Tarih: 01.01.0001 00:00 433

“Genç Gelişim Sempozyumu 2” Sona Erdi

Bahçelievler Gençlik Meclisi’nin bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği ve İstanbul gençliğine bilgi şöleni tadında sunduğu “Genç Gelişim Sempozyumu“ Bahçelievler Belediyesi Nurettin Topçu Kültür Merkezinde gerçekleşti.

“Genç Gelişim Sempozyumu 2”  Sona Erdi
 Gençlik Meclisi, bu yıl da alanında uzman birçok yazar, akademisyen, siyasetçiyi üniversite gençliğiyle buluşturdu. İki gün süren sempozyum altı ayrı başlıktan ve altı oturumdan oluştu. Uluslar arası Hukuk Çerçevesinde İnsan Hakları, Girişimcilik ve Ekonomi, Yeni Dünya Dengeleri ve Türkiye, Çevre; Küresel Isınma ve Enerji, Demokratikleşme Sürecinde Türkiye ve Türkiye’de Medya gibi başlıklardan oluşan sempozyuma Doç. Dr. Gökhan Bacık, Prof.Dr. Berdal Aral, Dr. Ömer Bolat, Abdurrahim Albayrak, Prof. Dr. Beril Dedeoğlu Yard. Doç. Dr. Pınar Bal, Enerji Bakan Yardımcısı Doç. Dr. H. Murat Mercan , Doç. Dr. Osman Can, Prof.Dr. Mazhar Bağlı, Doç. Dr. Bekir Gür, Abdurrahman Dilipak, Ünal Tanık Nagehan  Alçı, Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak konuşmacı olarak katıldı. Sempozyum programına dinleyici olarak mülakatlarla seçilen 600 üniversite öğrencisi hazır bulundu.

 
Uluslararası hukuk, ekonomi, çevre, medya gibi birçok konu yer aldığı sempozyum, Bahçelievler Gençlik Meclisi Başkanı Eyüp Karadağ, Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu ve Bahçelievler Kaymakamı Şevket Cinbir’in yaptığı açılış konuşmalarının ardından başladı.

'Yeni Dünya Dengeleri ve Türkiye' başlıklı ilk oturuma Galatasaray Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr Beril Dedeoğlu ve Mimar Sinan Güzel Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr Süleyman Kızıltoprak konuşmacı olarak katıldı.  Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Avrupa Birliği ile geçen süreci 'Ne olan ne ölen bir durum' diye nitelendirdi. Sözlerine devam eden Dedeoğlu, veto edilen başlıkların tümü birden ortadan kalkmasa da, parça parça olarak pazarlıkla kaldırılacağını kaydetti.
Dedeoğlu, 'Avrupa'da siyasetin yeniden yapılandırılmasında Türkiye dışarıda kalarak rol oynayamaz.' şeklinde konuştu.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Süleyman Kızıltoprak ise Arap devriminden Fransız, İran ve Rus devrimleri gibi söz etmek için çok erken olduğunu dile getirdi.
Kızıltoprak, diktatörlerin yerine toplumun faydası için çalışacak bir düzen kuramayan Arap ülkelerine, en kötü diktatör yönetimin bile bu anarşiden daha iyi olduğunun gösterilmeye çalışıldığını kaydetti. Bununla birlikte,'Maalesef Arap Baharı denen gelişmeler, Suriye için kara bahar denecek bir dönemi başlattı.' dedi.

Sempozyumunda ikinci oturum “Uluslar arası Hukuk Çerçevesinde İnsan Hakları” başlığıyla devam etti. Bu oturuma Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Berdal Aral ve Zirve Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr Gökhan Bacık konuk olarak katıldı.

Konuşmasına nefret suçları ve genel suçlar arasındaki farklardan bahsederek başlayan Bacık, “ Bir insanı yolda geçerken herhangi bir suçu yüzünden zarar veriyorsan o işlemiş olduğun eylem normal suç fakat kişinin rengini beğenmediğinden, ırkını beğenmediğinden yada başörtü taktığından dolayı zarar veriyorsan bu nefret suçuna dahil edilir.” ifadelerini kullandı. Oturumun diğer konuğu Prof. Dr Berdal ARAL ise kendisini dinleyen gençlere uluslar arası kuruluşların gündeme veya gündemi belirleyen aktörlere uygulamaya çalıştıkları yaptırımlardan bahsetti. Üstüne basarak anlatmak istediği insan hakları ihlallerinin yarattığı kaostan bahsederken “ Dünyada bin bir türlü kıyımlar, savaş suçları veya soykırımlar gerçekleşiyor. Ve birkaç kuruluşun haricinde aslında kuruluş gayeleri bu olan yapılanmalar bilene bu sorumluluktan kaçınıyorlar. Güvenlik Konseyi de birbiri ardına Amerikan çıkarlarını eksene alan, Batının hegemonik küresel çıkarlarını eksene alan kararlar almaya başladı.”  sözlerini dile getirdi.

Günün son oturum başlığı olan “Girişimcilik ve Ekonomi” ‘ye ALTUR Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Albayrak ve AK Parti MKYK Üyesi ve MÜSİAD Eski Başkanı Dr. Ömer Bolat konuk oldu.

Aynı zamanda Galatasaray SK Yönetim Kurulu Üyesi olan Abdurrahim Albayrak’ı gençler büyük ilgi ile dinledi. Kendi yaşamından örnekler vererek girişimcilik hakkında deneyimlerini anlatan Albayrak “Hayatımın belli döneminde Almanya’da yaşamış olmam disiplin sahibi bir karakter sahibi olmamı sağladı. Almanya’daki çalışma şartlarının ağırlığından size bahsetmeme gerek yok sanırım. Sonunda orada sarf ettiğim çabayı ülkemde de sarf ettiğim takdir de karşılığını alacağım inancına sahip oldum ve bir cesur kararla Türkiye’ye döndüm. Askerde boyacılık yaptım ardından sivil hayatta bir minibüs aldım ve servis yaptım sonra o minibüs sayısı iki oldu üç oldu derken birde baktım Mercedes arabam olmuş.” ifadelerini kullanarak girişimcilik için gerekli olan disiplin olgusuna vurgu yaptı.

AK Parti MKYK Üyesi ve MÜSİAD Eski Başkanı Dr. Ömer BOLAT kendisini dinleyen gençlere Türkiye’nin ekonomik gelişmeleri hakkında bilgiler verdi. Konuşmasına devam ederken “ Geçmişte Türkiye’de sanayinin ve zanaatın güçlü kolları yabancılara aitti. Osmanlı insanları savaştayken Ermeni’si ve Rum’u ticari alanda ilerledi ama bu jargon son zamanlarda değişti adil dağılımlara doğru yol alıyor. Bir zamanlar yönetiminde bulunduğum derneği tehlike olarak gören zihniyetler vardı. 28 Şubat zamanında Müsiad üyelerine yıldırma politikaları izlenmiştir. Sadece inanç ayrılıkları nedeniyle bu tür politikalar ekonomiyi içler acısı hale düşürmüştür.” dedi

Konuşmacıların, gençlerin sorularını yanıtlamalarının ardından Genç Gelişim Sempozyumu cumartesi günü oturumu son buldu.

Sempozyumun ikinci gün ilk oturum konuşmacıları Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Pınar Bal ve Enerji Bakan Yardımcısı Doç. Dr Murat Mercan oldu. Çevre ve iklim konusunda çalışmaları ile ünlü akademisyen Pınar BAL, Türkiye’nin 2023 hedeflerinin sürdürülebilir kalkınma modeli oluşturduğunu, çevre ve küresel ısınmaya yönelik düşük karbon endüstrilerine yönelik çalışmalar içerdiğini ve çalışmaların büyüyen Türkiye ile paralel ilerlediğinin altını çizdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Murat Mercan Türkiye’nin enerji hedeflerinden ve nükleer enerjiye yönelik atılan adımlara değindi.

