Tarih: 05.08.2011 10:30

'Otelime içki, İsrail pasaportu giremez!'

Facebook Twitter Linked-in

Nursel Tozkoparan'ın röportajı

Ne zaman Karadeniz bölgesine bir iş ya da gezi çıksa hiç düşünmeden giderim.Eee… Ne de olsa memleketim, toprağım, suyum…Geçen hafta da bir program çekimi için Trabzon’daydım…İşlerimi bitirir bitirmez soluğu baba ocağı Uzungöl'de aldım…İnanılmaz kalabalıktı. Yerli, yabancı, özellikle Arap turist yoğunluktaydı…İnan kardeşlerde yemeğimi yiyip dinlendikten sonra göl kenarında yürüyüş yaptım. Dikkatimi büyük bir tabela çekti ”Fettahoğlu Otel 18 km ilerde” yani dağın doruklarında bir otel demekti bu…Meraktan çatlardım görmesem. Hemen direksiyonu kırdım tabelanın gösterdiği yöne doğru…Virajlı, rampa bir yoldu. Çam ağaçların içinden yol aldım. Gittikçe uçurum derinleşiyordu… Ama gözü rahatsız eden en ufacık bir şey yoktu. Kendimi dağın doruğunda içi tamamen ağaç kaplama otelin içinde buldum…Müthiş bir manzara, derinlik…Yeşilin her tonunu görmek mümkün…Bu keyifli yerde kahvenin tadı da başkaydı…Bir yandan kahvemi yudumlarken, bir yandan da otelin sahibi Şükrü Fettahoğlu ile sohbete koyuldum…Kendisi aslında eski bir turizmci… Bütün çabası “memleketime nasıl faydalı olurum”…Otel için dokuz milyon dolar harcamış. Tüm kazancını buraya yatırmış…Buna rağmen herkesi oteline almıyor… Şartları var Şükrü amcanın.Alkol alanlar, aile olmayanlar ve en ilginci İsrail pasaportu taşıyanlar asla otelde konaklayamıyorlar. “Burayı Müslümanların parası ile yaptım Müslümanlara zulüm eden bir devletin mensuplarını yatıramam” diyor...

TÜRKİYE’DE DE BİR DAVOS OLMALI

 

Şu anda bulunduğumuz yerde rakım kaç?1820.

Bu kadar yüksek bir yere otel yapmak nereden aklınıza geldi?Benim mesleğim turizmcilik. 40 yıldır seyahat acenteciliği yapıyorum. Dünyayı gezdim. Bilhassa Davos’tan, İsviçre dağlarından, Avusturya İsburg bölgesinden çok etkilendim. Davos denen yer yamaç ve vadileri yok. Davos’da bunlar yapılıyorsa bizim memleketimizde neden olmasın dedim. Tabii Davos’un alt yapısı üst yapısı yapılmış, Dünya Ekonomik Formu’nu topluyorlar. Bütün dünyayı getiriyorlar. Türkiye’de de bir Davos olmalı dedim. Türkiye’de de çok güzel yerler var ama turizm yatırım planları yok, programları yok. Hepsi Ankara’ya toplanmışlar buraları bilmiyorlar, bu dağları bilmiyorlar. Burada muhteşem dağlarımız, kayak yerlerimiz var.

Muhteşem kayak yerlerimiz var derken nereleri kastediyorsunuz?

Soğanlı Dağları’nın bittiği Kaçkarların başladığı noktayı kastediyorum. Burası bir mezradır. Cennet gibi yerlerdir. Mesela Vezir Konağı, Peltek Sırrı diye bir yer varki oradan bütün dünyayı görebileceğiniz çok güzel yerlerimiz var. Tabii Allah tarafından yapılmış hazır kayabileceğiniz 3–4 kilometre uzunluğunda hazır pistler de…

Peki, neden böyle güzel yerler değerlendirilmiyor, turizme açılmıyor? Yetkililere anlatmıyor musunuz?

Anlatmaz mıyız? Onlar da etkileniyorlar, onlar da görünce mutlu oluyorlar. Türkiye’de en büyük dert bürokrasidir, bürokrasiyi aşamıyorsunuz. Birisi geliyor bir yönetmelik çıkartıyor o yönetmeliği kaldırıncaya kadar 10 sene geçiyor. Kanun değil, nizam değil yönetmelikle yönetilen bir ülkeyiz biz. Burası bir özel çevre koruma alanındadır. İki sit alanındadır. Üç Milli parklar alanındadır. Dört orman alanıdır. Ne kadar yasak varsa buraya getirip koymuşlar. Biz bu şartlar altında bu dört tane bürokrasi ile savaşarak iş yapacağız. Bir de turizm bakanlığı var işin içinde.  Bize en yakın olan turizm bakanlığı ile orman genel müdürlüğü. Diğerlerinin hepsi problem.

Siz nasıl imar izni aldınız?

Sit; Türkiye’nin bir felaketidir. Bu sit maalesef ülkenin şartlarına göre yönetilen bir yer değildir. İhtiyar profesörleri koymuşlar oraya oturduğu yerde yazıp çizip karar veriyorlar. Ama buna rağmen işi götürmeye çalışıyoruz. Burasının geçen sene imarını aldım. Of’tan yukarıya doğru; Tavşanpazarı, Dernek Pazarı, Çaykara, Taşkıran, Uzungöl buralarda imar yoktur. Ama bulunduğunuz yerde Ladi Mezrasında Fettahoğlu Grant Otel’in olduğu yerde imar vardır.10 sene mücadele ettim imar aldım.

Otelin mülkü sizin mi?

Evet, babadan kalma…

KARADENİZDE İLK MÜSLÜMAN OLAN KÖYÜN ÇOCUĞUYUM

Burada mı doğdunuz?

Ben hemen otelin arkasında Çayırova köyü, Fatih Sultan Mehmet Han 1461’de Trabzon’u fethettiğinde Karadeniz’de ilk Müslüman olan köyün çocuğuyum. Orada meşhur bir camimiz var, caminin içinde yatırlar var, tarih var. Buradan, Sinop’a kadar Karadeniz’i İslamlaştıran zat o caminin içinde yatıyor. Onun da mütevellisiyim…

Zatın adı nedir?

Maraşlı Hazır İlyas

Doğduğunuz yere, baba ocağınıza otel yapmak fikri nerden doğdu?

İsviçre’de Şef Havsen diye bir kanton var onun dağına çıktım, belli bir mesafeye kadar araba ile ondan sonra eşekler ile çıktım. Yani otele eşeklerle gidiyorsunuz. Yol yok. Otele yiyecek malzemelerini helikopterle getiriyorlar. Aşağıda Şef Havsen’de 5 yıldızlı otel 100 frank orada yani yolu olmayan otelde 400 frank. Ama İsviçre ayağınızın altında dünyayı seyrediyorsunuz. Burası bana esin kaynağı oldu… Bir de dünyayı gezdim ben inançlı bir insanım ve inancıma göre bir otel bulamadım. Ben istedim ki ailelerin kalabileceği, mazbut insanların gelip konaklayabileceği bir otel yapayım. Bu otelin üç şartı vardır.

OTELİMDE İSRAİL PASAPORTLU YATAMAZ

Öyle mi? Her gelen müşteriyi almıyorsunuz anlaşılan.

Kesinlikle…Bir alkol asla giremez, hiçbir şartla giremez. İki aile olmayan giremez. Gezer oturur yemek yer giderler, odaya çıkamaz. Aile olmak mecburiyeti var. Üç İsrail pasaportlu yatamaz. İsrail pasaportlu almıyorum.

Aaaa… Peki, İsraillilerden talep var mı?

Var, gelen oluyor. Onlar zaten hep dağların çiçeğini, böceğini, sineğini topladı götürdüler. Yahudiler yıllardır bu dağları emdiler maalesef. Buna da Uzungöl’deki tesisler çanak tuttular. Şimdi devlet fark etti takip ediyor onları.

Çiçekleri, böcekleri toplayıp ne yapıyorlar?

Bizim tohumlarımızı götürüp kısır tohum haline getiriyor, dolayısıyla sadece bir defa kullanabiliyoruz. Sonra da bunları gerisin geri bize satıyorlar. İsrail dünyanın en zengin tohum üreten ülkesidir. Yalnız onların tohumları hep kısırdır bir kere verir, iki defa vermez. Yine alacaksınız. Bu dağların çiçeğini böceğini hep toplamışlardır. Bunun için ben onları yatırmıyorum.

MÜSLÜMANLARA ZULÜM EDEN BİR DEVLETİN MENSUPLARI YATAMAZ

Otelinizde kalmak isteyen İsraillilere ne diyorsunuz?

Ben burayı Müslümanların parası ile yaptım Müslümanlara zulüm eden bir devletin mensuplarına, belki siz iyi insansınız ama bu pasaportla yatırmıyorum. Bunları açık söylüyorum. Yani doluyuz falan filan demiyorum.

İÇKİ YOK DİYE GELMİŞ ALMADIM

Onların tepkisi ne oluyor?

