Bugün bile her yerde, ırk ayrımcılığı, etnik ayrımcılık, aidiyetler üzerinden çatışmalar, sınıf çatışması devam ediyor.
Kimi yerde çok daha sert kimi yerde daha örtülü biçimde de olsa insanlar arasındaki farklar, ister ten rengi, ister inanç, ister milliyet temelinde düşmanlıkları besliyor.
Kuşaktan kuşağa aktarılan öyküler, efsaneler bu düşmanlığı yüzyıllar sonrasına taşıyor.
En gelişmiş ülkelerde bile hâlâ yabancı düşmanlığı devam ediyor. Hâlâ dünyanın hemen her yerinde insanlar birbirlerini görünümleriyle sınflandırıyor; bir yandan kendi ait olduğu yeri ve durumu belirliyor, böylece ötekileri kendisinden ayırıyor, bir yandan da onlarla arasındaki çatışmayı sürdürüyor.
Gelişmişliğin ölçütü, bu ayrımları en azından hukuk düzeni içinde, yasalar önünde bir eşitlikle kırabilmek ve eğitim sisteminde, devletin söyleminde düşmanlıkları, ayrımları değil bir arada barış içinde yaşamayı önermek...
***
Aslında, aynı toplum içindeki farklılıklar o toplumu bölebildiği, bibirine düşman edebildiği gibi tam tersine o toplumun zenginliği ve dinamiği de olabilir.
Tümüyle birbirine benzeyen, aynı biçimde düşünen, farklılıkları, değişik bakış açılarını reddeden, başkalarını ötekileştirerek uzaklaştıran toplumların gelişmesi pek mümkün olmuyor.
Kaldı ki günümüz dünyasında böyle bir hayat tarzını sürdürmek de kolay değil.
Türkiye, bu açıdan gerçekten ilginç bir ülke.
Farklılıklara, ayrımlara, eşitsizliklere, yıllar boyunca devam edip giden yanlış politikalara ve bütün dış etkilere rağmen bir arada yaşamakta büyük sorunlar yaşamayan bir ülke.
Birçok yerde o ülkeleri bölen ve birbirine düşman topluluklar yaratan ayrımlar Türkiye’de yıllar boyunca Alevi Sünni, Türk Kürt, laikler dinciler, sağ sol, zengin yoksul gibi sayısız çatışmaya rağmen sonuca varmadı.
***
Ayrımların altını çizmek ve düşmanlıklar üzerinden kendine pay çıkartmak yerine insan hakları temelinde herkesi eşit görebilmeyi, farklılıkların en büyük zenginlik olduğunu, bu toprakların zaten binlerce yıllık farklılıklar üzerine kurulmuş olduğunu unutmazsak ve en önemlisi devlet bu felsefeyi her şeyin önünde tutarsa sorunları çözmek çok daha kolay olur.
Kendini bir başkasının, ötekinin yerine koyabilmek, gerçekçi ve adil olmak, kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemek...
Yazarken son derece kolay görünüyor değil mi?
Kürşat Başar - Cumhuriyetkursatbasar63@gmail.com
Kaynak : haber7.com