Günün ikinci oturumu olan 'Demokratikleşme Sürecinde Türkiye'yi konuşmak için Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Osman Can, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Bekir Gür ve AK Parti MKYK Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı konuk olarak katıldı.

İlk sözü alan Prof. Dr Mazhar Bağlı ' Demokrat bir insan dediğimiz zaman sakallı bir adam veya başörtülü biri aklınıza gelir mi? gelmez. Halbuki demokratlık yüklü bir ideoloji değildir. Bunu bizi böyle düşünmemizi istediler ve oldu. Bu anlayış değişmediği müddetçe demokratikleşmeden bahsedilemez.'

Mazhar Bağlı'nın ardından sözü alan Osman Can 'Anayasada demokrat yazılmasıyla demokrat olunuyorsa, sosyal devlet yazılınca sosyal olunuyorsa 1921 den beri demokratız. O zaman Dersimi kim açıklayacak Seyyid Rıza’dan kim bahsedecek? Anayasada yazılmasıyla özgür olunsaydı 82 anayasası Dünyanın en özgür anayasal metnidir.' cümlelerini kullandı.

Oturumda son sözü alan Bekir Gür sürecin eğitime bakan yönünü değerlendirdi. Türkiye’de eğitimi anlamak vesayetçi anlayışı anlamaktan geçtiğini vurgulayan Gür, üniversiteler hiç bir zaman akademik özgürlüklerini topluma hesap vermek adına hiç kullanmadığını vurguladı.

Sempozyumun son oturumu olan 'Türkiye'de Medya' konuşmacı olarak gazeteci Ünal Tanık, gazeteci Nagehan Alçı ve gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak katıldı.

Oturumun ilk konuşmacısı Abdurrahman Dilipak medyayı anlatırken yakın Türkiye tarihinde şahit olduklarına da değindi. Özellikle 28 Şubat zamanındaki medyadan bahseden Dilipak ' 28 Şubat zamanında beni içeri almadıklarında işimi dışarıda bitireceklerini düşündüm. Böyle düşünmeme dönemin şartları zorladı. Ama işin enteresan tarafı 42 yıldır kesintisiz sanığım fakat bir türlü içeri girmeyi başaramadım. Medya mensuplarına verilen korkuyu bir düşünün.' sözleriyle dönemin şartlarını ifade etti.

Oturumun diğer konuğu olan Nagehan Alçı 'Ben laik ve sorgulamadan koşulsuz itaate mensup bir aileye mensubum. Benim gibi olan insanlar dönemin gelişen şartlarından pek haberi olmaz.

Ben üniversite öğrenimi sırasında generaller muhtıra veriliyordu, gazeteler aynı başlığı atıyorlardı ama dönemin o şartlarından haberimiz yoktu ya da görmek istemiyorduk. Sorgulamaya başladığım zaman medyaya yönelik yapılan bu tür baskıları artık görmeye başladım' diyerek dönemi farklı kişilikten yorumladı.

Oturumun son konuğu Ünal Tanık günümüz internet haberciliği hakkında önemli bilgiler verdi. Tanık internet gazeteciliğini anlatırken ' Önemsiz olarak görülebilen bu başlık aslında günümüzde birçok şeyin anlayışında farklılık yaratmayı başarabiliyor. 27 Mayıs muhtırası veya Cumhuriyet mitingleri zamanında internet gazeteciliği olmasaydı bu zamanlar bir 28 Şubat ortamı yaşatmaya müsaitti. internet gazeteciliği sayesinde kolay ve hızlı habercilik anlayışı ile bu algı kolayca doğru tepkilere yol açtı' ifadelerini kullandı. kapanışında

Sempozyum, öğrencilere katılım sertifikalarının dağıtımın ardından çekilen toplu fotoğrafın ardından sona erdi. 


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.