Tarih: 01.01.0001 00:00 768

Putperest markalar, takılmayın...

Çocuk isyan edercesine ve tüm çığlığı ile yaşlı teyzeden sokak ortasında bağıra çağıra ve ağlaya birşey istiyor. Ve istediği şey bana bunu al, alacaksın.

Putperest markalar, takılmayın...

Günlük konuşmaları değişen bir hayat sistemimiz olmadığı gibi istediğimiz haberleri de görebileceğimiz bir düzen kuramayız öyle değil mi? Oysa ne kadar çok dinlemek ve izlemek istediğiniz haberler görmeyi hayal ederiz hemen hemen hergün. Üstelik kendi hayatınızdan bir parça yer alsın o zaman görün ki, yüzünüzde sıcacık bir tebessüm de belirmezse hiç şaşırmayın. Kendimizin ihtiyaçları için gerekli şeylerin ötesinde nasıl da gereksiz bir ton şey uğraştırır hem bizi hem de evlerimizi. 

Pişen sıcacık çorbalar ve dışarda onca yenen yemekler. Üç yaşında bir kız çocuğu ona kimin nasıl, ne şekilde öğrettiğinden ziyade bas bas bağırıyor, elinden tutan yaşlı bir teyze belli ki yan anneannesi ya da babannesi. Lakin çocuk isyan edercesine ve tüm çığlığı ile yaşlı teyzeden sokak ortasında bağıra çağıra ve ağlaya birşey istiyor. Ve istediği şey bana bunu al, alacaksın. Yani böylesi bir emrivaki!

Evet, sokak ortasında ve binlerce evde yaşanan şey!  Çocuk istiyor ve ailesi o çocuğun isteklerine cevap vermek zorunda kalıyor. Bir ağabey de bunun üzerinde diyor ki “bizim zamanımızda babamızla pazara giderdik babamızdan bir meyve isterdik babamızın cebinde parası olmazdı ama oğlum gel ben sana bu meyvenin zamanı gelsin alırım, alacağım, şimdi bu yenmez” diye cevap veriyordu diyor.

Belki o dakikalık da olsa küçücük bir kandırmaca ama sonuç tatlıya bağlanacak kadar önemli. Anlatım ve benzetmeler. Çocukla olan diyaloglar.

Şimdi değişen ne?

Ne oldu da kadar isyankâr olduk?

Çocuklarımız bize isyan ediyor. Hatta bazen dinlemekten aciz!

Öyle ya, mikrofona şunu söyleyen ve geniş yelpaze ile bakmak istemeyen gençlerimiz bile var. O askere gitmiyor ben niye gideyim. Onun parası var, o az yapacak belki hiç yapmayacak ama biz paşa paşa, gururla gidiyoruz askere diyor. Gelin çıkın işin içinden. Günlerdir hatta aylardır kamuoyunu meşgul eden ve işin içinden çıkılması beklenen ve yüzbinlerce gencin kilitlendiği alın önemli haberlerden biri. İyi de bari bir konuya da önyargısız yaklaşmasını bilsek ya. Onun faydalarını ve olumsuz yanlarını düşünmeden ah bir hareket etsek ya. Kadınlarımız bakın bu konuda isyan ediyor mu acaba? Beni de, bizi de askere alın diye. Kadınlarımızın da evlerinin başlarını beklediğini düşünecek olursak acaba onlarda evlerinden sorumlu, yükümlü askerlerimizden sayılamazlar mı?

Bugün öğretmenler günü, öncelikle tüm değerli öğretmen ve kıymetli eğitmenlerimizin gününü kutlamak istiyorum. Sözleşmeli, kadrolu vb gibi durumlarda dahi olsa bu zor görevi hatta en önemli görevi icra edip, hayatlarımızın en iyi yönlendirme ve etkilenmelerini onlardan öğrenmişizdir.

Şu anda bir konumda, görevde, itibar sahibi, işveren, kurum ve kuruluşlarda görev yapan her kim var ise atmış olduklarımız dâhil, öğretmenlerinin kendileri üzerindeki haklarını asla unutmasın arada bir de olsa lütfen hatırlasınlar diyesim var.

Üzerimizde emeği geçen, bizlere farklı bakış açıları kazandıran her öğretmenize başta anne ve babalık görevleri ile baş öğreticimiz olan kendilerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ben de sunuyorum.

Zamanında öğretmenlik yapmış şimdinin emeklileri, öğretmenlik dışında ev ekonomisine katkı sağlamaya çalışan ikinci bir meslekle uğraşan öğretmenlerimiz, engelli öğretmenlerimiz ve daha nice vefakar öğretmenlerimiz sizler hiç unutulmayacaksınız. Bizi hayatın her evresine hazırladıklarında, üzerimizdeki gelişim sürecinde ve putperest markalardan mümkün olduğunca koruyan fedakâr yapılarınız olmuştur diyebiliriz. Her şeyin başının siz olduğunu biz hatırlatır, bazıları unutur oldu. Onlar adına da özür dilemeyi bir borç biliriz.

Onlar eğitimlerini almış yetmiş beşi birbirinden kıymetli rahmetli Van'da görev yapmış öğretmenlerimizdi. Onları da üzerine emek verdikleri yavrularımız ancak büyüyüp bu ülkede hepsi birer hayırlı yetişkin olduklarında bir kez daha bizler şahit olup göreceğiz. Belki de onlarda kendilerini yetiştiren bu rahmetli öğretmenlerimiz gibi bu mesleği seçeceklerdir. Kim bilebilir. Tarih bunu bize yine gösterecek.

Hayatımızda başlıkta yer aldığı gibi putperest konuma getirdiğimiz maazallah çok şey var. Bunlar istesek de istemesek de hayatımızda bizi esir ediyor kendilerine.

Bu sebeple şu günlerde üzerinde dikkatle çalışılması gerektiğine inandığım bir konuda bu. İnsanlarımız sadece üretim hususunda oluşturdukları ürünleri değil marka etmek kendilerini de kurumsallaşma adı altında markalaştırmaya çalışıyorlar.

Şöyle bir gerçek de var. Oluşturduğumuz markalar bir zaman sonra sorun oluyor, çözümden bizi uzaklaştırıyor ve milli, manevi duygularımıza zarar veriyorsa aldık başımıza ciddi bela.

O nedenle putperestlik kısmı bizim varlığına katkı sağlamaya çalışıp, emek verdiğimiz insanlığımızdan bizi alacaksa ben bu markaları inkâr edenlerden olmak istiyorum.

Gözlemleriniz önümüzdeki günlerde bunu dikkatinize alsın. Bence burada tartışılması gereken çok şey var. İyice her şey şeffaflaşıyor, derken, bu konunun da gündeme gelmesini bekliyoruz.

Aynur Ayaz - Haber 7ayazaynur1@gmail.com

Kaynak : haber7.com


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.