Nuri Yaman yaşı-başı, devlet deneyimi, hepsinden önemlisi mizah duygusu ve engin hoşgörüsü ile, dahası derin İslami bilgisi ile herkesi şaşırıyordu.
Dört ay önce, benim Umre Hacısı olmamı sağlayan bizzat CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu idi.
- Acaba, onun Umre’ye gitmesini de PKK lideri Abdullah Öcalan mı istemişti?
Bu soruyu hem Mekke Kâbe’yi tavaf sonrasında, hem de Riyad’da Suudi Arabistan Kral Naibi’nin huzuruna çıkmak üzere Kraliyet Sarayı’nın muhteşem avizeleri altında beklerken sordum.
Yanıt alamadım.
Dönünce TBMM Lokantası’nda da üsteledim.
Israr edince de gülerek “Başkanlık” demekle yetindi.
***
Hafta başında kalp krizinden vefat eden, geçen dönem BDP Muş milletvekili merhum Nuri Yaman’dan söz ediyorum.
TBMM Başkanı M. Ali Şahin başkanlığındaki Suudi Arabistan gezisine BDP adına o katılmıştı.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ve bendeniz de CHP’yi temsil ediyorduk.
AKP’den Bekir Bozdağ ve Mustafa Elitaş, MHP’den Mehmet Şandır, 6 kişilik bir gruptuk.
Seyahatler hep dostlukların oluşması, derinleşmesine vesile gösterilir.
“Kutsal topraklara” yapılan bu gezi de öyle oldu.
Altı kişilik heyet arasında TBMM çalışmaları sırasında söz konusu bile edilemeyecek bir samimiyet ve yakınlık kurulmuştu.
Ehrama girip (Kâbe’yi tavaf için zorunluluk olan özel beyaz örtülere sarılıp) dualar ettikten sonra otele dönünce birlikte resimler çektirdik, şakalaşıp durduk.
***
Kim ne dua etmişti?
M. Ali Şahin elbette yeniden listeye girmek ile Meclis Başkanlığı ve ileride Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasıyla boşalacak Başbakanlık için!
AKP’liler yeni kabinede görev almak için.
Geri kalanlar ise elbette yeniden seçilmek için.
Nuri Yaman yaşı-başı, devlet deneyimi, hepsinden önemlisi mizah duygusu ve engin hoşgörüsü ile, dahası derin İslami bilgisi ile herkesi şaşırıyordu.
Muharrem İnce, Yaman’a takılıyordu: “Biz yeni CHP’yiz; siz de yeni BDP, pardon PKK misiniz?”
Yaman, “Herkes ve her kurum kendini yenilemeli! Yenilik şart!” diyor, ardından basıyordu kahkahayı!
Nuri Yaman’la ikimiz, heyetteki “grup başkanvekili olmayan” iki milletvekiliydik. Dahası Mülkiyeli olmaktan doğan doğal bir ahbaplığa sahiptik.
Mekke’de Kâbe’yi tavafta ve Medine’de Hz. Muhammed’in türbesinde, öncelikli dualarımızın ne olduğunu daha sonra birbirimize soracak kadar içli dışlı, senli benli, hatta ağabey / kardeş gibiydik.
O kutsal gezi heyetinde “duaları kabul görmemiş” sadece ikimizdik.
Bu yüzden yakın zamana kadar Meclis’te karşılaşınca ahbaplık ediyorduk. Büyükada’da bir küçük daire almak hayali vardı. Ama eşinin İstanbul’u pek sevmediğini söylüyordu.
***
Bendenizin anlamaya çabaladığı muamma, Yaman’ın nasıl olup da PKK’ci, Apocu olduğu idi.
Devlette 40 yıla yakın, Mülkiye Müfettişliği, Kaymakamlık, Vali Yardımcılığı dahil en kritik ve en yüksek kamu görevlerinde bulunup da 2007 yılında nasıl olup da PKK çizgisini benimsediği idi.
Bunu TBMM Lokantası’nda baş başa yemek yerken de muhalefet kulisinde otururken de sorup öğrenmek kolay değildi.
Daha sonra seçimlerde ikimizin de liste dışı kalmamız bu fırsatı verdi: “Üstat, belli ki Kâbe’de duamız kabul edilmedi. Acaba PKK’nin günahları karşısında BDP olarak sessiz kaldığınız için Allah’tan bağışlanmanızı istediniz mi?”
Gülerek, “Önce sen söyle!” dedi:
“TC’nin işlediği günahlar için tövbe ve istiğfar ettin mi?”
“Üstat, dedim, ben Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmedim.
Ama sen hem 3 Şubat günü TBMM’de kürsüde Apo’ya ‘sayın’ dedin, hem de partinin geçici genel başkanlığı gibi çok yüksek bir görev yaptın! Benim tövbem olsa olsa kendi günahlarım için olabilir!”
Güldü. “Haklısın!” dedi ve “Liste dışı kalmama bakılırsa benim durumum da biraz öyle”...
Nuri Yaman, Halide Edip Adıvar’ın evlatlığı Zeynup Yaman’ın oğluydu.
Ama bunu iki ay önce NTV’den Özden Erkuş’a açıklayıncaya kadar kimse bilmiyordu.
Belki de yeni PKK’nin ilk işaretini bu tür gerçeklerin bilinmesiyle vermek istemişti!Ahmet Tan - Cumhuriyetahmettan111@gmail.com
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.