Vatanını çok seven adamdan korkulur

Millî marşımızın şairi Mehmet Âkif, 1922'ye kadar bir istiklâl kahramanıydı. 1924'te, kurtarılmasına hizmet ettiği vatanda işsiz ve parasız bir adamdı. Üstelik devlet peşine polis takmıştı. Vatanda yaşayamaz hale geldi ve Mısır'a gitti. Türkiye'yi Âkif'ten ''daha çok sevenler'', vatanı ona dar ettiler. Türk millî marşı, dünyada edebî niteliği en yüksek millî marşlardan biridir.

Hamidiye kahramanı Rauf Orbay, 30 Ağustos zaferi esnasında Türkiye başbakanıydı. Ama Rauf Orbay'dan daha vatansever insanlar, onu 1926'da Mustafa Kemal'e suikast dâvâsından yargılayıp gıyabında 10 yıl hapse mahkûm ettiler. 1935'e kadar yurt dışında yalayıp haksız yere zindanda çürümekten kurtuldu.

Mustafa Kemal'e suikast dâvâsının başka bir sanığı Kâzım Karabekir'di. Allahtan beraat etti.

Nazım Hikmet, 'deniz kuvvetlerinde isyan başlatmaya teşebbüs' gibi fecî bir vatana ihanet suçuyla, Kemal Tahir'le aynı dâvâ da yargılanarak, 1938'de mahkûm oldu.1950'de yeni hükümetin çıkardığı afla tahliye oldu. Hayatının tehlikede olduğunu düşünerek vatandan ayrılmak zorunda kaldı. 1963'teki ölümüne kadar da vatana dönemedi. Bugün, Türkçe'nin en iyi şairlerinden biri olduğu kanaati hakim.

Vatansever subaylar, vatansever sivillerin desteğini de arkalarına alarak, 27 Mayıs 1960'ta bir ihtilâlle hükümeti devirdiler. Vatanlarını aşırı sevdikleri için, bununla yetinmeyip Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu 1961'de astılar.

1970'ler boyunca vatansever sağcılar ve vatansever solcular, birbirlerini öldürüp durdular. Vatanseverlikte onlardan aşağı kalmayan devlet de sağcıları ve solcuları öldürdü.

Başörtülü kızlar, neredeyse 30 yıldır kötülük görüyorlar. Ayrımcılığa uğruyorlar. Eğitim hakları ellerinden alınıyor. Mesleklerini icra edemiyorlar. Seçilme hakkı desen, kaf dağının ardında. Onlara bu muameleyi yapanlar; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kendi varlıklarını adamış olan vatanseverler.

Vatanı uğruna her şeyi yapmaya hazır, Ogün adında Karadenizli bir genç, damarlarından taşan vatan sevgisini bastıramayıp, Hrant Dink adlı bir Ermeni'yi arkadan vurdu.

Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Elif Şafak gibi Türkleri, Türkiye'yi, Türkleri dünyada en çok sevdiren insanlar, kendi vatanlarında vatan haini muamelesi görüyorlar.

***

Soyutlama yapmak, soyut kavramlarla düşünebilmek elbette insan zekâsının zirvesi.

Ama soyut kavramlara kendini fazla kaptırmak, insanı somuttan uzaklaştırabiliyor.

Meselâ vatanını çok sevmek, vatandaşından nefret etmek gibi bir sonuca yol açabiliyor.

Vatanını seven birinin derdi şunlar olmalı meselâ:

Bebek ölümlerinde Türkiye, Avrupa şampiyonu; bunu nasıl azaltabiliriz?

Türkler, Norveçlilerden 10 sene az yaşıyorlar; halkımızı uzun ömürlü yapmanın yolları nelerdir?

Her yıl daha fazla Türk'ün okula, işe, hastaneye ihtiyacı oluyor; dünyayla aramızdaki açığı nasıl kapatabiliriz?'

Bir matematikçi, matematiği vatanından daha çok sevmelidir. Yoksa vatandaşına hayrı dokunamaz.

Bir hekim, tıbbı vatanından daha çok sevmelidir. Yoksa vatandaşının ömrünü uzatamaz.

Bir hâkim, adâleti vatanından daha çok sevmelidir.Yoksa vatandaşı güven içinde yaşayamaz.

***

Stalin'in cinayetleri görmezlikten gelinemez raddeye vardığında, Jean Paul Sartre gibi bir adam bile, 'Gelecek güzel günler için bugün bazı tatsız olayların olması kaçınılmaz' diye yazabiliyordu.

Ve Üsâme bin Ladin, İslâm adına, binlerce masumun kanına girebiliyordu.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan - Haber 7oguztan@mcaturk.com

Kaynak : haber7.com