Sakın aldanmayın, bu kadarla da sınırlı değil suçum. Ben çocuklara, kızına erkeğine, kadınına, ergenine, gencine, yaşlısına karşı her kötülüğü işledim.
İtiraf ediyorum, suçluyum; O kadına o koca bıçağı ben sapladım. Alın götürün beni, kodese mi koyacaksınız, burnumdan fitil fitil getirecek misiniz? Sorgulayın, hesaba çekin ve insafsız cani katillere verdiğiniz cezayı verin bana. Umurumda değil!..Hakkettim çünkü..Bu adi insanlık suçunu işledim. Fatih Altaylı koymadı o fotoğrafı oraya, ben koydum. Kocası sırtından bıçaklamadı o kadını ben bıçakladım, vurdum, kıydım, perişan ettim…
Sakın aldanmayın, bu kadarla da sınırlı değil suçum. Ben çocuklara, kızına erkeğine, kadınına, ergenine, gencine, yaşlısına karşı her kötülüğü işledim. Kız ve erkek çocuklarını anne babasına, dedesine nenesine karşı fişekledim. Kadını kocasına, oğlunu annesine karşı çok fazla kışkırttım.
Asi, sorumsuz, ilgisiz, şımarık, edepsiz, rekabetçi, bencil yaratıklar haline getirdim. Onları dinden imandan, ahlaktan izandan, adabı muaşeretten, saygıdan sevgiden, akıldan gönülden, şereften haysiyetten uzaklaştırdım. Dizilerle, filmlerle, tiyatroyla, sanatla güya estetik değerleri “kullanarak” küçücük zihinlerini ve gönüllerini bulandırdım. Kaldırımda karşısındaki yayaya, trafikte karşısındaki araca saygıyla davranmasının enayilik olduğunu ben öğrettim. Artık her biri selamı çok görüyor. Komşuya da gelen misafire de menfaat ve çıkar gözetiyor!..
Taze zihinleri Kurandan eğitiminden ve terbiyesinden uzaklaştırdım. Yöneticiler beyinleri bulanır diye liseden önce Kuran kurslarını yasakladılar, hiç ses çıkarmadım ve destekledim. Onlara babasını anasını beğenmemesini, tepeden bakmasını, kardeşine, en son babasına bile güvenmemesini, özgüven şırıngasını dolu dolu pompalayarak kendilerini çok önemli dünya devi bir halt sanmalarını sağladım.
Şimdi onlar bilgisayar başında Avrupanın üretip sattığı, sıradan oyunlar oynayarak çok zeki olduklarını iddia ediyor; internette arkadaşlarıyla uzun sohbetler ederek sosyalleştiğini sanıyor; böylece ana babalarına “aslan yavruma benim, odasında ne çok ders çalışıyor” dedirtiyor; TV başında çizgi film ve dizileri hap niyetine yutuyor; hipermarketlerin % 80’i ihtiyaçmış gibi gösterilen ürünlerini kapışıyor, ilköğretimden başlayarak okullarda cinsel ilişkileri geliştiriyor; dersleriyle ve başarılarıyla diğer ülke çocuklarını geçmek yerine, kız erkek arkadaşlığına odaklanarak her gün yeni teknikler geliştirmek için çırpınıyor ve bunu da marifet sanıyorlar…
Onlara en son yaptığım ise bizim çocukluğumuzda ağaca tırmanarak zenginleşen “doğal hayal dünyaları” yerine “kurgu hayal dünyası” nı kendi hayalleri sandırmak oldu. Artık benim kurguladığım hayalleri her biri kendi hayalleri olduğunu savunarak her davranışlarında onlara yutturduğum, 90-60-90 ölçüler arıyorlar!..
Bugünlerde şiddet üzerinden en çok konuşulan kadınlarsa çok azı bu çocuklara anne olma mutluluğunu yaşamakta. Çokları da mutsuz, tatminsiz, sabırsız, kanaatsiz, duygusuz ve duyarsızlaştırılmış hayatlar içinde. Yine aynı marketlerden çokça lüzumsuz ihtiyaç! Maddeleri alıyor. Her gün takip ettikleri 3-5 diziyle gittikçe yozlaşıyorlar. Kadının film, dizi, sinema, moda, hızlı tüketim alışkanlığı, gazeteler ve TV’lerin kışkırttığı oyuncaklar durumuna düşürülmesini sağladım. Kadın kocasına isyanda..Nasıl çocuk ebeveynine karşı kışkırtılıyorsa kadında kocasına karşı kışkırtılıyor.
