Bölgenin kaderinin 45 saniyede yeniden şekillendiği, on binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı, yüz binlerce kişinin evsiz kaldığı Marmara depreminin 12. yıldönümü.
Bölgenin kaderinin 45 saniyede yeniden şekillendiği, on binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı, yüz binlerce kişinin evsiz kaldığı Marmara depremini Düzce'de yaşayanlar, her yıl dönümünde o anları adeta yeniden yaşıyor.
Marmara Bölgesi'ni sarsan 17 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen sarsıntının izleri hala yüreklerde duruyor. 18 bine yakın can alan, yüz binlerce kişiyi evsiz bırakan depremin ardından, o anı yaşayanlar, gözyaşlarına hakim olamıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan ve 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de herkesi uykuda yakalayan 7,4 büyüklüğündeki deprem, Kocaeli'nin yanı sıra Sakarya, Yalova, İstanbul ve Düzce'yi etkilemişti.
Depremin gerçekleştiği 45 saniye geride kaldığında gecenin karanlığı yüzyılın felaketini yaşadı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yaşanan acının ve depremin yıkıcı gücünün akıl almaz boyutları ortaya çıktı.
O yıllarda Bolu'nun en büyük ilçesi konumundaki Düzce'de 168 bin kişi yaşıyordu ve o gece çok sayıda bina yerle bir olmuştu. Devlet hastanesi de yıkıldığı için yaralılara müdahalede büyük güçlükler çekilmiş, belediyeden, telsiz ve hoparlörlerle eczacılara eczanelerini açmaları, hekim ve hemşirelere de hastanelere gelmeleri için duyuru yapılmıştı. Deprem Ankara-İstanbul yolunda da hasara neden olunca yardım ekipleri ve ambulansların Düzce'ye ulaşmasında büyük sıkıntı çekilmişti.
Depremin üzerinden geçen üç saat içinde çevre merkezlerden bölgeye hiçbir ambulansın ulaşamadığı bildirilmiş, tüm Marmara'yı olduğu gibi Düzcelileri de gece yakalayan depremde ilk aşamada 30 binanın tamamen yıkıldığı belirlenmişti. Depremin ardından bölgeye yardım gönderilmeye, çadır kentlerin kurulmasının ardından prefabrik evler yapılmaya başlanmıştı.
DEPREM MİMARİYİ DEĞİŞTİRDİ
17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinde kentte birçok binayla birlikte 28 cami tamamen yıkılmış, 60 caminin minareleri yerle bir olmuştu.
İbadethanelerin yeniden yapımları söz konusu olmaya başladığında ise deprem korkusu ön plana çıkmış, yüksek kubbeli camilerden vatandaşlar korkar olmuştu. Kentin tam merkezinde bulunduğu için ''Merkez Camisi'' olarak adlandırılan, depremde yıkılan cami, deprem sembollerinden, deprem anıtlarından biri haline gelmişti. Aradan geçen sürede bazı camilerin onarılmasına başlanmıştı.
Yeni yapılan camilerin mimarilerinde de değişiklikler görülmeye başladı. Özellikle yüksek camilerin yerine daha küçük ve modern görünüşlü, kişi kapasitesi yüksek fakat görkem olarak daha ufak camiler yükseldi Düzce'de. Camilerle beraber minareler de onarılmaya, tekrar yapılmaya başlandı. Minarelerin de yapıları artık betonarme değil çelik konstrüksiyon üzerine inşa edilmeye başlandı.
''ARTIK KONTROLSÜZ İNŞAATLAR YAPILAMIYOR''
Düzce Valisi Vasip Şahin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Ağustos depreminin, üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen hala acısı yüreklerde hissedilen, her an hatırlanan büyük bir felaket olduğunu söyledi.
Toplum olarak depremle yaşamak gibi bir travmayla karşı karşıya kalınmaması gerektiğini belirten Şahin, o anların yaşandığını ve bittiğini ifade etti.
Şahin, ''Burada bizim kalanlar olarak yapmamız gereken, bu tür felaketlerden nasıl ders aldığımız, ne yaptığımız ve bundan sonra ne yapmamız gerektiğidir. Bu felaketlerden sonra o felaketlerin bir daha yaşanmaması, o acıların bir daha yaşanmaması için elimizden geleni yapmaya başlamışsak gerçekten o felaket bizim için gereken öğreticiliğini, gereken misyonunu yerine getirmiş olur'' dedi.
Düzce'de insanların yüzde 90'ının bu noktada depreme, deprem dışı diğer tabii afetlere karşı hazırlıklı olduğunu ifade eden Şahin, vatandaşın yapacağı binayı buna göre yaptığını, atacağı adımları da buna göre attığını bildirdi.
Kendilerinin de valilik olarak bu konunun üzerinde hassasiyetle durmaya gayret ettiklerini belirten Şahin, şöyle konuştu:
''Biliyorsunuz artık burada eskisi gibi herhangi bir beton kullanılmıyor, eskisi gibi kontrolsüz inşaatlar yapılamıyor. İnşaatın her aşaması kontrol ediliyor. Özellikle yapının ana maddesi olan demir ve çimento kullanımındaki teknik gerekliliklerin uygulanıp uygulanmadığını belediyemiz, özel idarelerimiz, yapı denetim firmalarımızla beraber sürekli kontrol ediyoruz. Tabii arada bu hesaba uymayan oluyorsa da gerekli işlemler yapılıyor. Özellikle ruhsatsız kaçak yapı konusunda gerekli denetimler aksatılmadan devam ettirilmeye çalışılıyor. Üzüntümüz büyük. Ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Onların yakınlarına da sabırlar diliyorum.''
Deprem sonrası yapılan prefabrik yapılara da değinen Şahin, ''prefabrik'' dediklerinin bir kısmının aslında çelik konstrüksiyon olduğunu, özellikle Amerika'da ve birçok Avrupa ülkesinde binaların bu çelik konstrüksiyondan yapıldığını hatırlattı.
Prefabrik okullar ve binalarla ilgili eksikliklerin giderilmeye çalışıldığını ifade eden Şahin, ''Tabii burada belki bazı binaların bakımı, tamiratı ve onarımında eksiklikler veya zorluklar yaşanıyor olabilir. Bunlar giderilir. Hedefimiz, bunlar da dahil olmak üzere tümünü sabit bina haline dönüştürerek daha sağlam yapıya kavuşturmak, daha elverişli mekanlar oluşturmaktır'' diye konuştu.
Bu noktada çalışmaların devam ettiğini bildiren Şahin, 500'den fazla yeni sosyal konut yapıldığını, prefabriklerde yaşayan vatandaşların da bir kısmının bu konutlara başvurduğunu ve kurayla hak sahibi olduğunu belirtti.
Şahin, ''Bu sosyal konutlar bize verilen tarihe göre yıl sonuna kadar teslim edilmiş olacak. En azından bu sosyal konutlar faaliyete geçinceye kadar vatandaşlarımıza biraz daha müsamaha göstermek durumunda kalacağız. Ama inşallah hem vatandaşlarımız hem de bizler o prefabrik hayatın sona erdirilmesi hususunda üzerimize düşen görevi yapacağız'' dedi.
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.