İngilizcede ilk 60 saat
Dilde hatalardan bahsetmeden önce pazar günkü yazımızda yer alan ve hassas bazı yorumcuların ifade ettikleri gibi “muhtemel bir devalüasyon olgusu” olması gereken kısım yanlışlıkla “olasılığı” olarak ifade edilmiştir. Bunun kesinlikle bir hata olduğunu kabul ediyorum ve orijinal metnimde bu yokken yazı ikinci defa yazılırken bir aktarma yanlışı olarak yer almıştır. Fakat söz konusu yorumcu arkadaşlar, mal bulmuş mağribi tavrıyla, avami söylem ve üslupla ve sitenin editörünü tenkit eden bir ağızla değil, daha medeni olarak ve “evvelden beri” yazacağına “evvelden biri” yazıp bazılarına “Önce Türkçe öğren” tavırlarından önce kendi hatalarını aynaya bakıp düzeltme tavrına girseler daha iyi olacaktır...
Eleştirmek kolaydır ama insan bir hatasını görüp yerden yere vurmaya kalktığı insanın özgül ağırlığını da araştırmalıdır…
Ayrıca editöre çıkışan insanlar, “bu gibilerden hazzetmem” söylemleri kurabilme medeniyetsizliğine, editörün inisiyatif gösterip izin vererek yayınlaması tarafsızlığına, saygı duymalıdır...
İngilizce öğretmenlerine, mütercim tercümanlık mezunlarına ve filologlara danışmanlık yapan birisi olarak 81 ilin valisinin hazır bulunduğu bir ortamda Sayın Hüseyin Çelik beyefendinin dediklerini haklı bulup katkıda bulunmak isteyen naçizane bir zat olarak bu tarz ucuz söylemlerle karalamalara gülüp geçiyor ve muhteva açısından söylediklerimin tersini ispatlayacak varsa onlara hodri meydan diyorum…
***
Evet, pazar günü İngilizceye sıfırdan başlayıp 30 saatte hangi cümlelerin kurulabileceğine bakmıştık.
Şimdi ilk 60 saate bakalım.
İlk 40 saatte
“İktisadi doktrinler tarihi konusuyla ilgili bu araştırmaların özetlerinde konuyla ilgili uzmanların yorumları da vardı”
“Geleneksel yaklaşımların özetleriyle ilgili yorumların yanında yazarların katkılarıyla ilgili bilgiler olacak. İlk 50 saatte Krizden sonra muhtemel bir dini veya etnik çatışma olgusu tüm taraflarca etkin şekilde tartışılacak. Bu ülkelerin tavırlarından dolayı savaş silahlarının satışlarıyla ilgili yaptırım kararları ele alınamadı”
İlk 60 saatte
“Davayı ele alan yargıçların kararlarını eleştiren avukatlar boykot kararı alan müvekkillerine katıldı”
“Enflasyon ve değer düşürme politikalarını eleştiren yazarlara karşı açıklama yapan uzmanlar kararları objektif olarak ele alan politikaları uygun buldu”
Örnekleri artırabiliriz….
Yazının başında iğneyi kendimize batırdıktan sonra şimdi daha küçük iğneleri kendimiz dışında batırmaya çalışalım.
“Dilde ezber yoktur” söylemi her dil için geçerlidir. Nasıl kendi dilimizde kelime ezberlememişsek İngilizce için de doğru budur.
Kelime, kullana kullana, kullanıldığı yerde öğrenilir. Dilin hiçbir safhasında ezber yoktur. Türkçede kimse anne, baba, masa, sandalye kelimesini ezberlememiştir. İngilizcede de bu böyledir.
İLERİ DÜZEY KELİME OLMAZ!
Advanced yani ileri düzey kelime olmaz. Advanced yapı veya alt yapısal özellikler vardır.
Yani o zaman avukata göre doktor advanced, doktora göre muhasebeci advanced, simitçiye göre ayakkabıcı advanced yani hayatımda duymadığım bir kelime duysam kendi kendime “vay be ne kadar advanced” yani ileri düzey falan mı demem gerekiyor?
Sayısal loto gibi “bilmem ne sınavında en çok çıkan kelimeler” diye kitaplar peynir ekmek gibi satılıyor. Bu kadar saçma bir şey olabilir mi? İnsan ne kadar literatür tararsa o kadar çok kelime öğrenir.
“Mali yaptırımların gerekçeleri” gibi bir ifade neden branş tipi bir cümlenin parçası gibi düşünülür ki ? Oysa lise okumuş herkes biraz doğru dürüst gazete okuyorsa bunu her dilde anlar.
Şu anda güneyde bir seminer için bulunuyorum ve akşam 5 yabancı ile oturup her konudan aktüel düzeyde literatür tarayan birinin yapacağı şekilde saatlerce konuştuk ve inanır mısınız benim söylediğim bazı İngilizce kelimeleri aralarında birbirlerine soruyorlardı.
Bir Türk ne kadar ekonomi biliyorsa, bir İngiliz de o kadar bilir. Bir Türk ne kadar politika, biliyorsa bir İngiliz de o kadar bilir. Bir dilin ana dil olması o dilde her konuda konuşmak demek değildir.
Ben 40000 (kırk bin) sayfa tıpla ilgili İngilizce literatür taradım. Kimse buna mecbur değildir ama aktüel düzeyde de olsa okumak her konuda literatür taramak gerekir. Dili başka şekilde ilerletemezsiniz.
TELAFFUZU FAZLA ÖNEMSEMEYİN, LİTERATÜRE BAKIN
Ben bazı kelimeleri bilerek, olması gerektiği gibi telaffuz etmem, bunların örneklerini önceki yazılarımda vermiştim. Karşınızdaki kişi sizin cümle kurup kuramadığınıza bakar. Asla telaffuza bakmaz. Ben saatlerce İngilizce konuştuğum hiçbir yabancıdan aksan ve telaffuzla ilgili bir şey duymadım. Fıkra da anlattım politik tartışma da yaptım. Asla İngiliz gibi Amerikalı gibi telaffuz edemezsiniz. Belki bazı kelimelere artükilasyon olarak hakim olabilirsiniz. Ama aynı gırtlak veya artükilasyon grubuna dahil olmadığımız için maalesef boşa kürek sallarsınız.
Ben günde 250 (ikiyüzelli) sayfa çeviri yapabilirim. Şimdiye kadar 200’den fazla konuda 200000 (ikiyüzbin) sayfadan fazla çeviri yaptım. (Bununla ilgili editöre yazı yazacak olanlara; sayın editörün canlı yayında beher sayfa için Türkiye çevirmenler derneğinin belirlediği fiyattan hodri meydanı kabul etmesini ve meydan okuyacak kişinin steno bilen bir arkadaşla gelip 24 saat noter huzurunda canlı yayında parasını da getirip hazır bulunmasını tavsiye ederim.)
Elbette ki bu kadar sayfanın bir günde yapılmasının nasıl bir emek ürünü olduğunu yıllar önce Ankara zafer çarşısında gördüğüm bir olayın hayatımdaki birebir karşılığıdır diyerek anlatmak isterim. Bir arkadaşımla gittiğim çarşıda 15 dakikada portre tarzında Karakalem çalışan birini hayranlıkla izlerken biri çıkıp “ağam nasıl 15 dakikada yapıyorsun bana da anlat” deyince adam dönüp “35 sene artı 15 dakika” dedi.
Yıllar önce bir tercüme bürosunun beni denemek için verdikleri 1 sayfayı 1 günde o kağıdı belki 10 kere yere fırlatıp tekrar aldıktan sonra bitirebildim. Sonra azmedip tercüme bürolarında çalışarak hem de okula katkı yaparak ve sonra da şimdiye kadar yıllardır uğraşıyorum. Ama şu anda müfredatımı bitiren bir katılımcı günde en az 10 sayfayı her konuda yapabiliyor. Keşke 25 sene önce bana da böyle öğretselerdi.
Oysa günde 10 sayfayı bırakın İngilizce Türkçe okumak bazılarına zul geldiği için havsalaları almıyor medeni dünyanın alt limitinin bu olduğunu..
Mustafa Özay - Haber 7www.ingilizcebitmistir.com
Kaynak : haber7.com