Tarih: 14.05.2012 15:34

Denizler Esenyurt'ta Anıldı

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde düzenlenen törenlerle anılan 68 Kuşağı’nın üç yiğit yüreği Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, katledilişlerinin 40’ıncı yıl dönümünde Esenyurt’ta da unutulmadı.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin için yan yana dikilen üç fidanın yer aldığı Üç Fidanlık’ta yapılan anmaya siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

İLK SU MAHİR VE DENİZ’DEN

Törende, daha önce kimliği belirsiz kişilerce kırılan üçüncü fidanın yerine yenisini dikilirken, yeni fidana ilk suyu adı Deniz, Mahir ve İbrahim olan minik çocuklar döktü.

Saygı duruşu ile başlayan anma töreninde gençler, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmeden önce ailelerine yazdıkları son mektupları sırayla okudu. Törene katılanlar, Denizler için yazılan ve lise öğrencisi Tanya Güyük tarafından seslendirilen Gemerek türküsünü hep birlikte söylerken, şair Devrim Acar ve lise öğrencisi Sinem Durmuş da birer şiir okudular.

“VAZGEÇMEYECEĞİZ!”

Tören, Denizler için Esenyurt’ta yapılan son yılların en kalabalık anma töreni olarak öne çıkarken, yapılan basın açıklamasında ise, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın Türkiye halkı için korkusuzca ölüme gittiğine dikkat çekilerek, “Denizler darağacında, Mahir kuşatmalar altında, İbo işkencelerde vazgeçmedi. Bu halk da baskılara boyun eğmeyecek, onları anmaktan, yaşatmaktan vazgeçmeyecek” denildi.

Tiyatro ve sinema oyuncusu Murat Aydın’ın okuduğu basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“Denizler 40 yıl önce bugün idam edildiler. Onları asan gerici iktidarın sömürü ve zorbalık düzeni, aradan yarım asra varan uzun bir süre geçmiş olmasına karşın bu devrimci militanları halkın kalbinden söküp atamadı.

Onlar son sözlerini idam sehpasında söylediler ama biz hala son sözümüzü söylemedik.

6 Mayıs 1972’de darağacında katledilen üç fidan da;

Kızıldere’de katledilen Mahir ÇAYAN ve yoldaşları da;

İşkencelerde ser verip sır vermeyen İbrahim KAYPAKKAYA da bu ülkede onurlu olmanın, yiğitliğin sembolü oldular. Onları romantik birer kahraman olarak göstermeye çalışanlar, Denizlerin değerlerini ortadan kaldırmak isteyen, arsızlığın ve çürümüşlüğün sembolü olanlardır.

Onları anmak devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmektir.

Asimilasyona ve inkâr politikalarına karşı her kimliğin kendini ifade etmesi gerektiğini savunmaktır.

Suyuna deresine yaşam alanlarına sahip çıkmaktır, ataerkil düzene karşı kadınların verdiği mücadeledir.

Dindar bir nesil çocuk işçi ve gelinler yetiştirmek isteyen sermayenin yönelimleri doğrultusunda işleyen eğitim sistemi ve zihniyetine karşı durmaktır.

Suriye’ye emperyalist müdahaleye karşı çıkmaktır, faşizme ve baskılara karşı isyan etmektir.

Denizlerin, İbrahimlerin, Mahirlerin yoldaşları olmaktan, onları anmaktan gurur duyuyoruz, halkın mücadelesini vermekten gurur duyuyoruz!

Peki siz halkını sevenleri halkı için mücadele edenleri içeri tıkmaktan, işkencelerden geçirmekten, sokaklarda faili meçhullerde öldürmekten, hakkını aramak için sokağa çıkan emekçilere saldırmaktan gurur duyuyor musunuz?”

Devlet tarafından idam sehpasına gönderilen üç yiğit devrimci, darağacına yürürken dahi devrim ve sosyalizm mücadelesine olan inançlarını haykırdıklar, ölüme giderken bile düşmanlarına korku saldılar, gelecek kuşaklara umut olup, ışık oldular.

Bugün onları anlamak, yapmak istedikleri her şeyi şimdiki hayatta yeniden kurmak ve siper yoldaşlığı, dayanışma bilinciyle o yoldan yürümekle olur. On binlerce faili meçhulün, siyasi cinayetlerin, kayıpların, yok etmelerin bulunduğu bu köhnemiş düzen sallanıyor. Kapitalizmin her şeyi yuttuğu bu ortamda AKP’nin yoksuldan çalıp zengine aktardığı çılgın politikalarla soyup soğana çevirdiği işçiler, işsiz kalan milyonlar, “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” diyen başbakana inat “Baş olan ayaklar” Denizlere, Mahirlere, İbolara sahip çıkıyor.

Onların adlarını anan sanatçıları, öğrencileri cezalarla yıldırmaya çalışsalar da bu halk hala onları anıyor, miraslarına sahip çıkıyor. Doğan bebelerine, gelecek umutlarına onların adlarını veriyor.

Tıpkı gelecek güzel günler gibi, özgür bir dünya insanca yaşam özlemi gibi, devrimci önderlerini de çocuklarının adlarında, yüreklerinde, beyninde yaşatıyor, büyütüyor!

Onların adlarını, anılarını, ideallerini hafızalarımızdan silmeye, yarattıkları karanlıkta yok etmeye çalışanlara inat bugün buraya çocuklarımızla geldik.

Ne kadar baskı yapsanız da adlarını tarihten, belleklerden silmeye çalışsanız da halk evlatlarını sahiplenmekten vazgeçmeyecek, çünkü onlar yaşanılası güzel bir dünya özleminden ve halkını sevmekten vazgeçmediler;

Denizler darağacında, Mahir kuşatmalar altında, İbo işkencelerde vazgeçmedi.

Bu halk da baskılara boyun eğmeyecek, onları anmaktan, yaşatmaktan vazgeçmeyecek, vazgeçiremeyeceksiniz! Bakın daha dün onların yolundan giden yüz binler 1 Mayıs günü Taksim’i doldurdu. Ne 4 artı 4’leriniz ne uydurma soruşturmalarınız ne de zindanlarınız bu halkı faşizme karşı verdiği mücadeleden vazgeçirmeye yetmeyecek!”

KİMLER KATILDI?

Yoğun bir katılımın gerçekleştiği anma törenine Esenyurt’un yanı sıra komşu ilçelerden de ilgi vardı. Törene adları Deniz, Mahir, ve İbrahim olan minik çocukların yanı sıra CHP Esenyurt İlçe Örgütü üyeleri, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Çağrı Dergisi, Güney Kültür Merkezi, Esenyurtlular Derneği (ESDER), Dersimliler Derneği, Ardahan Kültür Evi, Esenyurt Tokatlılar Derneği (ESTOKDER), Avcılar Kültür Sanat Derneği, Devrimci Sosyalist Hareket (DSH), Emek ve Özgürlük Cephesi (EÖC), Yeni Dünya Gençliği, tiyatro sanatçıları, Dr. Yavuz İren, Erdal Dönmez, Engin Sarıkaya, Hikmet Kala ve çok sayıda vatandaş katıldı.

NAZIM’A SAYGISIZLIK!

Anma töreninin ardından Üç Fidanlık’ın hemen yanında yer alan Nazım Hikmet heykelini ziyaret eden grup, heykelin çeşitli yerlerinin kırıldığını ve üzerine boyalarla yazılama yapıldığını gördü. Burada grup adına kısa bir açıklama yapan Yusuf Ulu, Tayyip Erdoğan, Necmi Kadıoğlu ve Gürbüz Süleymanoğlu gibi isimleri taşıyan park ve tesislerin özel güvenlik elemanlarıyla korunduğunu, Nazım Hikmet Parkı ile içinde bulunan heykelin ise bir başına ve bakımsız bırakıldığına dikkat çekti. Heykel ile parkın içinde bulunduğu durumun hem Nazım Hikmet’e hem de onu seven ve ona değer veren tüm Esenyurtlulara bir saygısızlık olduğunu vurgulayan Ulu, AKP’li Esenyurt Belediyesi’ne tepki gösterdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —