Hareket, iyilik hareketi.
Tutuklu insanlar ise, hayatta tanıyabileceğiniz en iyi insanlardır. Kim derse ki; Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Zahid Akman, garip-gurebanın, fakir-fukaranın parasını yemiş, bilin ki düpedüz yalan söylüyordur. Bu kadar net.
Yarın hakim karşısında bu isimler “evet biz çıtır çıtır yedik o paraları” deseler bile inanmayın.
Anlatmak istiyorum, haykırmak istiyorum Deniz Feneri üzerinden dönen dolapları, nefesim yetmiyor, kalbim sıkışıyor..
Dünyanın en iyi dört adamını dün polislerin kolunda cezaevine giderken gördüm ya çıkıp Taksim Meydanı’na, bu adaletsizliği, bu haksızlığı haykırmak istedim.
Hani filmlerde olur ya.. Tam böyle bir anda, karanlığın içinden, sessizliğin ortasından bir ses duyulur; “Durun.. Çok büyük bir hata yapıyorsunuz” diye.. O sahne geliyor gözümün önüne.
*
Haykırmak istiyorum ama bilmiyorum kime haykırayım? 25 kişilik televizyonu, 350 tane özel eğitimli polisiyle basıp, açık kapıları bile kıran, televizyon çalışanlarının arabalarının camlarını parçalayarak operasyon yapan Alman Polisi’ne mi? İçi boş kırmızı klasörleri, “İşte Almanya’dan gelen dosyalar” diye sallayan dönemin CHP Başkanına mı?
Deniz Feneri’nin yaptığı iyilikleri anlatmak, kampanyalarını duyurmak için verdiği reklam paralarını yerken sesi çıkmayan, fakat Almanya’dan operasyon başladığında yeniden pozisyon alan Aydın Doğan’a mı?
Bütün bu karşı kampanyalara inanıp, beni sokakta çevirip “O hırsızların televizyonunda çalışıyorsun değil mi?” diyen kötü niyetli insanlara mı?
*
Bu Deniz Feneri dediğiniz yapı var ya, öyle iki üç Alman Savcı’nın üzerine yorum yapabileceği, “gemi almışsınız, sandal yüzdürmüşsünüz” falan diyerek birtakım insanların tutuklanabileceği kadar basit bir ticari yapı değildir.
Bu hareket, sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün problemli bölgelerinde yolu gözlenen, gönüllülerine dua edilen bir harekettir.
Deprem sonrası Pakistan’a 14 tane okul yaptırmış.. Doğu Makedonya’da 150 yıl önce yapılan ve daha sonra yerle bir olan Hamidiye Medresesi’ni yeniden ayağa kaldırarak, bir okul haline getirmiş.. Saraybosna’da 5 bin öğrencinin okuyacağı üniversite ile Kosova’da 2 okul yaptırmış.. Dünyanın en yoksul ülkelerinden Nijer’de içme ve sulama kuyuları açtırmış.. Lübnan ve Filistin’de garip halka gemilerle tonlarca yardım malzemesi göndermiş.. Güney Lübnan’a spastik çocukların eğitim görmesi için okul, Filistin’e de hastane yaptırmış.. Sadece Türkiye’de 2,5 milyon insanın kapısını çalmış, 700 bine yakınını doğrudan maaşa bağlamış bir yapıdır Deniz Feneri.. Daha doğrusu birileri, uluslararası birtakım örgütlerin el birliği ile ve onların Türkiye’deki uzantılarının işbirliği ile canına okumadan önce öyleydi..
*
Keşke benim bu yazım Sözcü Gazetesi’nde, Cumhuriyet Gazetesi’nde ya da Doğan Grubu’nun Posta’sında falan yayınlansaydı..
Zira siz zaten biliyorsunuz bu anlattıklarımı. O gözleri körelmiş, kulakları duymayan bir kesim var. Onlara anlatmam lazım daha ziyade..
Neyse, Zekeriya Karaman, Zahid Akman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan’a selam olsun.
İyi insanlar onlar. Sonuç ne olursa olsun. Kalın sağlıcakla.
Ersoy Dede - Yeni Akit
Kaynak : haber7.com