Üzülenler oluyor. Geçenlerde bir tanesi geldi dedi ki İsrail’in emin olunuz ki yüzde  80’i Araplara yapılan zulme razı değil. Ama bizim de bağnaz, tutucu bir bölümümüz var. Ben burasını internetten baktım alkolsüz diye geldim dedi. Ben alkol içmeyenlerdenim dedi. Ama bu prensip meselesi başka bir yere git yat dedim.

Taviz yok. Devlete millete borcumuz yok istediğimiz zaman kapıyı çeker gideriz. Hiç umurumuzda değil. Ama biz Müslüman insanlara hizmet edelim diye bunu yaptık.

Otelinizin doluluk oranı nedir?

Geçen sene yüzde 30- yüzde 40 la geçti. Bu sene yüzde 90- yüzde 100 doluluk oranı. Şu anda yani ramazanda  yüzde 50’nin üzerinde doluyuz. Türklerden çok Araplar geliyor. Katar’dan Dubai’den müşterilerimiz var. Çok çoluklu çocuklu ailelere pek iltifat etmiyoruz.

KARADENİZ İNSANI ZEKİ DEĞİLDİR, ZEKİ OLMAYA MECBURDUR

Yöre insanı için de bir iş gücü oldu burası…

Karadeniz insanı çok zeki değildir ama zeki olmaya mecburdur. Çünkü bir parça arazisi var yani geri dönmeye adresi olmayan bir millettir Karadenizli. Ancak parayı cebine koyarsa gelir baba vatanını gezer bir tatil yapar. Yoksa gelip buralardan kazanacağı bir şey yok. Uzungöl’de vatandaşa arsaları taksim etseniz 100’er metrekare düşmez. Ne ile yaşayacak? Karadenizli mutlaka muvaffak olur.

Peki, bir kayak merkezi düşünüyor musunuz?

Biz zaten burada kışın kayak yaptık. Helikopter ile Kaçkar dağlarına doğru İkizdere’ye doğru ‘vahşi doğa tabii kayak’ denen bir kayak sistemi var. Fransızlar geldi buraya Heliksi kayağı diyorlar, onu yaptılar.

Heliksi kayağının diğer kayaklardan farkı nedir?

Vahşi Doğa Tabii Kayak. Yani hiç kayan olmayacak, kayalardan aşağı kayacak yere inecek. Bu macera kayağı. Bunun hastaları var. 8-10 bin Euro veriyor bir hafta tatil yapıyorlar.  

Peki, teleferik düşünüyor musunuz?

2500 rakımlı tepeye teleferik yapmak hayalim. Ömrümüz ne kadar olursa çalışacağız. Bir de bu dağlarda çok güzel yaylalar var. 3 odalı 4 odalı ağaçtan evler var. Küçük bir bakımla bunları kış turizmine açmak mümkün. Fakat bizde turizm politikası turizm Bakanı Ankara’da oturur, açılışlarda dolaşır, bir proje yoktur, bir program yoktur, bütçe yoktur. Yapanın da böyle elini kolunu bağlarlar. Aman yapmasın dursun.

Turizm bakanı hiç buralara geldi mi?

Gelmedi.

Siz kapısını çaldınız mı?

Kaç defa. Bizim işimiz kapı çalmak.

Ret mi edildiniz?

Yok, hepsi de kibar adamlar. Reddetme şansları da yok. Ağzımız var dilimiz var gereğini söyleriz onlara. Söylüyoruz da. ÇEKA (Özel Çevre Koruma Daire Başkanlığı) Başkanı bana sordu “Hacı abi buraya kaç defa geldiğini hatırlıyor musun?” dedi. ”20-30 defa gelmişim” dedim. 79 defa gitmişim oraya. O çetele tutmuş.

Buraya ciddi bir yatırım yaptınız, hiç pişmanlık duydunuz mu?

Şundan duydum; burada üç defa yıkım kararı aldılar, yıkmak istediler. Bürokrasiden pişman oldum, bir de çok haset bir milletimiz var. Uzungöl’de herhangi birine sorsaydınız ki Fettahoğlu Otel’e gideceğiz size kapalı olduğumuzu söylerlerdi. Halbuki biz iki senedir kış yaz açığız.

Neden?

Haset. Niye senin var. Hâlbuki sizin olsun en azından başkasına zararınız olmaz. Faydanız olmasa da zararınız da olmaz. Böyle bir yörede yaşıyoruz, yöremizin karakteri bu. Bunu değiştirme şansımız yok,  birde devletten ilgi görmedik. Vali bey iki senedir söz verdi bana yol yapacağım, şurada bir yolu bir metre genişletemiyorlar. Ben buraya dokuz milyon dolar harcadım. Şuraya bir iki yüz bin dolar harcayıp ta bir yol yapmaktan acizler maalesef.

DIŞARDA KAZANDIĞIMI GETİRDİM MEMLEKETİME YATIRDIM

Yaptığınız yatırımın karşılığını alıyor musunuz?

Elbette hayır. Ama ben bu yörenin ufkunu açmak için yaptım, doğru turizm yatırımları olsun bu dağları doğru açılsın bu insanlar benim yöreme gelsin diye yaptım. Ben bu yörenin çocuğuyum. Dışarıda kazandığımı getirdim buraya yatırdım. Memleketimi seviyorum burası böyle cennet gibi burada her gün yağmur olur, sis olur, güneş olur. Ben 69 yaşındayım buraya hiç doymadım.

Yöre halkına önerileriniz nedir?

Bir defa halkımız çok iyidir. Şöyle ki, bu haset ve fesadı bir tarafa koyarsak misafirperverdir. Şimdi buradan yukarıya doğru gidin sizi üç ay beş ay bakarlar. Ne işin var burada diye sormazlar. Dinini dilini de sormazlar. Halkımız bu konuda çok müsaittir. Bu bizim çok büyük avantajımızdır. Yani şortlu geliyor ona başka gözle bakmaz, çarşaflı gelir ona başka gözle bakmaz. Burada yüzde yüz okuryazarlık vardır. Yöremizin örneğin Çaykara’nın çok büyük zenginleri var, Trabzon keza öyle büyük sanayicileri var. Şu memlekete yatırım yapmaları lazım. Burada böyle on tane otel olsa buralar cennet olur. Çünkü kuyumcu dükkânı kuyumcular çarşısında açılır, keresteciler çarşısında açılmaz. Burada ne kadar turistik tesis olursa o kadar iyi olur.

MEYHANECİLİĞİ BU SOKAKLARDAN KALDIRMAK LAZIM

Uzungöl kapasiteyi kaldırmıyor… Yoğun bir talep var ama oteller yeterli değil…

Çünkü Uzungöl’e gelip yatabileceğiniz, rahat edebileceğiniz 50 yatak bulabilirsiniz 60 yatak yoktur. İnsandan fazla araba var Uzungöl’de. Uzungöl kaldırmıyor artık. Uzungöl’de bir program yok bir plan yok.

Bu dere boyları ve orman içleri bir mezbelelik, bir rezalethane.  Adam kalkıyor Türkiye’nin başka bir ucundan geliyor orada yiyor bilmem ne yapıyor pisliğini bırakıyor çekiyor gidiyor. Yöneticilere söylüyorum, diyorum ki, bir araya gelin piknik alanları oluşturun orada piknik yapsınlar. Parasını da versin hizmet de alsınlar. Şu meyhaneciliği bu sokaklardan kaldırmak lazım. Çok kötü. Çünkü Uzungöl’de oturabileceği bir yer yok ki. Arabaları koyacak yer yok. Ne yapsın? Buna devletin mani olması lazım. Ufak bir düzenleme ile yapılabilir bu. Uygun alanlar var orada piknik alanları yapın hatta gece kalsın çadır yerleri yapın.

O zaman Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Bey en kısa zamanda buralara gelmeli.

Gelsinler. Ama bir otelde yemek yemek için gelmesinler. Bu yöreyi gezsinler, nereleri olduğunu bilsinler. Benim Trabzonlu bakanlarım bile bilmiyor buraları hiç kusura bakmayın. Geçen eski TOKİ Başkanımız Erdoğan Bayraktar Bakan oldu tebriğe gittik. Dedi ki bana “ Hacı abi benden ne istersin?”. “Otelime gelirsen anlatırım sana “dedim. Şimdi ben bir şey söyleyeyim; gel memleketini, yöreni gez. Bakan olarak gezme, atla bir arabaya bir dolaş bir turist olarak gez. Öyle yağcılarla dolaşma. Etrafını çeviriyorlar, sarıyorlar adam da iş yapamıyor maalesef.

Turizm işi sizin için yeni bir iş midir?

1977 yılından beri kurulmuş bir acenteyim. 1973 yılından beri de hac organizasyonu yaparım. Yurt dışından turlar getirdim. Yurt dışına turlar yaptım. Turizmin her dalını dolaştım. Şimdi de otelciliğe soyunduk. Hac organizasyonunda hayatta olanların en eskisiyim. Şu anda benim adım bu camiada, bu sektörde duayendir.Haber 7

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —