“Sevgiyle büyüyen şehrin, Merhametsiz yöneticileri”

 Yüksel, “ Sevgiyle Büyüyen şehir afişleri asmakla, sloganlar üretmekle bu iş olmaz, merhamet etmeyi bileceksiniz. Kaymakam, belediye başkanı, amir, memur kim var ise merhamet etmeyi hatırlayın, bir mektup okuyarak, hiç tanımadığınız bir insana yardım ederek içinizde ki insanlığı yeniden ortaya çıkarın” dedi.

“Emanetlerime sahip çıktım”

Dernekte elektirik kablolarında meydana gelen ve yangına sebebiyet veren olayda her hangi bir kayıp yaşanmadı. Yüksel, “ burada Türkiye’nin her köşesinde cezaevlerinde tutuklu bulunan kadın, çocuk ve erkek mahkumlara ait emanetler var, emanet diyorum çünkü onlara ulaştırılmak üzere derneğimize getirilen Kuran-ı Kerim, Seccade, Tesbih, Kitap, kıyafet, ayakkabı bize emanettir. Biz aracıyız, mektuplarla bize ulaşan mahkumlarımızın isteklerine cevap veriyoruz. İnsana merhamet etmeyen merhamet bulamaz, burada günlük 300 mektup aldığımız zamanlar oluyor. Yalnız kendileri için değil, dışarıda bıraktıkları eş ve çocukları için yardım isteyenler var.

“1 yıldır UNUTULDUK”

3 yıl önce bu merkezi Beylikdüzü’ne kurduğumuzda bizden desteğini esirgemeyen ve burayı bize veren Beylikdüzü belediye başkanı Yusuf Uzun’a teşekkür ediyorum. Yalnız son 1 yıldır herhangi bir desteğini alamadığımız Beylikdüzü belediyesi tarafından önce sularımız kesildi, şimdi elektirik sorunu yaşıyoruz. Merkezi Beylikdüzü’nde bulunan ve onbinlerce insana yardım eden kişisel ihtiyaç desteği veren derneğimiz, yetkililer tarafından unutuldu.

“İnsana merhamet etmeyen merhamet bulamaz”

İlçeyi “Sevgiyle Büyüyen Şehir” olarak tanıtan yetkililere sesleniyorum, gelin bir mektup okuyun merhamet edin, yardım edin. Sevgiyle büyüyebilmek için o şehri yönetenlerin merhametli olması lazım, merhamet olmadan da sevgi olmaz. İnsana hizmet etmeyi bilmiyorsunuz. Merhametiniz bitmiş, okuyacağınız bir mektup yapacağınız bir yardım üzerinde namaz kılınan seccade, okunan kura demektir. Allah için insana değer verin, bize sahip çıkın” diyerek yetkililere seslendi.

“Ölümden bir önceki durak”

Necdet Yüksel, “ Hiç düşündünüz mü acaba c.evi nasıl bir yer nasıl bir yaşantı için de oradaki insanlar. Orada insanlar her duyguyu bir arada yaşarlar. Bir bakarsın mutlu dur bir bakar sın üzgün dür aklın da olmadık düşünceler le savaş verir.Aslın da kendi haline üzülmez sadece onunla beraber ceza yatan sevdiklerine üzülür ve kendi dünyasın da bu çıkmaz sokağın buz gibi savaşını vermeye çalışır. Orada gece olunca asla uyuyamaz o yastığa kafasını koyduğun da gündüzleri kimse görmesin diye akıtamadığı gözyaşlarnı yastığına sessizce dua ederek kendini sıkarak bırakır.O an kendin den nefret eder sadece kendisinden. Sevdiğini sevdiklerini düşünür tekrar çekip gitmek bitirmek ister Hırçınlaşır Asileşir sonra da kendini dinler ve asliği hırçınlığı gider. Orada her günü aynı yaşar ama tek iki gün hariç görüş ve telefon günlerini heyecanla bekler.O geçmeyen saatler le savaş vermeye başlar ve sonra acaba zorluk çektiler mi bir sorun oldu mu ? diye kendi kendini yer ama o görüş anı tüm her şeye değer ve şükür der içinden İyi olmaları mutluluk verir yüreğine. Bakışlar hep donuk dur ama belli etmez yine de. Görüş biter ve içinden derki sessizce beni bırakma gitme sen olmaz mı ama sadece içinden der. Koğuşuna döner ve hemen ranzasına uzanır görüşün analizini yapar sayım gelene kadar yatar uyumak ister çünkü kendini daha güven de hisseder kendinden nefret etme duygusu ile yüzleşmek istemez. Uyanır aca ba eve gittiler mi telaşı başlar telefon günü beklenir seslerini duyunca da rahatlar yine şükür eder.Orada hem seviliyor hem sevilmiyor piskolojisi içindedir... O yüzden bu arkadaşlarımıza daha duyarlı olmak gerekiyor, çünkü orası ÖLÜMDEN BİR ÖNCEKİ DURAKTIR! Nerden mi biliyorum çünkü bende o duraktaydım ve oranın ortamını yaşamış biri olarak çok kısa bir şekilde sizlerle paylaşmak istedim.  Allah 'ım biran önce herkesi kurtarsın!”diyerek düşüncelerini ifade etti.

Beylikdüzü Haber Merkezi       GÖRÜNTÜLÜ VİDEOSU AŞAĞIDADIR....