Evlilik öncesinde “aman bu adamı beğenme parası yok”, “yüz verme işi yok”, “pas verme karizması yok”, yakışıklı değil, güçlü değil vs vs. Sen kadın olmakla ondan zekisin, güzelsin, zenginsin, güçlüsün, eşitsin hatta ondan üstünsün…Sana evlenecek adam mı yok!..Elini sallasan ellisi..Akıllı ol güzelliğini kullan, boşuna harcama, ucuza kapatma kendini..telkinleriyle kadın kışkırtıldı. Hiç bu adam ahlaklı, terbiyeli, edepli, doğru, dürüst ve itikatlı denmedi..
Sandı ki ben dünya güzeliyim. Arkasından sen özgürsün denildi ona..sana kimse karışamaz. Evleneceğin erkeği anana babana sorma, kendin bul ve kendin seç denildi. Sonra flörtler, çıkmalar ve erkekle yarışmalar başladı. Kadın cinsiyetinin özelliklerini sokakta, caddede ve işte kullanmaya, cinsel farklılığıyla kendini teşhir edercesine görünmeye başladı. Kadın kışkırtıldı sonra da erkeği kışkırttı…
Kadın evlendiğinde kışkırtma artarak devam etti. Çünkü kapitalist tüketim kültürü kadını, çocuğu kışkırtarak tüketimi devasa artırma formülünü bulmuştu. Artık kadın sadece bir meta idi, maldı. Etinden, sütünden, derisinden kazanılmalıydı. Evli kadına dendi ki sen kocana esir olamazsın, hizmetçi olamazsın, saçını süpürge edemezsin. Kocanın eline bakma çalış, kendi paranı kazan, böylece özgür ol ve rahatça bize harca. Evde başkaldıracak bütün mekanizmalar hazırdı ve yıldan yıla artarak aile mutluluğu bozuldu, huzur yitti gitti.. Ne adına? Ailenin değil kadının özgürlüğü adına. Erkeğine baş kaldırmış ve kendine rakip gören bencil, hazcı ve tatminsiz kadıncıklar türedi.
O kadın Cuma günü sırtından adice ve vahşice bıçaklandı. Onu da bir gazeteci manşete astı…Siz bunlara kanmayın sakın kocası ve gazeteci suçsuzdur!..
İtiraf ediyorum, asıl ben suçluyum; O kadına o koca bıçağı ben sapladım. O çıplak ölü manşetini gazeteye ben astım. Hatta başörtüsünü de aldım çöpe attım. Alın götürün ve beni cezalandırın! Hakkettim!..
Neden mi? Çünkü zamanında bunlar tezgâhlanırken, kurgulanırken ve yutturulurken hiç ses çıkarmadım. Koyundan farksız sadece olan biteni seyrettim, oy verdim ve hepsini destekledim. Kılımı kıpırdatmadım, üzüntülerine ortak olmadım, selam vermedim bile…Daha sayayım mı?!
Bu kadar işte.. bu benim en büyük insanlık suçum..Her şeyi yapabilecekken hiçbir şey yapmamak!..
Peki, sen tek tek kendini suçlu hissediyor musun? Ve ne kadar samimisin?
Selam, sevgi ve acıyla…
NOT: Bu arada geçen hafta köşemizden başlattığımız kampanyada Beyaz Kalplerin duyarlılık anlayışıyla, suçluda olsak (!) biz üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Evlilik eğitiminin Ülke çapında büyük bir kampanyaya dönüşmesi için bir solukta biz veriyoruz. Geçen hafta gelen mailler ve desteğiniz bizi umutlandırdı. Bu hafta da iletilerinizi beklemeye devam ediyoruz.
“Evlilik Atölyesi” adıyla bir ve üç aylık sürelerle, sosyal psikolojik çalışma yapacak “gruplar” kuruyoruz. İlk grubumuzu temmuzun on beşinde başlatmayı düşünüyoruz. Bu önemli ve yaygın çalışmaya katılacaklar, bize aşağıdaki iletişim adreslerinden ulaşabilirler. Sloganımız “Yeniden Evlilikleri Keşfetmek”…
Yrd Doç Dr. A. Muhsin YILMAZÇOBAN / Haber 7İlişki ve Evlilik Uzmanı/ Akademisyen-Yazara.muhsinyilmazcoban@gmail.comhttp://www.facebook.com/home.php#!/groups/beyazkalpler/ http://www.facebook.com/#!/pages/Beyaz-Kalpler/205481566169258http://twitter.com/#!/Beyazkalpler
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.