Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun iki ucu keskin bıçak olduğunu ima etti.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, Türkiye'nin ilk çeyrekte kaydettiği yüzde 11 büyümenin ''dünya şampiyonluğu'' gibi olduğunu belirterek, ''Bir kere bunun keyfini çıkartmak lazım.
Büyüme istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması adına son derece önemli. Ama yüzde 10 seviyelerini geçtiği zaman iki ucu keskin bıçak da olabilir. Çünkü bu dış ticaret açığının da büyümesiyle sonuçlanabiliyor'' dedi.
Karaca, Şubat 2011'de yenilenen YASED Yönetim Kurulunun katılımıyla düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, vizyon ve misyonlarına değinerek, vizyonu çizerken sadece şirketlerin menfaatini değil Türkiye'nin de daha iyiye gitmesi için neler yapılabileceği konusunu ele aldıklarını, şirketlerin sürdürülebilir büyümesini sağlarken, Türkiye'nin de sürdürülebilir büyümesini sağlamak istediklerini söyledi.
Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'ü çok önemsediklerini, buna ilişkin hedeflere partiler üstü bakmaya özen gösterdiklerini belirten Karaca, ''Vizyonumuz şöyle; bir partinin sözcüsü olarak değil, partiler üstü olarak olaya baktığımızda 2023'te Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına yükselme hedefinin gerçekleşmesini yüksek katma değer yaratarak destekleyen bir kuruluş olmak istiyoruz.
Burada partiler üstü bir anlaşma, konsensüs olmasını, tek bir hedefe Türkiye olarak kilitlenmeyi istiyoruz'' diye konuştu.
YASED'in misyonunun da vizyonuna paralel olduğunu, bu çerçevede Türkiye'nin dünyadaki en iyi yatırım ortamına sahip ülke konumuna getirilmesine katkıda bulunmak istediklerini kaydeden Karaca, misyonlarını; YASED'in bilgi, deneyim ve ilişki ağıyla Türkiye'de uluslararası standartlar ile en iyi uygulamaların yerleşmesi, uluslararası yatırımlara kamuoyu desteğinin sağlanması ve Türkiye'nin bir cazibe merkezi olarak algısının yükseltilmesi konularında sorumluluk üstlenmek ve görev almak olarak özetledi.
Misyon ve vizyonları kapsamında 2011-2012 önceliklerini 5 ana stratejide topladıklarını anlatan Karaca, bunların uluslararası standartlarla uyumlu yatırım ortamının iyileştirilmesi, katma değerli, sürdürülebilir büyümeye stratejik katkı, kamuoyu nezdinde uluslararası yatırımların algısının iyileştirilmesi ve kamuoyu desteğinin sağlanması, AB uyum sürecine destek verilmesi ve sosyal sorumluluk projeleriyle gelişmişlik endeksine katkıda bulunmak olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2011 yılının ilk 4 ayında 4,7 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım çektiğine işaret eden Karaca, ''Tüm senede yaklaşık 10 milyar dolar civarında doğrudan yatırım seviyesi bekliyoruz. Global ölçekte daha iyi bir tablo ortaya çıkarsa Türkiye'de de bu rakam 11, 12 milyar dolar seviyelerine gelebilir'' şeklinde konuştu.
YASED'in gerçekleştireceği çalışmalara değinen Karaca, kamuyla ortak platformlardaki çalışmaları geliştireceklerini, Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) ile yakından çalışmaya devam etmek istediklerini, Yatırım Danışma Konseyi, Yönlendirme Komitesi, teknik komiteler ile çalışmaları sürdüreceklerini, YASED'in etkin rol aldığı Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) eylem planları çerçevesinde de faaliyetlere devam edeceklerini vurguladı.
''AÇIKLA İLGİLİ DETAYLI ÇALIŞMA YAPMA KARARI ALDIK''
Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Karaca, Türkiye'nin ilk çeyrekte kaydettiği yüzde 11'lik büyümenin uluslararası yatırımcılar açısından nasıl algılandığı sorusunu şöyle yanıtladı:
''Yüzde 11 büyüme, dünya şampiyonluğu gibi... Benim hatırladığım böyle bir dönem olmamıştı. Bir kere bunun keyfini çıkartmak lazım. Büyüme istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması adına son derece önemli. Ama yüzde 10 seviyelerini geçtiği zaman iki ucu keskin bıçak da olabilir.
Çünkü bu, dış ticaret açığının da büyümesiyle sonuçlanabiliyor. Türkiye'nin en ciddi sorunlarından bir tanesi bu... Sabah yaptığımız Yönetim Kurulu toplantısında bununla ilgili ön bilgileri aldık.
Biz YASED olarak, çalışma grubumuzla dış ticaret açığının azaltılması konusunda detaylı çalışma yapma kararı aldık. Benim şahsi görüşüm; Türkiye bugüne kadar dış ticaret açığının azaltılması için mali, finansal anlamda epey önlem aldı.
Ama ben dış ticaret açığının azaltılması için belki olaya çok daha basit bakıp, ithalatın azaltılması ve ihracatın artırılması için gerekli altyapı ve teşvik çalışmalarının hızla başlatılması düşüncesindeyim. Bunu yaparken de gümrük duvarlarının arkasına sığınılmamalı.
Serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde teşvik edici birtakım çalışmaların yapılmasının çok yararlı olacağını düşünüyorum ki büyümemizin keyfini çıkartalım. Eğer büyüme, dış ticaret açığını milli gelirin yüzde 10'ları seviyesine çıkarırsa bu arzu edilebilir bir şey olmaktan çıkar.
Dolayısıyla uluslararası şirketler açısından baktığımızda büyüme çok pozitif, ama dikkatli bir büyüme olması, dış ticaret açığını çok artırmamamızın önemli olduğunu düşünüyorum.''
''KONTROL ALTINDA HİSSİNİ VERİRSEK NOT ARTIŞI GELEBİLİR''
Seçim sonrası siyasi ortama ilişkin de Karaca, YASED olarak seçimle ilgili politik görüş vermek istemediklerinin altını çizerek, ''Türkiye'nin demokratik bir seçimi oldu. Bundan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Şu anda birtakım sorunlar vardır.
Ama bunun önümüzdeki birkaç hafta içinde aşılabileceğini ümit ediyoruz. Tekrar bir barış ortamı olsun istiyoruz. Türkiye'nin barışa, huzura, birlikte çalışmaya ihtiyacı var. Bize yabancılardan bu konuyla ilgili 'ne oluyor' gibi bir tepki, tedirginlik iletilmedi'' diye konuştu.
İzzet Karaca, Türkiye'nin not artışı beklentisine dair ise şahsi görüşünün, dış ticaret açığının kontrol altında olduğu hissinin verilebilmesi halinde bunun ardından not artışı gelebileceği yönünde olduğunu ifade etti.
AB konusunda da politik görüş vermek istemediklerini belirten Karaca, AB uyum yasalarının hızla devreye girmesi konusunda bir konsensüs olduğunu söyledi.
Başka bir soru üzerine, Avrupa ülkelerindeki daralmaya dikkati çeken Karaca, Türkiye'nin 2023'te 500 milyar dolar ihracat hedefini sadece Avrupa'ya odaklanarak gerçekleştiremeyeceğini, gelişmekte olan ülkelere de yoğunlaşmak gerektiğini kaydetti.
Türkiye'ye uluslararası doğrudan yatırımlarda enerji, sağlık, hızlı tüketim malları ve hizmetler sektörlerinin ön plana çıktığını vurgulayan Karaca, doğrudan yatırımlar içinde ev alımlarının da bulunduğunu, şimdiye kadar bir yıl içinde Türkiye'de ev satın alımı yoluyla giren doğrudan yabancı yatırım miktarının 3 milyar dolara kadar çıktığını ifade etti.
''HAKLARIN YENİLEBİLECEĞİ ÜLKE GİBİ GÖRÜNÜYOR''
YASED Başkan Vekili Adnan Nas da sorular üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
''Dışardan bakanlar Türkiye'ye ilişkin toptan bir algı ediniyorlar. O algıya baktığınız zaman, reform ivmesinde 2007'den beri yavaşlama var. Yavaşlamanın, seçimden sonra hızlanıp hızlanmayacağı merak ediliyor.
Mali kuralın fiiliyatta uygulanıp uygulanmayacağını izleyecekler. Dolayısıyla önümüzdeki dönem biraz bekle gör dönemi olacak. Türkiye'nin hukuk güvenliği açısından iyi bir imaj vermesi lazım. Hakların yenilebileceği ülke gibi görünüyor. Bunu düzeltmek lazım.
Yabancı yatırım çekmek, yarışma gibidir. Türkiye'ye yönelebilecek yatırımların Polonya ve benzer ülkelere yöneldiği algısı var. Bu kapsamda doğrudan dış yatırım konusunu kesinlikle gündemden çıkarmamalıyız.''
YASED Başkan Yardımcısı Tamer Haşimoğlu ise yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen yüzde 11'lik büyümeye ilişkin, ''Yılın kalanında aynı performans beklenmiyor. Yıl sonuna doğru büyümenin biraz yavaşlayacağını, ortalamada yüzde 6'nın üzerinde bir büyümeyle yılın kapanacağını tahmin ediyoruz'' dedi.
Yapısal bir sorun olan cari açıkta kısa dönemli tedbirlerle sonuç almanın pek mümkün görünmediğini belirten Haşimoğlu, daha uzun vadeli tedbirler için önemli bir dönüşüm programlanması gerektiğini dile getirdi.
''1997'DEN BU YANA BÜYÜK ÖLÇEKLİ YATIRIM GÖRMÜYORUZ''
YASED Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Aybar da Türkiye'de uluslararası yatırımın otomotivde mutlaka yoğun ölçüde artması gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
''Biz bu ölçüde baktığımızda 1997 yılından bu yana Türkiye'de büyük montanlı bir yatırım görmüyoruz. Türkiye ekonomisi büyüdükçe, doğal olarak tüketici talebi arttığında bunu karşılamak için içerdeki kaynaklar yetmiyorsa bunu ithalat ikame ediyor. İçerdeki yatırımı büyütmek ve çeşitlendirmek durumundayız ki neticede cari açığın, dış ticaretin azaltılmasına katkımız olsun.
Biz bu yönde çok daha proaktif bir politikanın izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle Türkiye'ye yatırıma niyetlenme mesajlarını veren birtakım uluslararası yatırımları olan markalar var. Bu markaların üzerine çok daha proaktif gitmekte fayda görüyorum.''
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.