MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de haklı olarak lanetlediği bu hastalıklı kafa, kuşkusuz Türkiye’nin çok marjinal bir kesimini temsil ediyor. Toplumun ezici çoğunluğu ise, Vanlı kardeşlerimizin büyük acısını hiçbir etnik ayrım gözetmeksizin paylaşıyor. BDP Genel Başkanı Selahattin Denktaş da teslim etti ki, “Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardımlarda kardeş kokusu, kardeş selamı var”.
Milletimizin bunca teröre ve acıya rağmen yine de çözülmeyen bu “kardeşlik” duygusu, Türkiye’nin büyük bir değeri. Bunun bugüne dek korunması da, bazı “ilerici”lerin hep dudak büktüğü “muhafazakârlık” sayesinde mümkün oldu. (Yoksa, düşünsenize, her Türk “çağdaş” ve de “ulusalcı” olsa, memleketin hali nice olurdu?)
‘İlahi ceza’ mı?
Gelgelelim, bu mevzu içinde benim aklım bir başka detaya takıldı: Depremleri ve benzeri doğal afetleri, herhangi bir siyasi veya toplumsal hedefe karşı bir “ilahi ceza” olarak yorumlamak.
Bunun, marjinal Türk ırkçılarınca ortaya atılan “Kürdofobik” versiyonunun rezilliği ortada. Ama, bunun ötesinde, acaba herhangi bir depreme “ilahi ceza” yorumu getirmeli miyiz?
Bu soruya “evet” diyecek olanların gerekçesi açıktır: Kur’an-ı Kerim’de, Allah’a isyan ve günahta ileri gitmiş bazı toplumların doğal afetlerle “helak edildiği” haber verilir. Örneğin Lut kavmi, “yerin dibine geçmiş”, yani muhtemelen korkunç bir depremle yerle bir olmuştur.
Ancak bu helak olayları nı, peygamberler hayatta iken yaşanmış mucizevi ve istisnai olaylar olarak mı görmek gerek? Yoksa geçmişte ve günümüzde yaşanan her doğal felakette bir “ilahi ceza” mı aramak lazım? Kritik soru budur.
Ben, vahiyle bize bildirilenler hariç, hiçbir doğal afete “ilahi ceza” denemeyeceği kanısındayım. Dahası, bu konuda kesin yargılar verenlerin de “kendi kanaatlerini Allah’a atfetmek” gibi vahim bir hata yaptığı düşüncesindeyim.
Katrina’nın sebeb-i hikmeti
Ne demek istediğimi açıklamak için, uzaklardaki bir örneği, 2006 yılında ABD’nin New Orleans kentini vuran Katrina kasırgasını hatırlatayım. Büyük can ve mal kaybına yol açan bu olaydan sonra El Kaide bir açıklama yapmıştı: “Bu olay, Allah’ın Amerika’ya gazabıdır ve ezilmişlerin dualarının kabulüdür.”
Amerikan dış politikası yüzünden acı çeken nice Müslümanın aklına ve kalbine yatabilecek bir yorumdu bu.
Oysa İsrail’in ultra-ortodoks başhahamı Ovadia Yosef’e göre, Amerika tam aksi sebeple cezalandırılmıştı: Sebep, Bush yönetiminin, 2005 yılında Gazze’den çekilmesi için İsrail’i zorlamasıydı. Yani Amerika yeterince Siyonist olmadığı için “ilahi tokat” yemişti!
Öte yandan Pat Robertson gibi koyu Protestan liderler, Katrina’yı, kürtajın ve eşcinsel evliliğinin serbest bırakılması yüzünden gelen bir “ilahi ceza” saydı. Siyahi Müslüman lider Louis Farrakhan ise Allah’ın “ırkçılık” yüzünden ABD’ye gazaplandığını ileri sürdü.
Yani herkes, fikri ve meşrebi ne ise ona göre bir yakıştırma yaptı felakete...
Oysa hiçbir beşerin, elinde vahiy olmadıktan sonra, Allah adına hüküm verme hakkı yoktur. “Allah bu olayı şunun için yaptı” demek de, haddimiz olmadığı halde Allah adına konuşmak demektir.
Bunun ötesinde, doğal afetlerden dini dersler de çıkar elbette: İnsanın aczi, dünya hayatının geçiciliği, ölümün yakınlığı gibi. Ve kuşkusuz bir de dini vazifeler çıkar: Mağdurların yardımına koşmak, yaralarını sarmak gibi.
Zaman, tam bu vazifelerin zamanı.
(Star)
mustafaakyol@stargazete.com
Kaynak : haber7.com