Öğretmenliği pek çok meslekten farklı kılan üzerinde çalışılan metaryalin insan olmasıdır. Öğretmen insan yetiştirir. Ülkelerin geleceğini hazırlar. Peki gerçek öğretmen nasıl olunur?
Öğretmenliği diğer pek çok meslekden farkı kılan üzerinde çalışılan metaryalin insan olmasıdır. Öğretmen insanı eğiten onun gelişimini sağlayan kişidir. Öğretmen insan yetiştirir. Ülkelerin geleceğini hazırlar.
Peki özlenen öğretmen nasıl olamalı? Zorlu eğitim sürecinde eğitim neferlerinin yaptığı bazı önemli hatalar nelerdir? Öğretmenler yaşadığı zorlukları nasıl özetledi? Öğretmenlerin örneği kim olmalıdır?
Tecrübeli bir emekli öğretmenin kaleminden öğretmenler:
ÖĞRETMENLER SUÇLU MU?
Her öğretmen, içinde yaşadığı toplumu, okulu ve sınıfı yakından tanımalıdır. Branşı, hizmet yılı ve yaşadığı sıkıntılar ne olursa olsun, yaptığı görevin sorumluluğunu her zaman ciddi şekilde yerine getirmelidir. Akıllı, yenilikçi düşünceli ve cesur öğretmenler neyi ne zaman yapacaklarını çok iyi bilir. Bireysel yeteneklerini her geçen gün geliştirerek görev karnesindeki başarıları ve bulunduğu ortamdaki 'itibarını' korumasını bilmelidir.
Öğretmen, vermesi gerekenden fazlasını veren kişidir. Bulunduğu ortamda bilgi alışverişini gerçekleştiren, izleyici olan, kendisini yönetmeyi ve geliştirmeyi bilen, iletişimci özellikleri ile başarılı olmanın anahtarını bulunduğu okuldaki ekip ruhunu oluşturmaktan geçtiğini bilen kişidir. Planlamasını yaparak hedefleri belirleyen, tasalanmadan, laftan çok iş üreten öğretmenler, gönüllü eğitim işçileridir.
Bu görevini sürdürürken gönüllü katkılarıyla çevresini dü-şünen ve mutlu bir ortama dönüştüren öğretmenlerin sayısı az değildir. Okullara ve içindekilere zaman kaybettirmeden ihtiyaç duyulan enerjiyi severek ileten öğretmenler, çoğul kişilikleriyle öncü ve önderdir. Bulunduğu okulun süper kahramanı özelliğini taşıyan öğretmenler unutulmaz, unutulamaz.
Ancak tüm bu güzel örnek ve önder öğretmenler var olduğu gibi, sürekli sızlanan, vurgun yemiş biri olarak değerlerinden uzak, zamanın elediği kişiliklere sahip öğretmenler de az değildir. Yaptığı işi yük gibi görür. Böyle öğretmenler, öğrenci ve velîlerle diyaloglarında, kişisel ilişkilerde ve okulda gereğince verilen görevi ve meslekî birikimlerini sistemli uygulamadıkları için Çevrelerince pasif veya sorunlu öğretmenler olarak tanınır. Verilmiş görevleri yerine getirmeyen, belirlenmiş hedefleri uygulamayan, hizmet beğenmeyen, iş ve plan yapmayan, dağınık, görev almayan, nöbet tutmayan, okula ve derse geç kalan, sürekli huzursuzluk çıkaran, müdür veya yönetici okulda olmayınca dersleri askıya alan öğretmenler suçlu öğretmenlerdir.
Bu öğretmenlerin belli özellikleri şunlardır:
Okula isteksiz ve zorunlu oldukları için gelir. Yaptıkları işi abartarak, bazen de en iyisini yaptıklarını iddia eder. Giyimlerini önemsemez, bakımsızdır. Kılık kıyafet konusunda estetik düşünmeyi gereksiz ve lüks görür.
Yazılı ve sözlü anlatım güçleri yetersizdir. Boş ve argo konuşmayı sever, bilimsel ve etkili konuşmalardan çabuk sıkılır. Uyguladıkları metotlar, verdikleri ödevler, yaptıkları tekrarlar hep aynı özellikler taşır. Bu konudaki yeniliklere kapalı, metotlara yabancıdır, alışılagelen geleneklerini her yıl sürdürür.
Panel, seminer, konferans ve tartışma ortamlarına katılmaz, değişimi ve yenilikleri ciddiye almaz, sürekli geçmişteki birikimleri, anlatımları ile yetinir. Konuları, tartışmaları öykü, roman, anı, biyografi ve gezi türlerindeki söyleşileri sevmez, gereksiz görür.
Geçmişten günümüze uzanan ve geleceğe ışık tutan eğitimcileri, nitelikli eserlerini okumaz, tanımaz, tanıtmada öncülük yapmaz. Mahallî, ulusal ve evrensel gelişmelerden haberdar olmaz. Bu konudaki yazılı ve görsel basını yakından takip etmez.
Güzel konuşmayı, hayal güçlerini arttıran tasvirleri yapmayı, seviyeye uygun davranışları ciddiye almaz. Şiiri, edebiyatı ve sanatı önemsemedikleri gibi tanınmış şâir ve yazarları tanıtan dergi ve eserleri takip etmez.
Akademik öğrenmenin amaçlarını, öğretme sanatının niteliklerini, eğitim ortamını iyileştirmeyi, öğrenmeyi tutku haline getirmeyi başkalarına öğütlese bile kendileri bunu uygulamaz. Sürekli dağınık, plansız, hazırlıksız çabalar ile günü kurtarmaya çalışır. Okula ve derse hazırlıksız girer.
İzin ve rapor alarak, bahaneler üreterek görevlerini aksatır. Eleştiri aldıklarında bayan ise hemen ağlar, istifa silahına sarılır. Erkekler ise hırçmlaşır, kulis yapar. Başarısızlıkları, sorunları hep başkalarında bulur, öğrencilerini yeterince tanımadıkları gibi programlarına da yabancıdır.
Velîlere karşı daima haklı çıkacak bahaneler üreterek öğrenciyi suçlayan tepkiler gösterir. İş üretmek, yeni teklifler önermek yerine sürekli sorun olur.
Sosyal etkinliklerde ve kişisel özelliklerinde yeterince aktif değiller. Başkalarının çalışmalanna sahip çıkarak iş yapmayı sevmez. Gölge gibi okulda dolaşır. Aynı uyarıya birden fazla muhatap olmayı önemsemez, meslekî onurunu değere almaz.
Yazı ve çizimlerinde, düzen ve uyumda ilkeli ve tutarlı davranışlar sergilemez.
Başkalarının arkasından konuşmayı, kendisini ilgilendirmeyen meseleleri yorumlamayı alışkanlık edinir.
Diğer okulları, diğer sınıfları, dershaneleri, branşındaki arkadaşları ile tanışmayı alışkanlık etmez, okuldan eve, evden okula, kahveye gidip gelir...
Gereğinden fazla ödev verir, kontrol etmez, sınav sorularını ya çok zor ya da çok kolay sorarak, sınav sonuçlarını geciktirerek okumayı, sağlıklı değerlendirmeler yapmayı ciddiye almaz. Lüzumundan fazla gereksiz kurallara uyarak, dosyalamayı önemsemez.
Öğrencilerin sevgisini elde etmek için gereksiz ve komik davranışlarda bulunur, öğrenci ilişkilerinde senli benli olur, hayatından sıkça bahsederek boş konuşmayı ve kendini anlatmayı sever. Yaramaz öğrencileri hemen alıp, bir diğer öğretmenin veya idarenin yanına götürerek şikâyette bulunur ve aslî sorumluluklarını nedense ihmal eder.
Öğrenciye, velîye ve idareye ait olan sırları saklamamada, idarecilere çok iltifat edip yağ çekmede, idarecilere baş kaldırıp sürekli huzursuzluk çıkarmada, öğrencilerin yanında sigara içmede ve sakız çiğnemede, sınıfta çok konuşarak öğrenciye söz vermemedeki hatalarını görmez.
Kendine aşırı güven duyarak, velîleri basite alarak, onlarla olan diyaloglarında tutarsız davranarak, velî ve öğretmen kurul toplantılarına hazırlık yapmadan katılarak, verilen görevi zamanında yapmayarak, bahane üreterek, okuttuğu ders kitapları, kaynak kitapları ve dergileri tanımayarak yabancı kalır. Müfredatı tanımaz, okumaz, ilgisiz kalır, kişisel gelişimini önemsemez.
Sesini çok yükselterek, bol ya da kıt not vermekle övünür, kendine hâkim olamayarak dayak atar, kötü, çirkin ve argo konuşur. Yeteneklerine güvenmez, konuları çabuk ve anlaşılmadan geçiştirir. Gereksiz notlar yazdırıp tekrarlar yaptırır, onurunu ve görevini önemsemez, öğretmene yakışmayan tavır ve davranışlarla koridor ve bahçede dolaşır.
Branşındakiler ve zümresindekilerden kopuk çalışır. Öğ-retmenler odasına uğramaz, defter kontrolünde tembellik edip imza yerine hazır 'kaşe' kullanır.
ÖĞRETMENLERİN YAŞADIĞI ZORLUKLAR
Düşünce ve toplum hayatına damgasını vuran eğitim dünyamızın vazgeçilmez kişileri olarak bilinen öğretmenlerin görev yaptığı yerlerde yaşadıkları bazı zorluklar da bulunmaktadır. Sıkıntıların bir kısmında haklılık payı olsa da genelde her öğretmenin yaşadığı olumsuzluklar bunlardan ibaret değildir. Konuştuğum öğretmen arkadaşların ağzından çıkan tüm şikâyetlere yer verdim.
Özellikle şikâyet etmede oldukça yetenekli olan öğretmenlerin sayısı da az değildir:
• Eğitim öğretim ortamın da yeterince 'özgürlük' olmamak.
• Çalışma ortamının ve okullarının fizikî şartlarının olumsuzluğu ve kalabalık sınıflarda ders yapmak zorunda kalmak.
• Mesleğe atanmada, yer değiştirmede tayinlerde uğranılan haksızlıklar, siyasî baskılara uğramak.
• Kendini yetiştirme, geliştirme imkânlarının yetersizliği, yeterli kaynak bulamamak.
• Kaliteli ve etkili işini seven rehber müdürler ile çalışmamak.
• Yöneticilerin mesleki rehberlik yerine rutin işlerde ısrarcı olmalarından bulanmak.
• Çalışırken alınan ücret ve sosyal hakların yetersizliği, ek iş yapmak zorunda kalmak.
» Kariyer ve saygınlığın giderek yok olması sonucu sayılık yitirmek.
• Velîler tarafından, öğretmenden çok tahsildarlık yapan memur gibi görülmek.
• Sosyal, toplumsal mücadelelerde haksızlıklara uğramak.
• Meslekten atılma kaygısı duymak veya ceza, kınama, uyarı ve maaş kesimi gibi uyarılara muhatap kalmak.
• Her yıl değişen eğitim-öğretim programlarından bıkmak.
• İl, ilçe veya diğer idari toplantıların sonuçları konusunda yeterince bilgilendirilmemek.
• Programların belirlenmesinde önemsenmemek ve devre dışı bırakılmak.
• Meslekî hastalıklarda artışın endişesini yaşamak.
• Müfettişlerin yetersizliği, denetimlerdeki ilgisizliği, kalitesizliğine üzülmek.
• Görev yapılan il ve ilçelerdeki meslekî yönlendirmelerin yetersizliğini görmek.
• İlçe, il Milli Eğitim Müdürleri ve şube müdürlerini tanımamak veya yeterince görememek.
ÖZLENEN ÖĞRETMENİN ÖNDERİ
Efendimiz, son peygamber olmakla birlikte içinde yaşadığı toplumun sorunlarını bilen, çözümler üreten, güven duyulan aklı ve bilgiyi önemseyen tavırları ile, öğretim çabasını sürdüren en güzel bir örnektir. Yaşadığımız dünyadaki her insan, O'nun şahsiyetinden, davranışlarından, yöntemlerinden, yaşantısından mesleği doğrultusunda örnekler alabilir.
Eğitimciler için O, mükemmel bir örnek, önder bir şahsiyettir. Söylediklerini uygulayan eğitimcidir. Kendini tanımada ve tanımlamada eğitimcilik yönü dikkat çeker. Söylediklerine inanan, yaşayan ve öğreten eğitimci kimliği ile ailesinden başlayarak oluşturduğu eğitim halkası, örnek davranışları ve metotları zenginliklerle doludur.
Onun eğitiminin hedefi, güzel donanımlara sahip insan tipini oluşturmaktır. O, insanları tamamen eğitim, öğretim metotları bünyesinde eğitmiştir. Her eğitimci O'nu yalnız kutlu doğum haftasında değil hayatının her döneminde örnek ve rehber bilmelidir. O'nun eğitim hayatının zenginliklerinden birkaçı şunlardır:
Kendini, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen insan, peygamber ve eğitimci olarak tanımlaması,
• Güzel ahlâkı, örnek kişiliği, güven verici tavırları öne çıkması,
• Öğreteceği bilgileri tanımlaması, sıralama ve plânlama yaparak açıklaması,
• Bireysel farklılıkları önemsemesi, kadın-erkek herkese eşit ve adil davranması,
• Konuşurken kısa, öz, akıcı ve samimi olması,
• Konuşmalarında edep ve nezâketi önemsemesi,
• Ses tonunu ayarlayarak seviyeye uygun konuşması,
• Önce özeti, sonra ayrıntıları anlatması,
• Yaşar gibi anlatımlarda bulunması,
• Teşvik ederek, bazen uyararak, sertleşerek beden dilini kontrol altında tutarak etkili kullanması,
• Benzetme sanatını aktif olarak kullanması, geçmiş kavimlerden, kıssalardan ve tarihten örnekler getirmesi,
• Öğretimde diyalog ve soru sormanın önemini hatırlatması,
• Aklî ve belgeli konuşması,
• Kapalı ve gizli bir şeyin kalmaması için olayları ortaya çıkarmada çevreden, arkadaşlarından destek alması,
• Karşılaştırmanın, benzetme sanatının önemini vurgulaması,
• Önemli konuları üç kez tekrarlaması, bazen yeminle başlaması,
• Yazıyı araç olarak kullanması, kalemle öğretimi ciddiye alması,
• Yaparak, yaşayarak, öğreterek, rehberlik etmesi, çizgi ve şekilleri kullanarak öğretmesi,
• Yabancı dilin öğrenilmesindeki duyarlılığı,
• Mizah ve şakanın öğretimdeki rolünü bilmesi ve uy-gulaması,
• Olumlu davranışları onaylayan sessizliği,
• İnanç ve hareket bütünlüğü içinde görevini ilkeli ve tutarlı yapması.
Emekli bir eğitimci olan Ahmet Çağlayan'ın Kayıhan Yayınları tarafından yayınlanan Özlenen Öğretmen kitabında özlenen öğretmenin nasıl olması gerektiği konusunda önemli ipuçları veriyor.
KİTAP HAKKINDA KISA BİLGİ
Kitabın Adı: Özlenen Öğretmen
Yazarı: Ahmet Çağlayan
Yayınevi: Kayıhan Yayınları
Türü: Edebiyat-Yaşam
Yayınlanma tarihi: Kasım 2011, 192 sayfa,
ISBN: 9786055996369
'Her öğrencinin şahsiyet tarihinde öğretmenlerin izleri vardır.'
Öğretmen,
Sadece değer gören bir meslek değil, aynı zaman da kuşaklararası diyalog ve kültürlerin de önemli taşıyıcılarıdır.
Çiftçiler büyüyen ürünleriyle, sanayiciler çıkardıkları mallarıyla, sanatkârlar yaptıkları şaheserlerle, bilginler keşifleri ile sevinir, övünür.
Öğretmenlerin bütün bunlardan farklı olarak üzerinde çalıştığı materyal insandır. O insan sarrafıdır. İnsanlar üzerinde çalışır.
Öğretmen, uyuşuklara hareket, ürkeklere cesaret, şaşıranlara yön verir.
Öğretmen,
Yüzünde tebessüm, sözünde güzellik ve hakikat,
Davranışlarında nezaket, görüşlerinde isabet,
Bakışlarında feraset, gönlünde merhamet ve
Sevgi yüklü insandır.
Öğretmen,
Sesini değil, Sözünü yücelten kişidir.
Kitap hakkında teknik bilgi ve sipariş şartlarını görüşmek için bu linki kullanabilirsiniz
Kaynak : haber7.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.