Yaşananları izledikçe insan şaşırıyor... Olup bitenler, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’u öldürme girişimi, gazetemize atılan molotofkokteyli, bu eylemin arkasında bulunan güçler...
Cumhuriyet’in dünkü manşeti, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çok iyi özetliyordu: “El bombasını polisler verdi...”
Birinci Ergenekon davasında Cumhuriyet’e molotofkokteyli atmaktan sanık Bedirhan Şinal, nedense mahkemede ifade değiştirmişti.
Haberi dün Cumhuriyet’te okudunuz...
Hedefte İlhan Selçuk var...
Tarih, 30 Mart 2008...
Sanığın anlattıklarına bakılırsa, Bedirhan Şinal’ın yanında 15 yaşında iki kişi var... O.A. ve U.E... Üçü birden gazetenin önünde keşif yapıyorlar. Polis otosunun içinde polisler uyuyor. Tel örgülerle çevrili gazetenin içinde silahlı özel güvenlik görevlileri.
***
Sanığın anlattıkları bana palavra gibi geldi... Polis ifadesini, nedense aradan üç yıl geçtikten sonra değiştirmişti.
Baştan beri söylüyorum, Ergenekon süreci karmaşık bir durum aldı. Elmalarla armutlar aynı çuvala konuldu ve dava bir türlü bitmedi.
Sanık Şinal’a duruşma sırasında Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese soruyor:
“Bomba veren, silah veren polisler kim? Sana kim baskı yapıyor? İstersen kapalı oturum yapabiliriz?”
Sanık Bedirhan Şinal bu soruya şu yanıtı veriyor:
“Daha sonra yazılı olarak vereceğim. Dosya kapsamında ilgili polisler bellidir. Terörle Mücadele Şube Müdürü’dür, ifademi alan polislerdir.”
İlginç bir yanıt...
Bir oyalamaca mı?..
***
Molotofkokteyli ve bombaları Terörle Mücadele Müdürü veriyor, sanık ve 15 yaşındaki iki çocuk yakalanıyor...
Burada önemli bir nokta daha var...
İşte sanık Şinal’ın bu konuda ifadesinden bir bölüm:
“Gizli oturumda saldırıyı yapmamın amacı soruldu. Ben de bu davanın amacının siyasi olduğunu söyledim. Çünkü Ergenekon’la bağlanması gerekiyordu. İlk başta Cumhuriyet’in seçilme nedeni Ergenekon’dur. Onların amaçlarına hizmet ettiğim için suçluyum.”
***
Sanık Şinal, daha önceki ifadesinde tam tersini söylemiyor muydu?
Şinal, bombalama eyleminin “polisin üzerine atılmak istendiğini” söylemişti. Acaba birileri, tutukluluk sürecinde Silivri’de sanık Şinal’ı baskı altına almış, İlhan Selçuk’u öldürme eylemini ve bombaları “polisin” hazırladığını söylemek zorunda mı kalmıştı?
Bu tür ifadeleri 12 Mart ve 12 Eylül sürecinde de görmüştük...
2011 Türkiyesi’nde Şinal gibiler vardı Silivri’de... Kimlerle ilişki kurduğu, mafya yöntemiyle nerelere girdiği, devletin güvenlik güçleriyle ilişkileri bilinen şeylerdi.
Aynı durum Hrant Dink cinayetinde de karşımıza çıktı...
Polis ve jandarma Dink’in öldürüleceğini bildiği halde hiçbir önlem almamıştı...
Uğur Mumcu, Musa Anter, Vedat Aydın ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, Malatya’da Zirve Yayınevi katliamı aynı zincirin halkalarıdır.
***
Bu ülkede tetikçi bulmak, 15-20 bin liraya bu ülkenin aydınlarını, yazarları, gazetecileri öldürtmek kolaydır.
Devlet içindeki örgütlü silahlı güç dün de vardı bugün de...
Sanık Şinal’ın ifadesinde önemli ipuçlarını bulmak benim, sizin işiniz değil. Yargıçlar bunu bulup çıkaracak.
Bedirhan Şinal’in ilk ifadeleri mi doğru, yeni ifadesi mi? Yoksa hepsi yalan da yeni provokasyonun ipuçları mı var?
Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmalı, Cumhuriyet’e atılan üç el bombası... İlhan Selçuk’u öldürme girişimi ve atılan molotofkokteyller...
Nedense medya (Sözcü gazetesi dışında) bu olayı hiç önemsemedi...
Neden?
Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Kaynak : haber7.com