“Hukuk kuralları, insanların davranış ve eylemlerini düzenler ve bazı sınırlamalar getirir. Yaptırımı söz konusudur” diyen Hatemi, ahlak kurallarının ise insan davranış ve eylemlerini sınırlandırdığını, ancak hukuk kurallarından farklı olarak ahlak kurallarının yaptırımı olmadığını ifade etti.
Konuşmasını konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim’den ayetlerle örneklendiren Hatemi, yaradılışının hikmetinin sevgi olduğunu, Allah'ın sonsuz sevginin Rabbi olduğunu belirtti ve Resul-ü Ekrem’i sevmeden ilahi sevgi devresinin tamamlanmadığını söyledi.
Resul-ü Ekrem'e uymanın, O’nu sevmenin, insanlarla olan ilişkilerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmenin, ilahî sevgiye ulaşmak olduğunu belirten Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, hukuk ve ahlakın temelinin ilahi sevgi olduğunu ancak, pozitif hukukun her zaman böyle olmadığını kaydetti.
Allah'ın koyduğu temel ilkelerin müspet ilim kanunları ve değer yargıları yani normlar olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Hatemi, “Hukuk ve ahlak kuralları ortaktır hepsinin de kaynağı ilahi sevgidir” dedi. Hatemi sözlerini şöyle sürdürdü: “İdeal hukuku pozitif hukuktan ayırmak lazım her şeyden önce. Hukukun üstünlüğü ilkesi denince ne olursa olsun her ülkede bilhassa yazılı hukuk kuralları ortaya çıkmışsa, bir de yazılı anayasası varsa o ülke hukuk devletidir. (Daha ne istersiniz anayasası var) diyemezsiniz. Yazılı hukuk kurallarının başında gelen bir anayasanın olması, anayasa üstünlük ilkesinin anayasada yer alması hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçekleştiği anlamına gelmez.
Yaratıcı tektir ve Allah’tır. Allah ve madde olarak iki ayrı kadim yoktur. Allah; mason öğretisinde yanlış olarak nitelendiği gibi kâinatın ulu mimarı, kendi yaratmadığı maddeye şekil veren mimar değil, vacibul vücud olan zorunlu tek varlıktır. Asalet-i vücut ilkesine göre kadim olan sadece Allah’tır. Tabiat bilimleri kanunlarının koyucusu da, toplum bilim kanunlarının koyucusu da O’dur.
Ne var ki, müspet ilim kanunları da genel başlığı altında topladığımız tabiat bilimleri kanunları da; laboratuarı tarih olan toplumbilim kanunları da sebep sonuç ilişiklerini beyan eden ilkeler, tespitlerdir. Allah'ın ahlakı ise Allah’ın belirlediği normlardır ki, yine Allah’ın belirlediği ve Allah’ın ahlakının kapsamına giren temel değerlere dayanır. Determinist anlamda kanunlar sünnetullah, bunlarla yakın ilişkide olan ve gelişmeyen ahlaki değerler ve normlar ise Allah’ın ahlakıdır. Ahlakullah, determinist anlamda kanunları ifade etmeyip; Allah’a doğru ulaşmak isteyen insanın serbest iradesine, seçimine hitap eden normlardı”.
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ayrıca, Hz İsa'nin tebliğ ettiği ahlak ile, Resul-u Ekrem'in tebliğ ettiği ahlakın aynı olduğunu da kaydederek; “İslam'ın emrettiği bu ahlak çerçevesinde dünya hayatını tamamlamak yerine yazık ki, son yıllarda tıpkı batıda olduğu gibi bizde de ahlak felsefesi alanında garip bir oluşuma girilmiştir”dedi.
Hatemi son olarak hukuk ilkelerinin evrensel olduğunu, bu ilkeleri kimsenin değiştiremeyeceğini belirterek, “Hukuk devleti düzeni; normların sadece bireyin gelişme kaydetmesi yönündeki yararlarını değil, kamu düzenine, herkesin hayrına ilişkin olan temel normları yaptırım bağlar. Bunlar, ilahi hukuk ilkeleridir. Bu yaptırımlı ilkelerin dar anlamda ahlak ilkeleri ile çelişmeleri yine aklen imkânsızdır. Tabii hukuk ile tabii ahlak ilkeleri asla çelişmemektedir” şeklinde konuştu.