twitter hep biraz 'Digiturk süper paket aboneleri' gibi geliyor; kendi alternatif mecrasını takip eden, bu alternatif hayatı yaşayan insanların oluşturduğu sınırlı bir kamusal alan.
Vitrinde duran cansız mankene tecavüz eden, gece yarısı 'jimnastik' programlarına bakıp kendinden geçen, 'kırmızı noktalı' programları uykusuz kalmak uğruna izleyen, cinselliğini bir türlü tamamlayamamış Türk erkeğinin açlığının sonucu mu bugün Hilal Cebeci'nin yaşadığı '15 dakikalık' şöhretin açıklaması?
Can Dündar, geçen hafta Milliyet'te 'Panpiş Hareketi'ni askerdeki 'aç-aç güzellerine' benzetiyor ve 'Toplumsal ilkim alabildiğine muhafazakarlaşırken 'açılım yanlısı Panpiş hareketi'nin böylesine hızla yaygınlaşması, sokakta ve evde farklı maskeler taktığımıza, ikiyüzlü davrandığımıza dair bir ipucu vermiyor mu' diye soruyordu.
Evinde bilgisayar olmayan Türk gençleri için İnternet cafe'ler son yıllarda zamanında halı sahaların gördüğüne benzer bir işlev edindi. Gerçek sahaya inemeyen mahallenin futbolcusu halı sahada hünerlerini gösterirken, kamusal alandan dışlanan genç de İnternet cafe'ler sayesinde dünyaya açıldı.
Bu açılım çeşitli video oyunlarıyla şiddeti keşfetmek, bastırmakla başlayıp sohbet odalarında cinselliği keşfe kadar geniş bir alana yayıldı. 'Tık deposu' oldu İnternet gençliği: Sitesine 'galeri' koyanlar bu gençleri mıknatıs gibi çekti, bu tıklarla zirveye tırmandılar.
Bu mantığa bakınca Hilal Cebeci'nin de birkaç gün içinde on binlerce takipçiye sahip olmasının ardında ne olduğu yorumu yapılabilir.
İnternet cafe gençliği twitter'a akın etti mi emin değilim ama.
İnternet'in ilk yıllarında toplumbilimciler siber alemin eşitlikçi kamusal alanı kurabilme ihtimalinden söz etmişti. Halbuki İnternet, doğası gereği belli bir eşitsizlikle başlıyor: Her şeyden önce bir bilgisayarınız, bir de İnternet bağlantınızın olması şart. Bilgisayarı olmayanlar otomatikman bu 'kamusal alanın' dışına itiliyor.
Tıpkı hala sahaya inmek için 'kira parası' ödemeniz gerektiği gibi. Bu 'saatlik ücrete göre saha kiralama' sokak arasındaki topçudan hemen ayrılmanıza neden oluyor.
Twitter'ın İnternet içinde bile belli bir 'eliti' temsil ettiğini, içinde bulunduğumuz toplumu hiç yansıtmadığına dair yakın tarihli bir örneğim var.
Hemen seçimlerden önce bir sabah 'AKP'ye oy vermeyeceğim' etiketli bir kampanya başladı. Yazdıklarının sonuna #akpyeoyvermeyecegim etiketini ekleyen o kadar çok insan oldu ki bu başlık o gün sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada en çok konuşulan başlıklar arası-na girdi.
Oysa sandıkta Türkiye'nin yarısı Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdi.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki okuyabilirsiniz
(Oray Eğin - Akşam)
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.