Ergenekon sanığı Balbay ve Haberal (CHP’nin alışık olduğu) hukuk dışı yöntemlerle dışarıya sarıverilmiyormuş. Bu işten başta Başbakan, sonra yargı (YSK), yemin eden milletvekilleri suçluymuş. Utanmasalar Stockholm sendromu (!) geçiren herkesi suçlayacaklar. Konuyu baylar Sosyalist Enternasyonale bile şikayet ettiler. Yetmedi, ‘’Herkez seçim bölgesine gidip meseleyi halka anlatsın’’dendi tutmadı. Ne yaparlarsa yapsınlar havanda su döğüyorlar, patinaj yapıyorlar. Şimdi bütün umutları Cemil Çiçek'te imiş.
Başbakan Erdoğan'ı daha tanıyamayan yerli Gandi ve etrafı tehditle, baskıyla, şantajla, yaygara ile yargıyı arka bahçesi gibi kullanarak, parti olarak alışık oldukları hukuk dışı yöntemlerlerle hem istediklerini elde etmek, hem de hükümeti kanunsuz bir iş yaptırmaya zorladılar.
Palavraları tutmadı. Tehditleri boşa, gözyaşları sahte çıktı. Şimdi iyot gibi açıktalar,’’Her türlü teklife açığız’’ diyorlar.
Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı bir kararı Başbakan veya AK Parti nasıl bozsun. Bu yıllardır CHP’nin yaptığı yargıyı siyasallaştırmak olmuyor mu?
Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı kararlar, AK Parti’nin değiştirmek istediği , CHP’nin de değiştirilmesine karşı çıktığı 12 Eylül Anayasası'ndan güçünü alıyor.
Peki kim suçlu şimdi? AK Parti mi, YSK mı,12 Eylül Anayasası mı yoksa her yapılmak istenen yeniliğe, değişime ezberden karşı çıkan CHP mi?
Seçilseler dahi milletvekili olamayacaklarını Kılıçdaroğlu (TV konuşmasında) biliyordu. CHP’de bu iki tutuklu sanıktan başka aday mı yoktu?
Buna rağmen inatla, ısrarla hiçbir siyasi kariyeri ve Ergenekoncu olmaktan başka bir özelliği olmayan bu iki kişiyi aday gösterip, YSK’nın milletvekili olamazlar kararı üzerine ‘’Onlar yemin etmedikçe biz de yemin etmiyoruz’’ mızıkcılığı çıkarmak hangi iyi niyetle, hangi mantıkla, hangi hukukla bağdaşıyor?
Daha yeni seçimden çıkmış bir ülkede durduk yerde kriz çıkarmanın, mırın kırın yapmanın Türkiye'ye ve hatta CHP’ye faydası ne?
Yeminini et. Meclis çalışmalarına katıl. Arzu ettiğin teklifleri yap, çıkarmak ve değiştirmek istediğin kanunu tekif et, değiştir. Uğruna harikiri yaptığınız Egenekoncularınızı hapisten çıkarın. Buyrun! Hapisten çıkarmak için ne hallere düştüğünüz Haberalınız da, Balbayınız da size hayırlı olsun.
CHP’nin durumu 'karanlık bodrumda iğnesini kaybedip onu sokakta arayan Nasreddin Hoca'ya benziyor. Sorunu kendi üretiyor, çözümünü başka yerde ve başkalarından bekliyor. Hem de emrederek, dayatarak, hakaret ederek. Hem kel, hem fodul.
Yemin etmemekle ve parlemonta çalışmalarına katılamamakla, bağırıp çağırmakla, onu bunu tehdit etmekle, kriz üretmekle, CHP bu gidişle ‘’Dimyata pirinçe giderken elindeki bulgurdan da olacak’’.
Bağımsız olarak çıkan bir çok milletvekilinin niyetleri belli. Vitrinlerini demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik süslerken, bir adım daha ileri özerklik ve bağımsızlık, nihai hedef olarak da ‘’Birleşik Kürdistan Devleti'ni kurmak var.
Bunu böyle açıktan söylemek şimdilik işlerine gelmiyor. Osmanlı'daki Jöntürkler, İttihat ve Terakkiciler de bu güzel sloganların arkasına saklanarak koskoca bir cihan İmparatorluğu yıkmışlardı. Bu sızı toplumsal hafızanın hala yüreğinde kanıyor.
Bunların yaptığı her türlü dayatma, zorlaştırma, sorun çıkarma, yorgunu yokuşa sürme, olacak ve olması gerekeni oldurmama gayretleri yabancı olmadığımız bir tavır.
CHP’nin daha maç başlamadan havlu atması, minderin etrafında tepinmesi, ortalığı velveleye vermesi Ergenekoncu dostlarını aklama ve kurtarma gayretinden başka bir anlam taşımıyor.
Kör kuyuya taş yerine kendilerini atan CHP’liler şimdi suçu başkalarında arıyorlar. 'Her türlü bedel ödemeye ve teklife de hazırlarmış.' Şu akla, mantığa bakın Allah aşkına!...
Ya, Kuzu Kuzu meclise gelip yemin edecekler veya inadın siyasetine, siyasetin inadına kurban gidecekler.
Ara seçim mi dediniz? O zaman da nal toplamaya hazır olsunlar.
Arif Altunbaş-Haber7
Kaynak : haber7.com