Tarih: 10.10.2011 10:52

Sarkozy dilencilik yapmış!

Facebook Twitter Linked-in

Fransa’da Nisan 2012’de cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. 5. Cumhuriyet General Charles de Gaulle tarafından 1958 yılında kuruldu ve ilk Cumhurbaşkanı kendi seçildi.

5. Cumhuriyet döneminde 6 farklı Cumhurbaşkanı tanıdık. 2002 yılına kadar 7 yıllığına seçilen cumhurbaşkanları Chirac’ın 2. Döneminde 5 yıllığına indirildi. Aynı kişi en fazla iki sefer seçilebiliyor. Fransa’da iktidar ve Cumhurbaşkanlığı genelde sağcılar kazanır. Sadece Francois Mitterand soldan seçilmiş ilk ve tek cumhurbaşkanıdır.

Derin Fransa (la France profonde) dedikleri köyler sonucu belirler. Daha çok yaşlıların, ulusalcı hatta ırkçıların yaşadığı köyler seçmen sayısı nedeniyle her zaman etkili olmuştur. Solcular bir türlü o derin Fransa’yı etkileyemediği için büyük şehirlerde kazanmıştır.

Şu an Fransa seçim hazırlıklarıyla çalkalanmakta. Her gün yeni skandallar patlak vermekte. Halk zaten politikacılara karşı temkinli yaklaşırken artık “hepsi kokuşmuş” söylemi genelleşmeye başladı. IMF eski başkanı Dominique Strauss Kahn’ın tecavüz skandalı, bir bakanın asistanlarına tacizi, eski bir bakanın iş dünyası ile kirli ilişkileri, vergi kaçakçılığına göz yummalar, seçim kampanyalarında kara paralar derken halk iyice bıkmış durumda.

Tüm bunlar konuşulurken patlak veren son skandal herkesi şok etmiş durumda. Aslında iki sağcı ağır topun birbirleriyle kıyasıya yarışı kirli çamaşırları ortaya çıkardı.

Chirac’ın sağ kollarından eski başbakanlardan Villepin ile Sarkozy arasında soğuk bir savaş yaşanıyor. Villepin’de gelecek seçimlerde aday olmak istiyor. Sarkozy ise buna tahammül edemiyor. Çünkü zaten şu anda çok zor durumda. Herkes kaybedeceği gözüyle bakıyor. Öyle sözler vermişti ki halka, herkes bir kez daha inanmıştı. Halkın alım gücünü artıracak, güvenliği sağlayacak, işsizliğe son verecek, Fransız şirketlerini dünya lideri yapacaktı! Ama olmadı, krizi buralardan teğet geçmedi!

Bu durumda Sarkozy’nın korkusu 2. Tura kalamamaktan korkuyor. Aşırı sağcı lider Marine Lepen anketlerde 2. Sırada yer alıyor, solcularda ise kim gelirse gelsin kazanıyor. Bu nedenle Sarkozy son bir yıldır politikasını değiştirmiş ve aşırı sağın cesaret edemeyeceği politikaları uygulamaya başladı. Bu sayede oy kazanmayı düşünürken halk “kopya” yerine orijinali tercih etmeye devam etti. Bunun yanı sıra orta sağcılar partiyi terk etti. Bakan iken, başbakanlığını hedefleyen Jean Louis Borloo hem koltuğundan oldu hem de bu hırsla partiyi terk ederek merkez solu kurdu. Merkezdekiler onun da Cumhurbaşkanı aday olmasını beklerken her nedense bir anda adaylıktan vazgeçti. Söylentilere göre Sarkozy ona başbakanlık koltuğunu söz verdi. Bu arada hatırlatalım, Fransa’da parti başkanları başbakan olmaz. Hemen hemen her 2 yılda bir de başbakan ve bakanlar değişir. İlk defa bir başbakan 4 yıldır koltuğunda şu anda. Ayrıca sağda cumhurbaşkanı yeniden aday olunca iç seçim yapılmaz.

Bu kısır kavga devam ederken Sarkozy’nin dostu, Chırac’ın eski Afrika danışma öyle bir açıklama yaptı ki ucu Sarkozy’e dokundu. Aslında hedefte Villepin vardı. Fransa’nın eski sömürge ülkeleriyle özel bağı var. Orada ki hemen hemen tüm liderler Fransa’nın güdümünde. Fransa’da bir çok gayri mülkleri var. Haklarını sömürüp Fransa’ya yatırım yaparlar.

Bunu herkes bilirken o eski danışman yıllarca Afrika liderlerinden seçim kampanyalarında kullanılmak üzere içi para dolu valizler getirdiğini ve bizzat Chirac’a verilmek üzere Villepin’e teslim ettiğini, Sarkozy döneminde ise bunların bittiğini açıkladı. Ancak tabii kimse inanmadı ve şu anda Sarkozy’nin de karıştığı (o dönemde bakan ya da danışmandı) dosyalar yeniden açılıyor. Sarkozy’nin eski bakanlarından ve şu anda başdanışmanı Hortefeux’nünde Arabistan’dan para aldığı konuşuluyor. Libya saldırısı başladığında Kaddafi’nin oğlu da Sarkozy’e para verdiklerini açıklamıştı ama medya olaya gülüp geçmişti.

