Bu gelişme üzerine Şevval Sam, bir açıklama yaptı:
Van'da 18 Haziran 2012 günü Toplum Gönüllüleri Vakfı'nın çağrılısı olarak katıldığım toplantıda öğrencilerle son derece içten bir söyleşi gerçekleştirdim. Konuşmamı tamamladıktan sonra bana yönelen soruları yanıtladım. Bu soru cevaplar sırasında ortaya çıkan diyalogun çok kısa bir bölümünü alıp 'ilginç' hale getirmek için başlık yapılmasından sonra, oradaki konuşmamla hiç ilgisi olmayan bir 'medya analiz' ortamı yaratıldı. Oysa Van 100. Yıl Üniversitesi'ndeki konuşmam öğrencilerin tamamı tarafından benimsendi. Tartışma çıkmadı. Alkışlandı. Onaylandı. Yapay tartışma, toplantının 'haber' haline getirilmesinden sonra ortaya çıktı! Olayın gelişimi aynen aşağıdaki gibi oldu.Bir başörtülü kız öğrenci ayağa kalkarak şöyle dedi: Şevval Abla bakın ben başörtülüyüm. Yanımdaki en yakın arkadaşım ise başörtüsüz. Ama bu aramızda sorun olmuyor.-Ne güzel işin doğrusu da bu zaten…-Fakat ben başörtüsünden dolayı bu ülkede bazı yerlerde okuyamıyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bunun üzerine ben de aynen şöyle dedim:-Ben düşünce ve inanç özgürlüğüne inanıyorum. ÖRTÜNMEYE KARŞI DEĞİLİM! Eğer 20 sene önce başörtüsü serbest bırakılsaydı bugün bu problemler yaşanmayacaktı, başörtüsü bir ideoloji haline gelmeyecekti. İnancınıza saygı duyuyorum. Sonra da şöyle devam ettim: Dünyada 7 milyar insan, 7 milyar farklı parmak izi varsa, bir o kadar da farklı düşünce olabilir. Farklılıklar, bu dünyayı renklendiren ve yaşanabilir kılan unsurlardır… Konunun gerçek içeriği ve özeti budur. Görüldüğü gibi konuşmamda 'başörtüsü karşıtlığı' yok. Genelleme de bulunmuyor. Düşünce ve inanç özgürlüğü var. Eğer ifade özgürlüğü adına bir şeyler söylenecekse benim (başı açık ve örtülü) öğrencilere söylediklerim dikkatlice okunmalı. Sonra salonda bulunan öğrencilerin, sözlerim etrafında oluşturduğu dostluk-kardeşlik halkasına, özenle bakılıp saygı gösterilmelidir.