Tarih: 01.01.0001 00:00 587

“Mehmet Akif Ersoy'a Aydın Bakışlar” 2. Haftayı Geride Bıraktı

İstanbul Aydın Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu “Mehmet Akif Ersoy’a Aydın Bakışlar” panelinin ikinci oturumu gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak 22'inci Dönem AKP Adana Milletvekili Recep Garip ve İ. Aydın Üniversitesi ö

“Mehmet Akif Ersoy
 İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin desteğiyle Kasım 2012’den Kasım 2013’e kadar bir yıl boyunca sürecek olan ve her ay İstiklâl Şairimizin farklı boyutlarının ele alınacağı “Mehmet Âkif Ersoy’a AYDIN Bakışlar” isimli konferans dizisinin ikincisini gerçekleştirildi. 

 

22'inci Dönem AKP Adana Milletvekili Recep Garip, İstabul Aydın Üniversitesi’nin düzenlediği panelin açılışında “Biz koca bir cihan imparatorluğunu kaybetmiş bir ulusuz,” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu milletin dününe bakıldığı zaman bilinmesi gereken birkaç isimden bir tanesi olarak görünüyor Mehmet Akif Ersoy. Buna rağmen çok konuşulduğu kadar, çok unutturulmaya da çalışılan bir isim Akif. İstiklal Marşı ile bilinen ama İstiklal Marşı öncesinde hiçbir bilginin olmadığı bir Akif var Türkiye’de. İki üniversite bitirmiş bir arkadaşım bile Mehmet Akif’in hiçbir kitabından haberdar değil. En azından dünün tarihiyle, dünün medeniyetiyle yaşamak gerekiyor, bazen bazı şahsiyetler bazı kalemler, bazı liderler dünü bugüne doğru taşır. Dünü bugüne doğru taşıyan isimlerden biri Mehmet Akif Ersoy’dur.”

 

            “Dünü bilmeden bugünü bilemeyiz”

           

Recep Garip, “Bizim her şeyimiz medeniyet insanı olduğumuzu ortaya koyuyor,” diyerek konuşmasınaYahya Kemal’i, Sezai Karakoç’u ve Mehmet Akif Ersoy’u kıyaslayarak şöyle devam etti:

“Dünü bilmeden bugünü bilemeyiz, dünün şiirini bilmeden bugün şiir yazamayız. Yahya Kemal’in şiiriyle Mehmet Akif’in şiirini yan yana koyduğumuzda. Mehmet Akif geleceğin şiirini yazar ve geleceğin şiirini yazarken gelecek için söylemez, bugün için, bu günün geleceğini ayağa kaldırma adına, onun gönlüne, onun yüreğine, onda iman doğurma adına bir medeniyet şiiri yazar. Yahya Kemal öyle değildir. Yahya Kemal soyuttur daha çok dış dünyayı ilgilendirir. Biri dışı süslerken, dış dünyayı kurgularken, ötekisi sizin iç dünyanıza süzülür ve iç dünyanızı edebi bir terbiyeyle inşa eder yani sizin ruhunuzla sizin gönlünüzle ilgilenir. Mehmet Akif’in Yahya Kemal ile böyle bir kıyaslanması yapılabilir. Sezai Karakoç, Akif ile ruh teması kurabilmiş onunla kendi elbisesini giyebilmiş aynı üslup ve yolculuk içerisinde bir ömür istikrarla, ısrarla söylediklerini sürdüren ve yaşadığımız belki yüz yılın dehası denilebilir. İç dünya açısından, medeniyetin şiirini yazma açısından, düşünceleri acısından, büyük cihan imparatorluğu ve devleti açısından Sezai Karakoç’un şiirlerinde Mehmet Akif’i izlediğini ve bu anlamda Mehmet Akif kitapçığını yazdığını ifade edebiliriz,” dedi.

 

            “İstiklal Marşı aşkla söylenmiştir”

 

Yrd. Doç. Dr. Muhammet Sani Adıgüzel ise konuşmasında İstiklal Marşı'na değindi. “Aşkla söylenen sözler yerine gelir, İstiklal Marşı aşkla söylenmiş bir sözdür, onun için İstiklal yerine gelmiştir. Aşkla söylendiği için yerine gelmiştir,” diyerek başladı. İstiklal Marşı hakkında şu bilgileri verdi:

“Süleyman Çelebi’nin söylediği gibi, ‘İstiklal Marşı, sevgiyle ve aşkla Mehmet Akif Ersoy’un Allah demesiyle yazılmıştır’. Önce aşkla söylenmiş bir kelam vardır. Allah aşkla insana ‘Ol’ dedi ve oldu. İşte Mehmet Akif’in İstiklal Marşı'nın yazması da buna benzer. İstiklal Marşı bağımsız bir İslam devleti için yazılmıştır, bağımsız bir İslam devletinin marşıdır.”

 

Muhammet Sani, “Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nın öncesinde yazmış olduğu bütün şiirlerin İstiklal Marşı’na bir hazırlıktır,” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

           

            “2011 Mehmet Akif Ersoy yılı iyi değerlendirilemedi”

 

Semih Çelik,  Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 2011 yılının üç gün öncesinde açıklamış olduğu “2011 Mehmet Akif Ersoy yılıdır” kararı ve yaşamış oldukları sıkıntılar hakkında şöyle konuştu:

“Biz Mehmet Akif Ersoy sevdalıları olarak '2011’in Akif Yılı' ilan edilmesine çok sevindik, fakat çok sıkıntılar yaşadık. 2008'de Yahya Kemal’in vefatının 50. yıldönümü nedeniyle ‘Yahya Kemal Yılı’ ilan edilmişti ve orada da benzer sıkıntılar yaşadık. Açıkçası ben televizyon ekranlarından 2011’in Akif  Yılı ilan edildiğini duyduğum zaman bu tip sıkıntıların çıkacağını tahmin ettim, ‘İnşallah yanılırım’ dedim ama maalesef yanılmadım. Bazı kurumlarımızda şimdi bile Türk bürokrasisinde bir evrak yan odadan diğer odaya, arada sadece duvar olmasına rağmen bir haftada ancak gidiyor. Yahya Kemal yılında da bu vardı. Koordinasyonu hangi kurumun yapacağı ve etkinliklerin tek çatı altından çıkması problemiydi. Biz maalesef şahsiyetlere adanan yıllarda yaşıyoruz. Kültür Bakanı mı yapacak, Milli Eğitim Bakanı mı yapacak, Cumhurbaşkanlığı mı yapacak, Başbakan bu konuya ne kadar bütçe ayıracak, gibi sıkıntılar yaşıyoruz. ‘20011 Akif Yılı’ iyi değerlendirilemedi.”


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.