesinin Babalar Günü'nü kutlayarak 'inci'lerine bir yenisini ekledi. 70 gün boyunca her gün ekranlarımızda arzıendam eyleyen Nihat Doğan'ı çocukluğundan beri tanıyoruz aslında. Hayatımıza üç buçuk oktavlık sesiyle girdiğinden beri, önce yanık sesine alıştık, sonra arkasında var olduğuna inandığı aşiretine, ardından 'tuhaf' şarkı sözlerine ve medyatik ilişkilerine. Neredeyse unutmuştuk ki, (o da bunun farkında olmalı) bir yarışmayla yeniden 'daldı' hayatımıza ve ne yalan söylemeli, başardı.BİRAZ SOL, BİRAZ ARABESKBu yazının tezi; Nihat Doğan'ın kendisini eleştirenlerden daha çok 'Türkiye gerçeği'ni çözdüğü iddiasıdır. Bundan beş yıl önce Seda Sayan'la birlikteyken kendisiyle yaptığımız uzun söyleşide altını çizmişti 'Nihat Doğan gerçeği'nin. Bu 'gerçek' civa gibiydi, her kaba uyuyordu. Öyle ki, kendisiyle dalga geçenleri önce 'komünist, ateist, halka ve hakka düşman' olarak etiketleyip, sonra da 'şov'unun seyircisi olarak onları seçmek gayet doğaldı. Şimdi yurdum insanları bu 'gerçek'ler kendi marifetleri değilmiş gibi, nasıl da üstten bakarak kafalarını soktukları kumlarda devekuşlarına rahmet okutuyor. Yazıyı yazmayı sürdürürken bir yandan da Twitter'da ışık hızıyla yapılan Survivor yorumlarına göz attım. Derya Büyükuncu'yu Kemal Kılıçdaroğlu'na benzetenler mi dersiniz, 'Bu ülkeye Mustafa Topaloğlu şarkıları dinletmek, Nihat Doğan'lı TV programlarını izletmek müstahak,' diyenler mi... Doğan'ın ikincilikle yetinmek zordunda kalmasını Beyaz Türklerin zaferi olarak görüp suratının ortadan ikiye yarılmasına oh çekenler mi, Nihat Doğan'a hitapla 'Seninle dalga geçtiğimiz için ünlüsün,' gibi cümleler kurmaktan kendini alamayanlar mı... 'Varoşların prensi'nden 'büyük Türk düşünürü'ne giden yolda Nihat Doğan, her zamanki gibi önce Ekşi Sözlük yazarlarının dikkatini çekti. Ondaki 'kült' kumaşın farkına varan Ekşi'nin haylaz çocukları, binlerce entry'yle onun groteskleşmesinin zeminini yarattı. Üç kere evlenmiş fabrika işçisi babanın altı çocuğundan biri olan Nihat Doğan, karşı mahallenin bahçesinin çitlerini aşındırdıkça, o çitlerin daha da yükseldiğinin farkında olmayarak devam etti bilmiş sözlerine. Biraz solla, biraz dinle, biraz milliyetçilikle ama en çok acılı arabeskle harmanlanmış dilinde bazen biri, bazen diğeri öne çıktıkça her taraftan şamar yemeye devam etti. Son yıllarda yaptığı programların neredeyse tamamında konuklarını aşağılamaktan özel bir zevk duyan Okan Bayülgen'in yaptığı türden bir 'üstünlük tatmini' Nihat Doğan söz konusu olunca, tüm toplumu sardı. Hepimiz tanrıya duacıydık onun gibi olmadığımız için, onun gibi rezil, onun gibi cahil, onun gibi bir sürü şey... O hepimizin 'Apaçi'siydi (Kızılderililerin direnişçi kabilesinin artık bir sınıfsal aşağılama sıfatı olarak kullanılması ne acayip), kendini savundukça batıyordu ve o battıkça biz bundan mutlu oluyorduk, ağzımız kulaklarımıza varıyordu. Ancak başkasını ezerek varlığından mutlu olan dünya, Nihat Doğan'da yıllardır aradığını bulmuştu. Bu sınıfsal karşılaşma, besinini 'kıro'luktan (Kürtçede 'oğlan çocuğu' anlamına gelen 'kûro' kelimesi, Apaçi sözcüğünün yaşadığı aşağılamayla hemhal olalı çok oldu) almakta hiçbir sakınca görmedi. Yanına pek tabii ki varoşu, mahalleliliği, kankalığı, küçük esnaflığı alarak. Doğan'ın önce keskin bir entelektüel düşmanlığıyla karşıladığı, onu maskaraya çevirmeye çalışan zihniyeti çözmesi ve dümen suyuna girmesi uzun sürmedi. Tabiri caizse, ağa düştü. Üst klasmanda top çevirmeye çalışan amatör futbolcu acemiliğiyle bazen es kaza goller attı, bazen de 'profesyonel'miş gibi davranarak web sitesinde kendini anlattığı cümleleriyle garibanlığına garibanlık kattı. Bakın nasıl anlatıyor kendisini : 'Nihat Doğan küçük yaşlarda fakirliği, yoksulluğu tatmış, hayatın her türlü sillesini yemiştir. Meşhur olmaya başlayınca onun sevenleri çoğalmış, herkes peşinden koşmaya başlamıştır. O yanık, dertli sesiyle söylediği türkülerle şarkılarla insanların yüreğinin başını yangın yerine döndürmüştür.'KISA BİR HATIRLATMAPeki kim bu kendinden üçüncü tekil şahıs olarak bahseden kişi? Kendisinin lider vasıflarına inanan ve Nihat Doğan gerçeğinin önünde durmayı 'tsunami'nin, çığın önünde durmakla bir tutan Anadolu delikanlısı? O delikanlı ki bir zamanlar erkek adamın sadece bakire kızla evleneceğine inanırken, kendisinden onlarca yaş büyük Seda Sayan'la ilişkisini yine benim sorularımı yanıtlarken 'Peygamberin eşi de ondan büyüktü,' diye cevaplamaktan çekinmemişti. Halbuki ilk ortaya çıktığında saçları ortadan ayrılmış, bağrı açık, temiz yüzlü, kalbi kırık bir çocuk gibiydi. Cam kırılma efektleri, vokaller, gitar soloları arasına serpiştirilmiş oryantal tatlar ve o zamanlar yeni gündeme gelen Latin esintileriyle söylediği Kırdın Kalbimi şarkısı, Tarkan'ın Kış Güneşi'yle birinciliği kimseye kaptırmadığı günlerde 12. sıraya bile yükseldi. Kırdın Kalbimi'nin yarattığı şok dalgası tam dinmeye başlamıştı ki, Nihat Doğan Taciz Ederim şarkısıyla resmen ortaya pimi çekilmiş bir bomba bıraktı. Şarkı, ününe ün kattı. Doğan da, ondan öncekilerin çizmiş olduğu proje adamı olma yolunda ilerledi. Madem topluma mal olmuştu, toplumun sorunlarına el atacaktı ve en çok bildiği sorunu doladı diline: Kan davasını. Versace takımıyla da olsa 'varoşların prensi'ydi. Klibinin sonunda lüks arabaya değil, halk otobüsüne binmeyi de bilirdi. Doğan bu sırada medyayla ilişkilerini de başarılı bir şekilde yürüttü. Kendisine yapılan kamera şakası dün gibi... Uzun saçlarını düzelttirmek için gittiği berberde saçlarının kısacık hale getirilmesi ve Doğan'ın sinirlenmek adına sergiledi Oscar'lık oyunculuğu... İşte ondan hemen sonra girdi sarı melek Seda Sayan hayatına. Ona doğum günü hediyesi olarak dev panoya yazdırdığı 'Deli fişek! İyi ki doğmuşsun. Sana âşığım. Sarı meleğin,' sözleri günlerce konuşuldu. Sonrası biten aşk, isyanlar, yeni kadınlar... Bildiğimiz hikaye işte. Nihat Doğan haddini bilip doğup büyüdüğü Okmeydanı'nda yaşamayı seçseydi, bir saray şaklabanına dönüşmeyecekti. Ama o çok eşli bir babanın bütün kardeşlerine bakan yanık sesli oğluydu, renkli televizyonlar çağında büyümüştü. Ya türkücü ya futbolcu olacaktı, neye mal olursa olsun. Beş yıl önce şunları söylüyordu teybimize: 'Ekmek kavgası benim çocukluğuma mal oldu. Arkamda yaşayamadığım bir çocukluk, bir gençlik bıraktım.' 'Sanatçı' olmanın beleş olduğu toplumumuzda elbette o da sesinin güzelliğini fark edince 'sanatçı' olacaktı ve o günlerde kendisine söz verdi, 'Türkiye'nin en popüler sanatçısı' olacaktı. 'Sanatçı'lık tanımının epeydir başka argümanlarla yapıldığı bu ülkede, popülerlik konusunda kim onun eline su dökebilir ki? Bu inançla girişti işe, vurdu kendini 'ünlü' yollara. Kadınları 'taciz etmeyi' özendiren şarkısıyla dikkat çekti. Bu konuyla ilgili sorduğum soruyu 'O zamanki Nihat Doğan, prodüktörlerin strateji belirleme hatasıydı ve evet o şarkı doğru bir şarkı değildi, 17-18 yaşında bir çocuğun yazmış olduğu şeylerdi,' diye yanıtlamıştı.Kendinden beklenen rolü oynadıToplumumuzun 'gülme ihtiyacı'nı karşılayan Nihat Doğan, Survivor'da çok farklı bir şey yapmadı aslında. Kendisinden beklenen bir rol vardı, tıpkı yıllar öncesindeki berber sahnesindeki gibi. Bu defa ondan 'filozof' olması istenmişti. Oldu. 'Nihat Doğan sakal gibidir, kestikçe uzar,' dedi. Bununla kalmadı 'Biz ışığız, yanımıza gelen aydınlanır, uzaklaşan karanlıklaşır,' gibi özlü sözler etti. Ama bazen repliğini unuttuğu da oldu: Yarışmanın başında, yılan görürse döneceğini söyledi; vatos görünce 'feylesofluğu'nu bir kenara bırakıp bağıra bağıra küfretti, kendisini dövmek için kovalayan Pascal Nouma'nun önüne yarışmacı arkadaşı Taner'i itti... Fakat attığı vatan sevgisi tiradları yarışmadaki 'hinliğinin' de önüne geçti. Ayağının tozuyla adasına giderken ülkeyi bize emanet etti ve seçim sürecine dair mesajlar vermekten de kendini alamadı: 'Ülkeme iyi bakın, çünkü kritik bir süreç seçim süreci. Kırmayın onu, incitmeyin onu, ona iyi bakın, ona yeni doğmuş bir bebeğin uyurken ki haline bakarmış gibi, seyredermiş gibi seyredin ülkemi.' Gazete manşetlerinde yerini nasıl alacağını biliyordu: 'Köpeğine âşığız, kedisine âşığız. Bu ülkenin koyunu bile Avrupa'nınkinden farklı bakıyor.' Her güne bir özdeyiş sığdırması da bundandı. 'Hiç bu kadar ayrı kalmadım ülkemden, hiç bu kadar ayrı olmadım insanlarımdan. Balın tadını almamış bir kişiye balı anlatmak ne kadar boş ise bizim ülke sevdamızı bilmeyene, ülke sevdamızı anlatmak da o kadar boştur. Göremediğim bayrağımı çok özledim, ikincisi ise cumaları burada namaz kılmaya çalışıyorum.' İyi bir yarışmacı da oldu, adrenalini yüksekti. Yarışma süresince 'Burası Survivor beyler, burada şaka yok, her şey gerçek,' de dedi, 'Nihat Doğan yoksa galibiyet yok,' gibi sözleriyle hepimizi ekrana kilitledi. Sözün özü, Nihat Doğan saray soytarısı muamelesi görse de sanıldığı kadar 'salak' değil. Ve aslında yanıtlaması gereken soru şu: 'Kim kiminle dalga geçiyor? Siz mi Nihat Doğan'la, Nihat Doğan mı sizinle?'Sabah - Cumartesi

Kaynak : haber7.com


Anahtar Kelimeler:

12 Vali Müfettişlik Görevine Getirildi

Beslenme Saati Uygulamasında Dördüncü Dönem Başladı

EKREM PAMUK'TAN TEPKİ

Turhan Çömez'den Çarpıcı Açıklamalar

MHP’DEN YENİ YEMİN POLEMİKLERİNE YANIT…

Damat'tan Balcıoğlu'nun İddialarına Yanıt

Bakan Güler'den Kazakistan'a Ziyaret

Törene Üst Düzey Katılım

Rektör Prof. Dr. Altun’dan 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

Güzide Gençlik Merkezi'nde Yeni Dönem Başladı

Girişim Sermayesi Yatırım Fonu Onaylandı

Pakistan Büyükelçiliği Ankara'da Mango Tadımı Etkinliği Düzenledi

Bağcılar’da Bağ Bozumu Zamanı

Saniye Caran’a iade-i ziyaret

Yeniden Refahlı Milletvekili Bekin'den 'ekümenik' Eleştiri!


Türkiye’nin Cilt Sağlığına Acil Doktor İhtiyacı Var

185 MİLYAR LİRA EKONOMİYE GERİ KAZANDIRILDI

İtfaiye Haftası Coşkuyla Kutlandı

Gençlere Eğitim Destek Paketi

Erdoğan'dan Küresel İnovasyon Göstergeleri Raporu'na Destek Mesajı

Emrah, özel uçakla dünya turuna çıkıyor!

9 Akademisyen, Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları Listesinde

Turizmin varış noktası: “Müze” 

İklim Değişikliği ve Enerji Yönetimi Hamlesi

Türkiye Bilişim Ödülleri Ankara’da Sahiplerini Buldu

Bu Festivalde Herkes Aradığını Bulacak

Ahilik Haftası’nda Coşkulu Katılım: Başkan Çalık, Esnaflara Ödüllerini Takdim Etti

Küpeli'den Dağ'a Hayırlı Olsun Ziyareti

Halkın Sesine Kulak Verdi! Şantiye Projesinden Geri Adım Attı

TYBB’den Vali Yunus Sezer’e Ziyaret

Gıda sektöründe 250’yi aşkın alıcı Bursalı firmalarla buluştu

Artar; Kalıcı ve Uzun Soluklu Projeler Yapacağız...

Ahilik Kültürüne Davet...

Kel Aliço Pehlivan Güreşleri Ağası Oğuz Erdinç oldu

Erdoğan: Kredi notu artırılan tek ülke olduk

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.