Bizim buralarda türlü mevzuda tıkaç olarak kullanılan bir söz vardır: “Her şey bitti de sıra ona mı geldi? Misal, bir kitle için ‘millet açlıktan kırılıyorken’ LGBT haklarından söz açmak ne kadar lüzumsuzdur. Misal, ‘memleketin derdi bitmemişken’ göçmen hakları gibi bir talebiniz olamaz. Bu neyin sıralamasıdır anlamazsınız. Kimin hakkı önceliklidir? Biz önce kimi düze çıkartmakla yükümlüyüzdür? Bu mağduriyetler hiyerarşisini kim belirliyordur?Bu sığ popülist yaklaşımın iğnelemede sınır tanımadığı başlık, hayvan hakları galiba. Hani insanların derdi bitti de hayvanlara mı sıra geldi? İşte evrende ve iktidar karşısında kendinizi koyduğunuz yerin, aynada kendinizi gördüğünüz halin faş olduğu yer…Tam ters tarafta da başka bir tuzak var; sahip olduğunuz yahut sahiplendiğiniz mağduriyeti aşırı yüceltmekten mütevellit bir sağırlaşma… Geçen senenin hadisesidir. Hayvanlara yapılan şiddet ve tecavüz Türk Ceza Kanunu’na alınmalı’ talepli bir eyleme katılmak üzere Taksim’e inen Ajda Pekkan’ın, sehven yanaştığı Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) masasında en azından zombi görmemiş gibi olacağı bir dünya arzulanabilir. Destek vermek zorunda değil ama en azından panikle ağızından çıkan ‘Ben sonra uğrarım’ın bir karşılığı olsaydı… (Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)Pınar Öğünç - Radikal
Kaynak : haber7.com