Tarih: 29.07.2011 08:45

Savcılar işin içindeki işi aramayacaklar mı?

Facebook Twitter Linked-in

Almanya İstihbaratı,  3 Nisan 2009 tarihinde hazırladığı “Türk Medyası” raporunda,   

Aydın Doğan ve Doğan Yayın Grubu’yla Deniz Feneri e.V davası konusunda işbirliği yaptığını açıklamıştı.

Rapor, neredeyse hiç gündeme gelmedi. Oysa ülkemizdeki medya düzenini açığa çıkarması bakımından olduğu kadar, Deniz Feneri e.V davasının da Alman İstihbaratı’nın işi olduğunu belgelemesi bakımından da önemliydi..

Bu konuda bu köşede “Alman Ajanı” başlıklı bir yazı yayınlamıştım. Okuyucularımdan aldığım mailler, özellikle Almanya’daki okuyucularımın verdiği bilgiler tüyler ürperticiydi. Elbette bu bilgilerin hepsini burada paylaşmam imkansız..

(http://www.haber7.com/haber/20090613/Alman-ajani-mi.php )

Almanlar böylesine canhıraş çalışırken ve ülkemizde üst düzey işbirlikçiler bulurken acaba bizim istihbaratımız bütün bu gelişmeleri fark edemedi mi? Almanlar bizi ayakta mı uyuttu yani? Devlette bütün bu işlerin bir kaydının mutlaka olduğunu düşünüyorum.  

Devletimiz Deniz Feneri e.V davasının ne olduğunu biliyorsa, bu bilgiler nerede, niçin yargıya intikal etmiyor..

Acaba niçin, Yönetim Kurulu Başkanı Zekariya Karaman, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ve Yönetim Kurlu Üyesi İsmail Karahan ve RTÜK eski Başkanı Zahit Akman Sincan’da tutuklu? Kendileri neyle suçlandıklarını, niçin tutuklandıklarını hala bilmiyorlar.

Kanal 7’nin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik “Hangi suçu işlediğimi bile söylemediler” diyor. Somut olarak hangi suçu işlediğini bilmek istiyor. Mustafa Çelik, Almanya’daki Deniz Feneri e.v. davasından takipsizlik aldı. Yani orada hakkında dava bile açılmadı. Ama suçun işlendiği yerde aklandığı, ‘temiz kağıdı’ aldığı halde Türkiye’de bilmediği bir suç isnadından dolayı tutuklu yargılanıyor.

RAPOR ÖNEMLİ BİR BELGE

Evet Almanya İstihbaratı olarak bilinen, Anayasayı Koruma Teşkilatı, 3 Nisan 2009 tarihinde, Başkanı Heinz Fromm’un imzasıyla Alman İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği “Türk Medyası” raporunda, istihbarat teşkilatı ile Aydın Doğan Yayın Grubu arasında işbirliği anlaşması olduğu açıkça dile getirilmişti..

Heinz Fromm’un imzaladığı “Türk Medyası” raporunda “Deniz Feneri e.V. davasında bizim lehimize haberler yayınlamıştır ve bununla birlikte kendileriyle her zaman işbirliği yapma konusunda güvenebileceğimizi göstermiştir” ifadeleri yer almaktaydı.

Almanya İstihbaratı’nın Deniz Feneri e.V davası nedeniyle Almanya'yı koruduğu için Aydın Doğan Medya Grubu’nu öven ve işbirliği içerisinde olunduğunu açıkça belirtilen sözkonusu “Türk Medyası” raporu, Deniz Feneri e.V davasının da Alman istihbaratı tarafından tertiplendiğinin de belgesidir.

Alman İstihbaratı, Firdevsi Ermiş'i kullanarak hazırladığı Deniz Feneri e.V tertibiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı.. Bunu Başbakan Erdoğan da bilmektedir. Bu yüzden Erdoğan, 6 Eylül 2008’de, partisinin Ankara İl Teşkilatı’nın iftar yemeğinde medyayı boykot çağrısı yapmamış mıydı? Erdoğan’ın sözkonusu boykot çağrısını da bir yazıda enine boyuna ele almayı düşünüyorum..

SAVCILAR İŞİN İÇİNDEKİ İŞİ ARAMAYACAKLAR MI?

Benim anlayamadığım şu: Alman medyasına yansımış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bildiği Heinz Fromm imzalı “Türk Medyası” raporu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından acaba Türkiye’de Deniz Feneri e.V davasına bakan mahkemeye sunuldu mu sunulmadı mı? 

Ankara'daki savcılar, Almanya'da görülen mahkemede yargılanmamış isimleri boş yere mi tutuklayıp Sincan cezaevine koydu?

Savcılar Deniz Feneri e.V davasına ilişkin kuşkuları hiç kaale almamış mı acaba?   

Oysa.. Hiç değilse derneğin Almanya'daki mali işler sorumlusu, içeriden bilgiler aktaran ve 'sayın muhbir vatandaş' durumundaki Firdevsi Ermiş’in  Alman istihbarat örgütüyle ilişkisini ortaya çıkarmaya çalışabilirler...

Savcıların konuyu bir de bu yönde irdelemesi gerekmez mi? Savcılar mahkemede 'Bu işin arkasında başka bir iş olabilir mi?' sorusunun cevabını vermeyecekler mi?

Savcılarımıza hatırlatmakta fayda görüyorum: Başbakan iken, Tansu Çiller’in adını, uyuşturucu kaçakçılığı skandalına karıştırmaya kalkışmışlardı Almanlar. Onlar bunu hep yapıyor.

Alman istihbaratının Türkiye’nin siyasetine müdahale alışkınlığını, Deniz Feneri e.V davasını ele alırken mutlaka göz önünde bulundurmalı değil mi?

Arkadaşlarımız bütünüyle siyasi bir kampanyadan dolayı Sincan cezaevine gönderilmiş durumdalar..

Onlar her şeye rağmen onurlu, vicdanları rahat ve başları dik duruyorlar..

Deniz Feneri e.V davası sürecinin suç var mı yok mu sorusuna yanıt arayan bir yargılama süreci olduğundan emin olmak istiyoruz..

Savcılar eliyle yürütülen arkadaşlarımızı itibarsızlaştırma projesi olduğu düşüncesi ve endişesinden bir an önce kurtulmak istiyoruz.   Mustafa Yürekli - Haber 7mustafayurekli@gmail.com

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —