Tarih: 13.08.2011 07:07

Edeb Ya Hu!

Facebook Twitter Linked-in

Hepimiz, kısa şortluyuz. En azından kış bir yerlerimizi yoklayana kadar bu böyle. Ama üstümüze de pantolon falan gibi şeyler giyip sokağa onunla çıkıyoruz. Hem, bir karış çamaşırla ortalık yerde dolaşan yeni yetmeleri şımartmak da nereden çıktı?

Elkızı, Elkızı, yatak odası kıyafetiyle sokakta gezme hakkını savunmak sana mı kaldı? Voleybolcusu kısa şortla, yüzücüsü mayoyla otobüse binsin mi? Boksörlerin, güreşçilerin ve uzun atlamacıların hakkını da savunacak mısın?

Bu cesaretin fazlalığı seni tedirgin etmiyor mu? Kimse edeb, ar, hayâ, iffet gibi kavramların hakkını savunamayacak mı? Kimseden bir talep gelmediği halde kimsenin namusu olmayı kendine yediremeyenler tamam da sana ne oluyor? Sen de şortunu giyip ilk otobüse dalacak mısın?

Kimi erkekler utancından kızarıp yüz çevirirken kimi kadınlar hak, özgürlük diye kendilerinin bile düzelttirmeye can attıkları yerlerini erkeklerin gözüne sokma konusunda hiç sınır tanımayacak, öyle mi?

Bütün bunlar salyangoz tüccarı cesaretiyle yapılacak, sen de bütün bunlara alkış tutacaksın. Öyle mi? Bir düşün bakalım… Sapık mı doğulur? Yoksa sapık mı olunur? Sen bu densizliği savunursan, itin kopuğun heder ettiği nar tanelerinin hakkını kim savunacak?

Vücut geliştirme sporu yapan kadını hatırlıyor musun? Profesyonel bir bakışla nasıl da ekranlarda boy gösteriyordu. O bakışlar bana Fadime Şahin’i hatırlattı. Sana hatırlattığı kimse var mı? Kocası dövmüş. Kimi? Vücut geliştirme şampiyon kadını… Allah, Allah…

Erkek yolcu dövmüş. Kimi? Kısa şortlu kadını… Hiç aslını araştırmaya gerek yok. Erkektir, her melanet beklenir. Babandan da utanma, hemen ver veriştir. Reva mı?

Erkek dövmüş. Kimi? Erzurum’da sigara içen genç kadını… Yalan mı? Gerçek mi? Kim biliyor gerçeği? Benim bildiğim Erzurum’da oruç günü sigara içen erkek de sigara içen kadın kadar bahse konu akibete uğrama riskiyle karşı karşıyadır.

Tamam, bir tek Erzurum var. O da meşhur fıkradaki “oruç tutmayanların bile kendilerini oruç tutturma hakkına sahip saydıkları” Erzurum.

Kazık kadar insanlar kendilerinden başka herkesi ve her şeyi yok sayacak. Öyle mi? Hiç kutsalımız olamayacak mı bizim?

Aslında hak savunma konusunda hayli mütevazı davrandığını kabul etmek lazım. Asmalı Mescit esnafının haklarını savunmaya ne dersin? Gerçi onlar da Mescit sözünden utanıyor olsalar gerek, sadece Asmalı demeyi tercih ediyor. Ama sen bu ayrıntıya takılma.

Bu işin nereye varacağını sen de tahmin edebilirsin. Ama ben yazayım: Çin’de her erkek çocuğunun bir küçük imparator sayıldığı, bir dönem yaşanmış. Çok da eski değil elli yıl kadar önce…

Bu küçük imparatorlar birer küçük tanrı gibi davranmaya başlayınca devlet “çürüme, kokuşma, toplumsal değerler” gibi kaygılarla psikiyatristleri seferber etmek zorunda kalmış…

Bizim bu olayı tersinden yaşadığımızı gözlemek sence de mümkün mü? Kendinden başkasını yok sayan kızların ve kadınların egemenliğinden bahsetmek sence çok mu saçma? O halde çevrene bak. Hala biniyorsan eğer, mesela otobüslere, minibüslere…

Kimi genç kızlar ve kimi genç kadınlar otobüslerde cep telefonu, mp3 çalar ve sakız üçlemesi ile kaykılırken annesi hatta nenesi yaşında kadınları görmezden geliyor, hasta, özürlü ve hamile kadınlara yer vermek sadece erkeklere kalıyor. Allahtan, ilk okul çağındaki çocuklar hala “küçüklerini sevmek, büyüklerini saymak” konusunda ısrarlılar.

Bu arada, dikkat ettiysen babası hatta dedesi yaşta adamlar, demedim. Onlar kaderine çoktan razı. Ben bayanım, görmüyor musun edasıyla başına dikilen yeni yetmeden ve astım krizini tetikleyen parfümünden kurtulmak için yerini terk ediyor. Ne hakları demiştin?

Rehinecisine âşık olan rehineyi iyi biliyorsun değil mi? Hani şu Stockholm sendromu denen hal var ya… Ondan haberdarsın, eminim… Rehinelerin, kendilerini rehin alanların duygularını anlama noktasına gelmelerine Stockholm Sendromu deniyormuş.

Sahi, teşhircilik neden sadece erkeklere özgü bir şey olarak algılanıyor ki? Ayak bacak fabrikası kılığında yeryüzünde dolaşanlara gaz vermenin âlemi ne? Üstelik bunlar Allah vergisidir, kul kazanımı değil… Kişi kendisinin olmayanla övünür mü?

Teşhircilik, niye erkeklere özgü bir suç, hala anlamış değilim. Erkekler bir düğmesini açmaya kalksa zonta, kadınlar üç düğmesini açsa dekolte…

Ha aklıma gelmişken… Bir de güçlü olmak ve baskı kurmak için dayak yemeye uğraşan kadınlar varmış ki onları itiraf etmek sana epeyce güç gelecek… Ama neylersin, gerçek böyle…

Sonuçta dünya erkeklerin haremi değil ve erkekler harem ağası ya da hadım ağa değil. Hadi sana bir Sezai Karakoç şiiri ithaf edeyim. Mona Roza filan değil. Hızırla Kırk Saat.

Dr. Ümit Akça - Haber 7mystymy00@yahoo.com

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —