Tarih: 09.12.2013 17:53

İnternet Sizin Yerinizi Alabilir!

Facebook Twitter Linked-in

 Teknolojinin doğru kullanıldığında güzel ve keyifli bir arkadaşlık gibi zevk verdiğinin, kişinin duygusal ve bilgi dünyasını zenginleştirerek kazanıma dönüştüğünün altını çizen Hisar Intercontinental Hospital Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Işılay Altıntaş; ‘Ancak internetin kullanım şekli kişinin hayatını olumsuz etkilemeye başlıyor, bağımlılık yaratıyorsa tehlike sinyalleri çalıyor olabilir. Hem erişkinler hem çocuk ve ergenler için iç dünyadaki duyguların, dürtülerin denetimi ile ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler varsa internetin kullanım şekli dengeyi daha da bozabilir. Bu da duygusal sorunların çözümünü ertelemenin yanında; aşırı ve uygunsuz kullanıldığında başlı başına sorunun kendisi haline gelebilir.’ açıklamasında bulundu.

 

İnternet Bağımlılığı Çocuk ve Ergen Grubu İçin Çok Daha Tehlikeli!

İnternetin yoğun kullanımına çocuk ve ergen dünyasından baktığımızda öncelikle çocukların iç dünyasında hangi ihtiyaçlarını karşıladığını görmemiz gerekir. İnternetin uzun süreli kullanımından çok; kullanma amacı, motivasyonu ve kullanma süresi çok önemlidir. İletişimdeki sıcaklığın, duygusal ve bedensel ihtiyaçların, merakların yerini ekran ne kadar devralıyor asıl sorulması gereken soru budur. Diğer taraftan çocuğun yaşına uygun olmayan sanal ortamlara girmesinin getirdiği çocuğu travmaya açık hale getiren potansiyel risklerin çok iyi denetlenmesi gerekir. Sanal ortamda karşılaşacağı kişilerin aslında sokakta karşılaştığı yabancı kişilerden farkı olmadığı gibi; internetin güvenli kullanımı ile ilgili ne kadar bilgilendirildiği anne babalar için önemli bir konudur. Yapılan araştırmalarda internet kullanımında en büyük risk faktörü 12-18 yaşlar arası gençlerdir. Bu grupta kötüye kullanım oranının %1,9-3,5 olduğu düşünülmektedir. Her yüz çocuktan 8-18’i yüksek riskli grup olarak saptanmıştır. Erkekler kızlara göre üç kat daha fazla risk altındadır. İnterneti olması gerekenden daha fazla kullanan çocuklarda depresyon, kaygı bozuklukları ve dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu tanıları normal popülasyona göre çok daha sıktır. Dolayısıyla eğer bir çocuk çok yoğun bir şekilde internet ortamında kalıyorsa altta yatan bir psikopatolojinin de sinyalini verebileceği her zaman dikkate alınmalıdır.

 

Bağımlı Değil; Bağlı Bir Çocuk İstiyorsanız...

Doğumu izleyen ilk yıllarda çocuğun kendi başına var olabilmesi için gerekli donanımı bulunmadığından anneyle kurduğu ilişki bir bağımlılık ilişkisidir. Duygusal ve fiziksel ihtiyaçları anne tarafından karşılanan çocuk yaşamla karşılaştıkça yaşadığı zor duygulanımlar anne tarafından yatıştırılır. Büyüdükçe ve yaşamda bir birey olarak var olma yolunda ilerledikçe anne ile kurulan ilişki bağımlılıktan sağlıklı bir bağa dönüşür. Duygusal yaşamında ihtiyaçları karşılanmamış, kendi kaygısıyla baş etme becerileri gelişmemiş bir çocuk ya da ergen, her zaman ilişkide olduğu ve onun duygu durumunu dengeleyecek bir nesneye ihtiyaç duyar. Bulamadığında ise bu ihtiyacı bilgisayar ekranıyla gidermeye çalışabilir. İnternetle kurulan bağ güzel ve keyifli bir arkadaşlık gibi zevk veriyorsa, kişinin duygusal ve bilgi dünyasını zenginleştiriyorsa bu bir kazanımdır. Ancak internetin kullanım şekli artık kişinin hayatını olumsuz etkilemeye başlıyorsa tehlike sinyalleri çalıyor olabilir. Araştırmacılar da bu konuda bir takım kriterler geliştirme ihtiyacı duymuşlar ve bizi uyanık olmaya davet ediyorlar.

İnternet Bağımlılığı Nelere Neden Olabilir?

Sonuç olarak İnternet Bağımlılığında psikiyatrik belirtilerin daha şiddetli olduğu, bağımlılığın kendisinin de belirtilerin çıkmasını hızlandırıcı bir etkisi olabileceği, çevresel faktörler önemli olsa da biyolojik bir yatkınlığında altta yatan sebepler arasında olduğu düşünülmektedir.

 

Bu Belirtiler Varsa Çocuğunuzda İnternet Bağımlılığı Başlamış Olabilir!

 

İnternet Bağımlılığından Korumak İçin…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —