Açıklamasında sadece dershanelerin değil, tüm eğitim sisteminin sorunları olduğuna dikkat çeken Önce, şu değerlendirmelerde bulundu. “Eğitimin 12 yıl boyunca zorunlu tutulması temel bir sorundur. Bu zorunluluğa karşı, toplum vergileriyle finanse ettiği eğitim sürecinde ne söz ne de karar hakkına sahiptir. Milli eğitim sistemi, tamamen bürokratik biçimde yukarıdan aşağı bir düzende işlemektedir. Çocuklarımız çok küçük yaşlarda ailelerinden koparılarak beton yığınları arasındaki ruhsuz mekânlarda yetişmektedir. Üstelik her gün saatler boyunca hem konu hem de içerik olarak yoğun öğretim programlarına maruz kalmaktalar. Çocukluğun ve ilk gençliğin okula ve sınavlara hazırlıkla geçmesinin hiçbir insani tarafı olamaz. Bunda, tamamen başarı testlerindeki performansa odaklı bir anlayışın eğitim sisteminde her gün daha fazla egemen olmasının payı da unutulmamalıdır. Diğer taraftan; eğitimin içeriğinde hâlâ ırkçı, militarist ve tektipçi öğelerin yer almaktadır. İşte tüm bu sorunları tartışmaya açmadan; tüm meseleyi dershanelerden ibaretmiş gibi görmek yanıltıcıdır. Aynı devlet merkezli mantıkla işleyecek olduktan sonra, dershaneleri okullara dönüştürmek de soruna çare getirmeyecektir. Çözüm, bir başka noktada aranmalı; farklı alternatiflerin geliştirilebilmelidir. Bunun içinse başta Tevhid-i Tedrisat Kanunu başta olmak üzere tüm yasal ve yapısal engeller ortadan kaldırılmalıdır.”
Dershanelerin dönüştürülmesinin tüm eğitim sistemini serbest piyasa ekonomisi içinde düşünen bir yaklaşımla gerçekleştirilmek istenmesini de doğru bulmadıklarını ifade eden Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce açıklamasına “Eğitim İlke-Sen, her şeyin metalaştığı, değerinin maddiyatla ölçüldüğü sosyal ve iktisadi anlayışları reddetmekte, böyle bir zihniyetin eğitimde hâkim paradigma olmasına karşı mücadele etmektedir. Dershanelerin kapatılması talebimiz, aslında bu sorunu üreten eğitim sisteminin de tamamen değişmesi talebiyle iç içedir. Birini sorun olarak ele alırken, diğerindeki sorunu gözden kaçırmak çözüm değildir. Çünkü çocuklar, bizim için devletin siyasi çıkarlarına kurban edilemeyecek kadar biricik varlıklar oldukları gibi, serbest piyasanın ekonomik çıkarları ve hırslarına kaptırılmayacak kadar da değerlidirler. Dershane tartışması bizce başka bir eğitim sisteminin, özgürleştirici bir pedagojinin geliştirilmesi ihtiyacını da ortaya koymuştur. Eğitim ciddi bir değişikle değişmeli; sosyal adalet, eşitlik, kardeşlik, sorumluluk, barış, vicdan, paylaşma ve dayanışma gibi temel ilkelerin merkeze alındığı insani bir anlayış hâkim olmalı.” şeklinde son verdi.