Bütün bunlar yaşanırken bir de Karachi skandalı ortaya çıktı. 2002’de Pakistan’ın Karachi kentinde bir saldırı olmuş ve 7 Fransız işçi ölmüştü. Olayı her zaman ki gibi Alkaida üstlenmişti. Ancak bugün ortaya çıkan belgelerde Fransa’nın Pakistan’a sattığı silahlarda mafyaya ödenen paraların kesilmesiyle misilleme olarak yapıldığı ortaya çıktı. Şu anda olay devlet sırrı diye adalete teslim edilmiyor. 

İşte görülüyor ki Cumhurbaşkanı da olsa Sarkozy’nin bir çok karanlık işi olmuş. 2. Adam olduğu dönemlerde patronlarına para toplamış, 1. Adam olduğu dönemde ise başkaları ona toplamış. Bu adam çıkıp Türkiye’ye ders vermeye kalkıyor!

Soldan Türkiye’ye ihanet!

Bu arada sosyalist partisi Cumhurbaşkanı adayını belirlemeye başladı. Sol partilerde aday adayları olur ve delegeler oy kullanarak adayı belirler. Pazar günü yapılan ilk turda 6 aday yarıştı. Anketlerde seçimin 3 aday arasında yaşanacağı ve Hollande’un kazanacağı söyleniyordu. Yapılan açıklamalarda beklendiği gibi Hollande %40 oy alarak birinci, şu anki parti başkanı ve Lile belediye başkanı Martine Aubry %30 aldı. 3. Olması beklenen 2007 cumhurbaşkanı adayı Segolene Royal sadece %7 alarak büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bu durumda 3. Olan Arnaud Montobourg hakem durumunda. Kime destek vereceği merakla bekleniyor. Çünkü %17’lik bir oy potansiyeli ile sonucu değiştirecek güçte. İlk iki aday 2. Turda yarışacak.

Asıl bizi ilgilendiren konu solcuların politikası. Sarkozy’nın Türkiye karşıtlığı o kadar öne çıkmış ki, solcuların kazanması için dua ediyoruz! Bu gidişle de büyük bir sürpriz olmazsa sol kazanacak gibi görünüyor. Ancak bizim için pek iç açıcı bir durum olduğu söylenemez.

Francoıs Mitterand döneminde ne oldu ki şimdi olsun? Üstelik Müslüman ve Türkler aleyhine çıkan birçok yasa solcular tarafından verildi. Okullarda başörtü yasağı ve Ermeni Soykırım tanınmasını solcular teklif ederek oylattı. Şu an senatoda bekleyen ve Sarkozy’nin oylatırım diye tehdit ettiği yasa sadece Ermeni Soykırımını reddedenlere 2 yıl hapis ve 45000 € ceza öngörüyor. Yani soykırımı tanıma zaten 2001’de geçti. Bugüne kadar sağcı senatörler yasayı bloke etmişlerdi. (Türkiye ile ilişkileri koparmak istemiyorlar). Ancak Fransa tarihinde ilk defa senato sola kaydı. Dolaysıyla favori aday Hollande’un da söz vermesiyle bu yasanın geçmesi kaçınılmaz olacak.  

Eğer Martine Aubry kazanırsa yine değişen bir şey olmayacak. Aubry aslında iyi birisi. Şu anda Siyonist lobiler onu başörtülü ya da nazi bıyığıyla gösteriyorlar. Kocası birçok başörtülü kızı savunmuştu. Ancak etrafında güçlü Müslüman gurubu olmadığı ve Siyonistler baskı yaptığı için çabuk karar değiştirebiliyor. Üstelik Dominique Strauss Kahn ile gizli bir sözleşme yapmış onun aday olması durumunda aday olmayacağını böylece başbakanlığı alacağını ummuştu. Tecavüz olayından sonra aday olmak zorunda kaldı. DSK’nın desteğini de alabilmek için Siyonist gruba ne söz verdi bilinmiyor.  

Burada ortaya çıkan sonuç şu: Sağ da gelse, sol da gelse ya vereme ya koleraya razı olacağız. Bir gün başımıza büyük sorunlar gelecek biz de “aaaaaa neden böyle oldu” diye ağlayıp duracağız. Türkiye’de ki siyasete gösterdiğimiz ilgilinin %1’ini burada göstersek çok şey değişecek. Partilere üye olsak, seçmen kütüklerine yazılsak ve bir de oy kullansak çok farklı olacak.

Ama hala anlamıyoruz, hala vurdumduymazlığımız devam ediyor.           

Fatih Karakaya – Haber 7 Fransakarakaya.fatih@gmail.com http://www.twitter.com/fkarakaya  

 

Kaynak : haber7.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —