Mühim olan Amerika'yı keşfetmek değil, Amerika'yı keşfederken kişinin geçirdiği değişimdir. Evet, Amerika'yı yeniden keşfetmek şart, hem de her gün.
Kâşiflerin cesaretine hayran kalırım. Bugünkü dünyanın oluşmasında bilim adamları mı daha etkili rol oynadı kâşifler mi desek, vereceğiniz cevap çok su götürür. Çok gezen mi çok bilir çok okuyan mı muammâsında ibreyi kolaycacık âlimlerden yana kaydırmıyorsak, seyyahlara da büyük îtimat duyuyorsak, Kristof Kolombgillere verdiğimiz bolca kredidendir bu. Kristof Kolomb:
'-Hindistan'a mı gitmek istiyorsunuz? Atlas Okyanusu'na açılıp sürekli batıya doğru gidersem, eninde sonunda varacağım yer Hindistan'dır, çünkü dünya yuvarlaktır' dediğinde, zamanının çok bilmişleri:
'-Bre sivri akıllı! Dünya yuvarlak olsa hepimiz düşerdik. İncil'de de yeri var, arz tepsi şeklindedir. Doğuya doğru git gidebildiğin kadar, düş dipsiz kuyuya da gör gününü!' diye dalgalarını geçmişlerdi.
İspanya'nın Müslüman ve Yahudî katliâmıyla meşhur Katolik Kralları, Kolomb'un fikrini uçuk bulmakla beraber, Asya'yla yapılan fevkalâde kârlı baharat ticareti ağızlarını sulandırdığı için:
'-Verelim şu aklıevvele üç gemi canım ne olacak, Hindistan'a giderse gider, yok eğer telef olursa da bin Kristof'un canı fedâ olsun İspanyamıza' diyerek; Santa Maria, Pinta ve Nina'yı Palos de la Frontera limanından okyanusa indirmişlerdi.
Bilindiği üzere bu üç gemi, tepsinin kenarından aşağı düşmedi.Amerika kıtasına vardı. İlk önce Bahamalar'a (buraya San Salvador adını verdi Kolomb) ve sonra diğer yeni dünya topraklarına.
Ama Amerika'yı keşfettiğini bilmiyordu. Nitekim yerli halka Indian adını verdi ki Hintli demektir. Kovboy filmlerinde görüp beyaz adama inat sevdiğimiz kızılderililere hâlâ Indian derler. Kolomb'un ulaştığı yerin yeni bir kıta olduğunu Amerigo Vespucci anladı ki, Amerika kelimesi de onun adından gelir.
İspanyollar, 'Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz' misâli, Amerika'da baharattan çok daha iyisini buldular: altın. Hazine sandıkları altınla doldu taştı. Bütün Avrupa'yı altına boğdular. Kolomb 1506'da Valladolid'de servet ve ihtişam içinde öldü.
Ve sonra sömürgeciliğin hiçbir şeye yaramadığını anladı tarih.
İspanya giderek Avrupa'nın en zayıf, fakir ve geri devleti haline geldi. Daha 1975'e kadar diktatörlükle yönetiliyordu. Aynı kader, diğer büyük sömürgeci, Brezilyalıların anayurdu Portekiz için de geçerliydi.
Çünkü onlar Amerika'yı sadece bir defa keşfetmişler, orada kalmışlardı.
Altının üstüne yatıp çalışmayı bırakmışlardı. Halbuki İngilizler, Amerika'yı sürekli keşfediyorlardı. Nitekim buharlı makineyi de, demokrasiyi de, futbolu da, metroyu da buldular.
Zaten Kolomb Cenovalı'ydı (bizde Cenevizli derler; Galata, Fetih'e kadar bir Ceneviz kolonisiydi; Galata Kulesi'nde Cenevizlilerin emekleri geçmiştir ve Ceneviz surlarının kalıntıları hâlâ Galata'dadır), Amerigo Floransalı'ydı. Yani İtalyan şehir devletlerinin çocuklarıydılar. İspanya ve Portekiz hesabına çalışmışlardı.
Onlarda Amerika'yı keşfetmeye yarayacak bilgi vardı. İspanyollarda ve Portekizlilerde bu bilgi olmadığı için hızla çöktüler, İtalyanlar ise sömürgecilik yapamadıkları halde rönesansa öncülük ettiler.
Önemli olan Amerika'yı keşfetmek değildir. Amerika'yı keşfetmeye yarayacak bilgiyi üretebilmektir. Bu bilgiyi üretemiyorsanız servetinizi tüketir ve güzel şarkılar, ateşli danslar, boğa güreşi ülkesi olmaktan öteye gidemezsiniz. Bu bilgiyi üretebiliyorsanız, Amerika'nın kuzeyinde kurulan Birleşik Devletler gibi, sömürülen olmaktan kurtulup dünyanın jandarması haline gelirsiniz. İşte: Dünyada tüketilen petrolün %25'i ABD'de tüketiliyor, dünyada üretilen bilginin %50'sinden fazlası ABD'de üretiliyor.
***
Avrupalılar 1095 yılından başlayarak neredeyse 200 sene Müslüman dünyasına saldırdılar. Haçlı Seferleri diyoruz bunlara. Tam dokuz adet.
Hedefine ulaşmadı. Haçlılar ancak geçici zaferler elde edebildiler, sonunda gerisin geriye Avrupa'ya döndüler. 'Şu bizim din adamları da palavraymış' görüşü doğdu. Avrupa halkı sefaletten kurtulamadı.
Ama modern, başarılı, güçlü ve zengin Avrupa'yı yaratan aslında Haçlı seferleriydi.
O asırlarda bilim ve teknikte üstün olan doğululardı.
Avrupalılar, doğunun bilimini kendi memleketlerine taşıdılar. Meselâ Arap rakamlarını kullanmaya başladılar. Sıfır (0) rakamıyla tanıştılar. Matematik yapmaya imkân vermeyen Roman rakamlarından kurtulmuş oldular. Matematik gelişmeye başlayınca herşey gelişir.
200 senelik savaş sırasında Akdeniz limanları büyük stratejik ve ticarî önem kazandı. Yukarıda bahsi geçen Cenova, sular ve köprüler şehri Venedik gibi. Büyüyen ve zenginleşen bu şehirler, Haçlı Seferleri bittikten sonra da İslâm dünyasıyla teması sürdürdüler. Meselâ Fatih Sultan Mehmet'in portresini yapan ressam Gentile Bellini, Venedikliydi.Bugün Beyoğlu'nda hâlâ bir Balyos Sokağı vardır ki Balyos, Osmanlıların Venedik elçilerine verdikleri isimdir.
Rönesansın İtalya'dan başlamasının sebebi tam da budur işte: Dünyaya açılma, bilgi alışverişi... Bunun sonucunda palazlanan burjuva... Bilimsel devrim... Vesaire...
Haçlılar kutsal toprakları ele geçirememişler, Ortadoğu'yu hristiyanlaştıramamışlar, şarkın servetine konamamışlardı. Ama kendileri dönüşmüşlerdi. Kendi bataklıklarında çırpınan dargörüşlü bir halk iken; bilgi ve teknoloji transfer eden, ticaret yapan, sanayi kuran burjuvalar haline gelmişlerdi.
***
Akşam gazetesinde Cemalettin Taşçı aylar önce şu meâlde birşeyler yazmıştı: Amerika'yı yeniden keşfetmek şart. Çünkü mühim olan Amerika'yı keşfetmek değil, Amerika'yı keşfederken kişinin geçirdiği değişimdir.
Evet, Amerika'yı yeniden keşfetmek şart, hem de her gün.
Dr. Oğuz Tan - Haber 7oguztan@mcaturk.com
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.