Hepimizin kabul ettiği bir nokta var ki, mevcut okullar ve sistem çocuklarımızı “terbiyeli” bireyler olarak yetiştiremiyor. Okullar terbiye etmediği gibi kötü terbiye ediyor.
MEB’in en önemli organlarından biri Talim Terbiye Kuruludur. Bu kurul en genel anlamıyla okula gönderdiğimiz çocuklarımıza ne öğretileceğine ve çocuklarımızın ne şekilde eğitileceğine karar verir. Bu yazıda isterseniz eğitim sistemimizi “talim” ve “terbiye” açısından inceleyelim. Talim, öğretmek demektir. Yani çocuğa gerekli olan bilgilerin okuldaki çocuklara verilmesidir. Eğitim sistemimizin talim kısmı oldukça sorunludur. Bu sorunların ilki çocuklarımızın hayatta kullanmayacağı birçok bilginin gereksiz bir şekilde müfredatların içinde bulunmasıdır. Dahası hayata dair pek çok bilgi de kitapların içinde yoktur. Çocuklar kullandığı masanın, üzerinde yürüdüğü asfaltın, yanından geçtiği çiçeğin özelliklerini bilmemekte ancak hücre içindeki organelleri ezberlemektedir. Talim kısmındaki ikinci sorunumuz ise müfredatların aşırı derecede yüklü olmasıdır. Haftanın 5 günü, günün beş saati çocuklarımıza müfredattaki bilgileri vermek için yeterli gelmemektedir. Derslerde bu bilgi yoğunluğu nedeniyle pratik yapmaya, alıştırmalar çözmeye pek vakit kalmamaktadır. Eve verilen ödevler her geçen gün artmaktadır. Eğitim sistemimizin talim kısmında bir değişiklik yapılacaksa bu değişiklik hayata dair bilgilerin kitaplara alınması ve müfredatın fazlalık, aşırı bilgiden temizlenerek uygulama ve pratik üzerine bina edilmesidir. Gelelim terbiyeye. Terbiye günümüz diliyle eğitim anlamına gelir. Ne var ki eğitim kelimesi terbiye kelimesini izah etmekte yetersiz kalır. Terbiye kelimesi, “rabb” ve “rib” köklerinden gelir. Bunların anlamları; beslenmek, tamamlanmak, ziyadeleşmek, artmak, toplanmak, çoğalmaktır. Terbiye; lügatte tamamlamak ve ıslah etmek olarak geçer. Bir insanı hırsızlık konusunda eğitebilirsiniz ancak hırsızlık konusunda terbiye edemezsiniz. Bir terörist terör konusunda eğitim alabilir ancak terbiye alamaz. Bu nedenle terbiye, daha çok pozitif yöndeki eğitimdir diyebiliriz. Terbiye sadece pozitif eğitim anlamını taşımaz. Mesela “Eti terbiye ettik” deriz. Burada terbiye etmek, ıslah etmek anlamındadır. Yani elimizdeki malzemeyi çeşitli işlemlerden geçirilerek daha iyi bir konuma getirmek, iyileştirmektir. Et, belli işlemlerden sonra daha leziz daha iyi hale gelir. Aynı şekilde insanın terbiyesi dediğimizde, insanın belli işlemlerden geçerek, eksiklerinden arınmasını, yeni özellikler kazanarak daha da iyileşmesini kastederiz. Bu anlamları nedeni ile terbiye, eğitimden daha kapsamlı bir kelimedir ve aslında okulun yapmak istediğini daha iyi ifade eder. Terbiyenin tanımını aktardıktan sonra eğitim sistemimizi terbiye açısından inceleyelim isterseniz. Artık hepimizin kabul ettiği bir nokta var ki, mevcut okullar ve okul sistemi çocuklarımızı “terbiyeli” bireyler olarak yetiştiremiyor. Bilakis, çocuk birçok olumsuzluğu okulda arkadaş çevresinden öğrenebiliyor. Dürüstlük, cömertlik, vefa gibi değerleri çocuklarımız okulda öğrenemiyor. Yani okullarımız terbiye etmediği gibi, olumsuz anlamda çocuklarımızı eğitiyor diyebiliriz. Üniversite mezunu gencimiz elindeki çöpü yere atıyorsa, yanında yaşlı bir amca ayakta dururken hiç rahatsız olmadan otobüsteki koltuğunda oturabiliyorsa, kırmızı ışıkta arabası ile geçebiliyorsa ortada eğitim vardır ama terbiye yani iyileşme, ıslah etme yoktur. Biz insanız, dört temel yanımız var: ruhumuz, aklımız, kalbimiz ve nefsimiz. Ruhumuz aydınlığa, aklımız bilgiye, kalbimiz sevgiye, nefsimiz ise terbiyeye muhtaç. Bu ülkenin bireyleri olarak Talim ve Terbiye Kurulu’ndan bizlerin bur dört yönümüzü de kuşatan müfredatlar ve programlar beklemek en doğal hakkımız. Çünkü biz biliyoruz ki, talim olmadan terbiye olmaz, terbiye olmadan eğitim olmaz. Mehmet Teber / Haber 7m.teber@yahoo.com
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.