Teklif, işkence ve kötü muameleye ‘sıfır tolerans’ mantığında; AİHM kararları ile birlikte iç hukuku kapsayan biçimde rücunun yönetimin takdirine bırakılmadan zorunlu olmasını öngörüyor.
-'DÜNYA ÜLKELERİNİN YARISINDA İŞKENCE YAPILIYOR'-
Teklifin gerekçesinde, uluslararası insan hakları hukuku ve insancıl hukukun işkenceyi her koşulda yasaklamış olmasına karşın, dünya ülkelerinin yarısından fazlasında kötü muamele ve işkence yapılmakta olduğuna dikkat çekildi.
-TEKLİF NE GETİRİYOR?-
Teklifin getirdiği düzenlemeler şöyle:
İşkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlar sonucunda devletçe ödenen tazminatlar bu eylemlerden sorumlu personele rücu edilmesi zorunlu olacak.
Türk Ceza Kanunu’nun 94, 95 ve 96’ncı maddelerinde yazılı işkence, zalimane, gayri insani ya da haysiyet kırıcı eylemlerden dolayı ceza yargılaması sonucu kesin hükümle mahkum olan kamu görevlilerine, mağdurun tedavi masrafları ile ödenen tüm tazminatların rücu edilmesi zorunlu tutulacak.
-“SIK SIK TAZMİNAT ÖDÜYORUZ”-
Özgündüz, Türkiye’de işkence ve kötü muamele eylemlerinin son bulmadığına işaret ederek, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde de ülkemiz aleyhinde bu tür suçlamalarla çok sayıda dava açılmış ve ülkemiz sık sık tazminat ödemek zorunda bırakılmıştır” dedi.
Türkiye’yi uluslararası arenada zor duruma düşüren AİHM’in verdiği tazminat kararlarının, bu eylemlerden sorumlu personelden geri alınması için 2002 yılında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (DMK) “Kişilerin Uğradığı Zararlar” başlıklı 13. maddesinde değişiklik yapılarak işkence ve kötü muamelenin engellenmesi amaçlandığını ifade eden Özgündüz, şöyle dedi:
“Bu düzenleme iki açıdan tartışılmaya açıktır. Öncelikle düzenleme iç hukuk organları tarafından bu olaylardan sorumlu personeli kapsamayıp, yalnızca AİHM tarafından verilen ihlal kararlarına ilişkindir. Daha da önemlisi, devletin ödediği tazminatın, işkence ve kötü muamele yapan personele rücu edilmesi, yönetimin takdirine bırakılmıştır. İşkence ve kötü muamele konusunda, yasanın caydırıcı olması amacıyla personele yapılacak rücunun zorunlu olması gerekmektedir. Düzenlemiş olduğumuz yasa teklifi, işkence ve kötü muameleye ‘sıfır tolerans’ mantığında; AİHM kararları ile birlikte iç hukuku kapsayan biçimde rücunun yönetimin takdirine bırakılmadan zorunlu olmasını düzenlemektedir.”
-ENGİN ÇEBER’İ HATIRLATTI-
Üç yıl önce hayatını kaybeden Engin Çeber’i hatırlatan Özgündüz, “Bundan üç yıl önce, işkence ve kötü muamele sonucunda bir yurttaşımız yaşamını kaybetmişti. İsmi Engin Çeber’di. Çeber, 28 Eylül 2008 tarihinde İstanbul’da yapılan bir basın açıklamasına katıldığı için gözaltına alınmış, sonrasında gördüğü işkenceler doktor raporlarıyla belgelendirilmiştir.
Bir daha yeni Çeber olaylarının yaşanmaması için CHP olarak hazırladığımız, bu insan haklarını koruyan teklife, tüm siyasi partilerin destek vereceğine inanıyoruz” dedi.
Kaynak : haber7.com