Tarih: 15.07.2011 09:23

Kan var bütün kelimelerin altında

Facebook Twitter Linked-in

Hiçbir haber bir ölüm olayı kadar etkili olamaz. Yaşayanların başına gelebilecek ölümden daha  büyük bir olay yoktur. Hiçbir olay ne ölümü ne de öleni kolay kolay gündemden düşüremiyor çünkü.

Dünyanın hallerinden bir hali yazmak için yazı masama tam oturduğum anda Diyarbakır-Silvan’dan gelen 13 şehit haberiyle donup kaldım.

Ne yolsuzluklar, ne art arda yaşanan şike hadiseleri, ne yemin krizi hiçbirinin yazıya konu edilebilecek anlamı ve ciddiyeti kalmadı.

On üç ailenin ocağına ateş, yüreğine kor düşmüşken ne anlamı kalır görev yeri değiştirilen bir ceza mahkemesi hakiminin ya da benzine gelen zammın.

Dışişleri Bakanımız Kıbrıs sorununun çözülmesi konusunda Rusya’ya rest çekmiş, Beylikdüzü Metrobüs hattı 9 Ekim’de açılacakmış, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören hisse senetleri değer kaybetmiş…Ve daha neler neler..

Hangi gelişme,hangi manşet fısıltı tonunu aşıp da önüne geçebilir 13 ana kuzusunun dağ başında alçak bir pusuya kurban gidişine.

Biliyorum yine aynısı olacak, lanetlemeler,devlet güçlüdür mesajları ve sıra sıra genç tabutların önünde göz yaşı döken ana babalar ,feryat eden eşler ve çocuklar, sonra edilen intikam yeminleri…

Kürt meselesine ne zaman demokratik bir çözüm arayışına girişilse ve ne zaman galiba bu sefer çözüme yaklaştık demeye kalksak hemen bir yerlerde kalleşçe tezgahlar kurulup masum insanların kanları akıtılıyor.

Evet, anladık bu işin içinde bir iş var. Sayın Başbakan da aynısını söylüyor. ‘Bu eylemlerin ve arkasındaki güçlerin amacı apaçık ortada’ diyor. Dün de öyleydi bugün de öyle, bundan kimsenin şüphesi yok elbette.

Fakat bu oyun ve bu kahpelik biraz fazla sürmedi mi? Arkasında ya da önünde kim varsa bu zamana kadar tespit ve teşhis edilerek gereği yapılması gerekmez mi?

Özellikle son zamanlar yemin kriziyle birlikte mecliste baş gösteren hadiseler hassas bir süreçten geçtiğimizin sinyalini verirken malum çevrelerin yine böyle bir kahpelik yapabilecekleri düşünülerek stratejiler geliştirilip önlemler alınamaz mıydı?

Demokratik çözümlerin bu kadar kolay biçimde sabote edilip baltalanması ardından gelecek olaylara da bir şekilde kitleleri hazırlıklı kılıyor.

Durumları hazırlayan durumlar değil kraldan fazla kralcı ve devletten daha devletçi geçinen kurumlardan başkası değil. Problem çözmesi gereken kurumlar ne gariptir ki sürekli problem ihdas ediyorlar.

Bu millet hangi etnik kökene dayanırsa dayansın ortak bir tarihe tanıklık ettiği kadar aynı zamanda müşterek bir talihin ürünüdür de. Yoksulluğu ve yoksunluğu birlikte yaşayıp, zulme ve duyarsızlığa hep birlikte göğüs germişleridir.

Sahip olduğu inanç dinamikleri, kültür ve medeniyet Türkün Kürde Kürdün Türk’e rüçhaniyetine izin vermez.

Zaten tarih boyunca da böyle bir nispet davası yaşamamıştır bu coğrafya. Etin kemiğe bağlılığı gibi hısımlık ve akrabalık bağlarıyla bu ünsiyet daha bir pekiştirilip kuvvetlendirilmiştir.

Bu millet gösterdiği olgun tavır ve kardeşlik bilinciyle memleketin bir yakasının diğerinden ayrılamayacağı mesajını çoktan vermiştir. Bugün Güneydoğu sorunu ya da Kürt meselesi olarak bir türlü hal yoluna koyamadığımız problem millete ve halka rağmen var kılınan bir problemdir.

Ne zaman bu meyanda bir konu açılsa ses tonunu ve nefesini bir türlü ayarlayamayan insanların öfkesinden başka bir şey görmüyoruz.

Ya da şairin (Cemal Süreya)  dediği gibi ‘kan var bütün kelimelerin altında’.

Türkiye’nin lokmaların ağızda dehşetten kala kaldığı ölüm haberlerine değil asude gündemlere ihtiyacı var.

Bu ülke insanı, imamesi dağılmış, zemini göçmüş ve çatısı göçmüş tümcelere değil, adalet barış ve hakkaniyet kelimeleriyle  örülmüş cümlelere muhtaç.

-Şehit 13 vatan evladına rahmet,yakınlarına başsağlığı; yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.  

Hüseyin Akın - Haber 7akinakinhuseyin@hotmail.com

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —