Çaycısı tecavüzden gözaltına alınsa dahi haber bombardımanı ile savcı ve hakimleri doğduğuna pişman edenlerden farkımızı anlamayanlara da yazıklar olsun...
6 Nisan 2005 tarihinde Trabzon’da, TAYAD adına bildiri dağıtan ve cezaevlerindeki mahkumlara daha uygun koşullar sağlanmasını isteyen 5 'sol görüşlü' eylemci, Türk Bayrağı yaktıkları iddiası ile sokağa döktürülen yaklaşık yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi...
İnternet siteleri ve haber kanalları üzerinden naklen yayınlanan linç girişimi esnasında, internet sitelerinde linçe alkış tutan manşetler vardı.
'Bir kısım' haber siteleri 'densizlere hadlerinin bildirildiği' yönünde yayın yaparken, linç girişimini alkışlayan yorumlar yayınlanıyordu.
O dakikalarda Haber7, 'Trabzon'da Maraş Provası' manşeti ile Kahramanmaraş'ta 26 Aralık 1978 tarihinde yaşanan katliam arasındaki 'yöntem benzerliğine' dikkat çekiyordu...
Milliyetçi hisleri galeyana getirilmiş 'bir kısım medya' dahil neredeyse tüm haber sitelerinin editörleri o manşet sonrası 'titredi ve kendine geldi'... Kana susamış manşetlerin yerini itidalli ve sağduyulu manşetler almaya başladı...
O gün linç edilmek istenen 'sol görüşlü' eylemcilerin ve katliamcı yapılmak istenen 'sağ görüşlü' vatandaşların 'ortak payda'sı olan tek adres, www.haber7.com idi.
***
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta “benzer yöntemlerle” (Cuma namazı sırasında Selimiye Camii’nin önünde kasten davul çalındığı iddiasıyla) sokağa dökülen vatandaşlar Madımak Faciasında etkin rol oynadı.
Bir hafta öncesinden başlatılmış provokasyon dalgalarının etkisi ile öfkesi burnunda vatandaşlarımız, Pir Sultan Abdal aşkına Sivas'a gelen vatandaşlarımızı Madımak Oteline kıstırırken 'görünmeyen eller' oteli ateşe veriyordu.
Televizyonlardan naklen yayınlanan ve güvenliği sağlaması gereken güçlerce de seyredilen faciadan yıllar sonra yayın hayatına atılan Haber 7, sorumluların bulunması ve cezalandırmasını isterken gönül rahatlığı ile 'katliam' kelimesini kullandığı için eleştiriliyor ve suçlamalara maruz kalıyordu.
İthamcılara cevabımız açıktı: 'Bir daha yakma!'
Bu katliamdan 4 gün sonra Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde, Madımak Katliamı bahane gösterilerek 33 köylü hunharca katlediliyordu. Haber 7, Sivas Katliamını görüp Başbağlar katliamını görmezden gelenlere inat bu katliamını da her yıl manşetinden anımsatarak, okurlarına nasıl bir ülkede yaşadıklarını unutturmamayı görev biliyordu.
Her iki katliamın mağdurlarının ve müştekilerinin 'ortak payda'sı olan tek adres, www.haber7.com idi.
***
30 Mart 1972'de Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde 'çatışma sonucu' öldüğü beyan edilen devrimci militanların gerçekte nasıl öldürüldüklerini yıllar sonra sorgulamaya açan ve mağdurların taraftarı olmadığı halde olaya 'katliam' diyen belki de tek resmi site Haber 7 oluyordu.
'Solcuların' masumluğundan ve mağduriyetinden bahsedilirken Tokat'ın Zile ilçesinde dünyaya gelmiş Ülkücü Öğrenci Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun 23 Kasım 1970 tarihinde Ankara Teknik Yüksek Öğretim Kurumunda 'solcu' öğrencilerce işkence ile katledilmesinin görünmezden gelinmesini kınarken mağdurun taraftarı olmayan tek site de Haber 7 idi.
Şu günlerde 'gerçekte ne olduğu' yeniden sorgulamaya açılan 'Hayata Dönüş Operasyonu' adı altında cezaevinde gerçekleştirilen katliamı gündemden düşürmeyen siteler arasında da doğal olarak Haber 7 vardı... Tıpkı 12 Eylül sonrası cezaevlerinde işkence gören Marksist ve Ülkücülerin uğradığı işkence ve mağduriyetleri de gündemden düşürmediğimiz gibi bu konuyu da gündemde tutmaya gayret ediyorduk...
Tüm bu katliamların mağdur ve müştekilerinin tek 'ortak payda'sı yine www.haber7.com sitesiydi…
***
1943 yılında '33 Kurşun vakası' olarak tarihlere geçen, sınırda yakalanıp askerlerce sorgusuz infaz edilen 33 Kürt vatandaşımız ve 1983 yılında askeri üniforma giymiş teröristlerce katledilen 33 Mehmetçiğimizin katledildiği '33 Şehit vakası' mağdurlarının 'ortak payda'sı da www.haber7.com adresiydi.
***
İstinye'de dergi dağıtırken karakolda polis işkencesi ile öldürülen ve davası komedi filmlerini aratmayacak hukuk ihlallerine sahne olan Engin Çeber ile ABD Konsolosluğunda nöbet beklerken katledilen 3 şehit polisimizin yaşadıklarını ve ailelerinin çektiği acıları aynı duyarlılıkla yansıtan tek ortak noktanız da www.haber7.com oldu...
***
Gerek inanç, gerek siyasi, gerekse töre kaynaklı zulüm ve cinayetlerde, kimliği ne olursa olsun mağdur olan herkes, hak ararken, sesini duyurabilmek yanında Haber 7'yi buldu.
Haber 7 Ergenekon Davası denilen süreçte; kah halkı aptal yerine koyan militarist güçleri, kah militarist güçleri fırsattan istifade yerden yere vurarak itibarsızlaştırmak isteyen güçleri karşısına aldı. Çünkü Haber 7’nin tarafı Hak’tı.
Gerçeği arayan Haber 7, bir yandan hapisten kaçmak için “Gatalanan” korkak kahramanların maskesini düşürmeye çalışırken bir yandan insanlık dışı yöntemlerle gözaltına alınan gazetecilere sergilenen muameleyi kınıyor, öte yandan hapishanede hastalıktan ölümü adeta seyredilen Kuddusi Okkır’ın dramını da gözler önüne sermekten çekinmiyordu.
Bir yandan yargılanan Dursun Çiçek’i sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterme çabalarının iç yüzünü gözler önüne sermeye çalışan Haber 7, öte yandan hapisteki Dursun Çiçek’i daha rahat görebilmek için İstanbul’a tayinini isteyen eşini Doğu’ya tayin edenlerin duyarsızlığını gözler önüne sermekten çekinmedi…
Haber 7 için mazlumun adresi ve kimliği yoktu, sadece mağduriyetleri ve hakları vardı.
Öte yandan nerede olursa olsun sürekli zalimlere cephe alan Haber 7, zalimlerin bile adil şartlarda ve hakkaniyetle yargılanması gerektiğini savunurken inanılmaz suçlamalara maruz kalıyordu...
Kimilerine göre 'İslamcı', Kimilerine göre 'fasişt' kimilerine göre 'komünist', kimilerine göre 'Ergenekoncu' kimilerine göre 'münafık' ilan edilen Haber 7, kendisine en ağır yaftayı yakıştıranlara hesap sorarken dahi 'zalim' olmamaya gayret sarf etti....
Haber 7'nin; adalet aramak, zulümleri sergilemek, mağdurların mağduriyetini dile getirmek gibi bir derdi ve ilkesi var.
Tıpkı bu satırların yazarı gibi...
Bu fakir, Fırat kıyısında bir kuzu kaybolsa üzerinde sorumluluk hisseden vicdanlara 'uyanın' diye haykırıyor... 'Patronlarım mağdurdur. Zulüm altındadır' diyor. 'Bu şekilde yargılanmaları zulümdür' diyor. 'Patronlarım hukuk allak bullak edilerek içeride haksız yere yatırılıyor' diye bağırıyorum ve haklarını arıyor...
Özel hukuk istemiyorum... Ayrıcalıklı muamele istemiyorum... Herkes için istediğimi patronlarım için de istiyorum...
Yargılamayın demiyorum ki! Kelime oyunları ile kanunu ters yüz ederek yargılamayın diyorum... Adam gibi yargılayın, 'insan yargıladığınızı unutmayın Ademoğulları' diyorum...
Üç sene boyunca defalarca ifade vermeye gittiği halde ifadesi alınmazken, bugün 3 yıl önceki dosyalar ortaya çıkartılarak apar topar sorgulanan... bu süre içinde defalarca yurt dışına çıkıp gelen ama 'kaçma ihtimali var diye' apar topar gözaltına alınarak götürülen şahsiyetlerin maruz kaldığı müdahaleye sessiz mi kalsaydım?
Haydi onlara, 'Sabredin, Yusuf makamındasınız” diye teselli vermeye çalışalım! Ya dışarıda onlardan mahrum kalanların çektiği acılar ve mahrumiyetler ne olacak? Onları da mı görmezden geleceğiz? İnsaf!
Çaycısı tecavüzden gözaltına alınsa dahi haber bombardımanı ile savcı ve hakimleri doğduğuna pişman edenlerden farkımızı anlamayanlara da yazıklar olsun...
'Patronun hapse düşünce mi aklın başına geldi' diyebilen insafsız cahilinden, beni '3 tane suçsuzu haksız yere tutukladılar diye devletin temeline bomba koyan hainlerin salıverilmesini savunmakla' suçlayacak zalim ahmağına kadar herkese cevabımdır yukarıdaki satırlar...
Kusura bakmasınlar, suret-i haktan görünen 'röntgencilerin', 'derin hesaplarını' çözmeye çalışırken onlara ayıracak vaktim yok.
Ama 'sessizliğe bürünen' ve ortama göre ne diyeceğini hesaplayan 'röntgenci dostlar'dan esirgemeyeceğim bir çift lafım var: Ne söyleyeceksiniz şimdi söyleyin ve utancınızı yıllar ötesine taşımayın... Hücrede açılacak her iftardan utancınıza yeterince pay düşeceğine emin olabilirsiniz...
Ne istiyorum sizden? Adaletsizlik yapmanızı mı? Patronlarımı kayırmanızı mı?
Altını tekrar tekrar çiziyorum:
Diyorum ki patronlarımın suçlu ya da suçsuz olmadıklarını savunmuyor, iddia etmiyorum. Bu benim kişiliğime aykırı...
Ancak şu aşamada; mağdur, yetersiz iddianame ve hukuki işgüzarlık kurbanıdırlar diyorum.
Tutuksuz yargılanmaları gerekirken, tutuklu yargılanmaları için gereken her türlü hukuki üçkağıt sergilenmektedir diyorum...
Üstelik bunları hamasi söylem olarak da söylemiyorum, hukukçuların söylediklerini aktarıyorum…
Ben dün ne yaptıysam bugün onu yapıyorum.
Dün “hiç tanımadığım insanlar” için istediğim hukuki hassasiyeti bugün “patronlarım” için istiyorum....
Benden bütün bunları görüp, sessiz kalmamı bekliyorsanız cevabım bellidir:
Dönersem kahpeyim adalet istemekten...
Bir gün sizin için de hak talep etmek zorunda kaldığımız zaman boynunuz eğik gelin istemem...
Yaşar İliksiz - Haber 7yasar.iliksiz@haber7.com
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.