Tarih: 15.07.2011 10:23

Bu camii sahipsiz mi kalacak?

Facebook Twitter Linked-in

            Bizim toplum olarak sanatla imtihanımız ne yazık ki kırıklarla dolu.

Sanatımızın, kültür ve medeniyetimizin ateş çemberinin içerisinde gözyaşı döktüğü ve yozlaşmanın en derin hüznünü yaşadığı bir dönemin tam da ortasındayız. Güller ve laleler tenha bir köşede sürgünlüğün elemini yaşıyorlar...  

Kültür, medeniyet ve sanatımıza dair derin endişeler yaşayan bir avuç münevver de olmasa, ne yazık ki yüreğimize serin vadilerin ferahlatan esintilerini sunarak bir nebze olsun nefes alabilmemizi sağlayan hiçbir şeyimiz kalmayacak. İşte bu billur esintilerden biri de Karadeniz’in Giresun vilayetinin şirin ilçesi olan Bulancak’tan yükseliyor.

Yaz tatili münasebetiyle uğradığım Bulancak, her geçen gün güzelleşen ve kendini yenileyen yapısıyla huzurla yaşanabilecek bir şehir haline gelmiş. Sahil yolunun tamamlanmasıyla birlikte ilçe, kendisini en hızlı toparlayan yerlerden birisi olmuş. Büyüklerimizin yaşadığı Karaağaç Köyü ve Berçin Yaylasına yaptığımız seyahat esnasında yol nedeniyle yaşadığım derin hayal kırıklığını da belirtmek isterim.

Türkiye’yi dönüştüren sihirli ellerin bu köy ve yaylaların yollarına da en kısa zamanda kalıcı olarak dokunmasını temenni ediyorum. Aslında benim derdim daha ziyade Bulancak’ın kaçırmak üzere olduğu tarihi bir fırsatla ilgili…

Yapımına 1987 yılında başlanan ve Mimar Sinan’ın ünlü eseri Şehzadebaşı Camiinden esinlenen Bulancak Sarayburnu Camii 25 yıldır kendi ürünü taş işçiliği ve göz nuruyla özene bezene yapılan bir şah eser olarak ilçenin girişinde arz-ı endam ediyor. Kanunî Sultan Süleyman’ın, ölen oğlu adına yaptırdığı bu Cami Osmanlı’nın ihtişamlı camiilerinden birisidir. Olağanüstü gayretler ve büyük bir irade gösterilerek yapılan bu güzellik abidesi, sadece Karadeniz’in değil ülkemizin medar-ı iftiharı olmaya adaydır.

Gelecek nesillere bırakabileceğimiz neyimiz var diye düşününce her defasında başımızı öne eğiyoruz. Yaptığımız eserler geleceğe miras bırakılacak türden değil. Binalarımız kötü bir taklitten öte geçemeyen ve kimliksiz yapılar ne yazık ki. Atalarımızın yaptığı muhteşem eserleri görmesek ne yapalım Yüce Allah bize böyle bir yetenek vermemiş deyip kendimi avutacağız. Ancak bu durum, böyle bir duyarlılığı hissetmek ve bunun derdini çekmekle ilgili bir şey olsa gerek.

Her güzelliğin bin bir emekle ayağa dikilişi gibi bu güzide yapı da büyük bir çileye talip olan Yusuf Efendi’nin himmeti ve birkaç güzel adamın olağanüstü gayretiyle yürüyor. Yürüyor yürümesine ama bir hayli de sıkıntıları var. Caminin önünden geçecek sahil yolu arka tarafa alınınca neredeyse cami duvarıyla yol kol kola girmiş.  

Uzun uğraşılar sonunda yol, 12 metre cami duvarından geri çekilerek son cemaat mahalli ancak böylece kurtarılabilmiş. Camiinin konumu yarımada olduğu için adı Sarayburnu Camii olarak konmuş ancak sahil yolu Cumhuriyet dönemimizin en güzel eserlerinden biri olarak tarihe adını yazdıracak bu eseri güdük hale getirmiş ve Camiinin adını da boşa çıkarmış. Öyle ki coğrafi konumundan dolayı Sarayburnu adı verilen caminin burnu gitmiş geriye sadece sarayı kalmış.

Selâtin Camilerinin en büyük özelliği, avlusuyla, bahçesiyle ve külliyeleriyle muazzam bir bütünlük arz etmesidir. Camiinin kuzey cephesine yapılması planlanan 500 öğrencilik külliye, camiinin önünden geçen sahil yolu sebebiyle yapılamıyor. Oysa camiinin temelleri atılırken Giresun ve Ordu vilayetleri başta olmak üzere ülkemizin bütün illerinden gelecek yavrularımıza bu külliyede geleneksel sanatlarımızdan manevi ilimlere kadar bir dizi eğitim vermek planlanmıştı. Bu sayede burasının bir ilim kültür merkezi olması tasarlanmıştı.

Ancak henüz geç kalınmış da sayılmaz!

Camiinin önünden geçen sahil yolunun acilen battı-çıktı kapsamına alınması veya denize doğru ötelenmesi, gelecek nesillerimize göğsümüzü gere gere bırakacağımız bu şah eserin önünü açacak ve ona derin bir nefes aldıracaktır. Çok geç olmadan bunun hal çaresine derhal başlanmalıdır.

Sarayburnu Camiinin doğu cephesinde kamulaştırılması gereken binalar var. Bina sahipleri, camiinin görüntüsünü engelleyen bu binaları satmaya razı olmuşlar ancak bu alanın kamulaştırılıp Camiye tahsis edilmesi gerekmektedir. Bulancak Belediye Başkanı Sayın Kadir Aydın’ın da bu yönde çözüme yönelik girişimleri olduğunu öğreniyoruz. Bu binalar ortadan kalkınca Taç Mahal benzeri bir düzenleme ile derinlik kazandırılıp bütün halkın istifade edeceği yeşil alanıyla, havuz ve çevre düzeniyle muazzam bir sanat harikasının ortaya çıkması sağlanmış olacaktır. 

Bu devirde böylesi ihtişamlı bir eser ortaya koymak için bütün irade sahiplerinin inisiyatif almaları ve çözüm için yarışa girmeleri tarihi bir görev ve sorumluluktur. Özellikle Giresun vekillerinin bu konuda hazırlayacakları bir raporu Başbakanımıza sunmaları ve meseleyi çözmek için samimi bir gayretin içinde olmaları elzemdir.

Camiinin batı tarafında şahıs elinde olan bir arazi mevcut olup burasının da camiye kazandırılması halinde İlahiyat Fakültesine ait bir bölümün kesme taştan yapımını derhal üstleniriz derken gözlerinin içi gülümseyen Yusuf Efendi’nin sanat ve medeniyet aşkı, hepimizin örnek alması gereken bir müstesna duruştur diye düşünüyorum. Camiimiz diyor Yusuf Efendi camiimiz kendi alanını kendisi açacak, genişletecek ve kendine has yeri bulacaktır bulmasına ama bu uğurda çaba harcayanlar da birçok ecir kazanacaktır.

Bu tamamen kesme taş ustalığıyla yirmi beş yıldır inşa edilmeye çalışılan, ana giriş kapısı Sivas Divriği Camiinin bir benzeri olan bu güzide sanat eserine maddi ve manevi anlamda sahip çıkmak uzaktaki ve yakındaki herkese ulvi bir görevdir.

Orda bir Camii var uzaktaHepimizden ilgi bekliyor.Muhabbetle Efendim!

http://www.sarayburnucami.com

Meryem Aybike Sinan/ Haber7meryemaybike@gmail.com

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —