Başakşehir Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşide Ayvazoğlu, “tarih-şehir-hayat-edebiyat” çerçevesinde Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde kültürün, sanatın ve sosyal hayatın edebiyata ve şehirciliğe yansımalarını konu aldı.Başakşehir’e ilk defa geldiğini dile getiren Beşir Ayvazoğlu “Başakşehir modern, ışıl ışıl bir uydu kent” diyerek beğenisini dile getirdi. Ayvazoğlu “Uydukentler ve megapollerin kurulurken medeniyetle irtibatının bir şekilde sağlanması gerekir. Belediyeler de bu konulara öncü olmalıdır. Yerel yönetimler; şehrin, kültürün oluşmasına ortam hazırlamalıdır. Belediyeler artık bu anlamda çok güzel kültürel organizasyonlar yapıyor” dedi. Günümüzde tarihimizden uzaklaştığımıza ve geçmişimizle sürekli kavga halinde olduğumuza dikkat çeken Beşir Ayvazoğlu, “Eğer tarihinizi geleceğe taşıyacak itici, motor güç haline getirememişseniz, onu sırtınızda ağır bir yük gibi taşımak zorunda kalırsınız. Biz maalesef uzun zamandır tarihimizi sırtımızda ağır bir yük olarak taşıyoruz. Tarihimizin şifrelerini, dilini, sembollerini, ölçülerini, esprisini kaybettik ve dolayısıyla kendi kültürümüze yabancılaştık.” dediDepremi de kültür-tarih ve şehircilik ilişkileri bağlamında ele alan yazar, “tarihimizi örnek alarak yapılarımızı da o doğrultuda, geçmiş tecrübeleri örnek alarak yapsaydık, biz de depremle yıkılamayacak bir şehir kurabilirdik” dedi. Beşir Ayvazoğlu programın sonunda katılımcıların sorularını da yanıtladı.