Vehbi Orakçı: “Bir garibanımızın çocuğu benim sokağımda açsa, işsizse, eğitimsizse ve bu ilçede pazar yoksa, okul yoksa, iş yoksa, meslek eğitimi yoksa; bunun sorumlusu benim. Ben de hizmet ehliysem, yan gelip yatmak ve mazeret üretmek g
Basının önemini “denetleyicilik” özelliğiyle vurgulayan Orakçı, doğru bilgi aktarmanın gereğine işaret etti. “Bugüne kadar hiçbir basın mensubu ile davalık, düşmanlık, kaos ve kavga noktasında olmadık, inşallah da olmayacağız” diyen Orakçı; “Çünkü herkes görevini yapıyor” dedi. Beylikdüzü’nün eski başkanı, 2004-2009 yılları arasında yaptığı 136 projeyi de kısaca anlattı. Hedeflerini de paylaşan Orakçı; “İnşallah yarım kalan işlerimizi tamamlayacağız” ifadesini kullandı.
AK Parti Beylikdüzü Belediye Başkan Aday Adayı Vehbi Orakçı, toplantıda şöyle konuştu: “Özgür basının, hür basının, toplumu aydınlatma misyonuna zemin hazırlayan günleri inşallah hep birlikte görürüz. Toplumsal aydınlanmanın olmazsa olmazı olan basınımızı her zaman içten duyguyla önemsedik ve önemsemeye devam edeceğiz. Basın bir denetleyici kurumu gibidir. Denetimin en şeffaf ve en açık hali basındır. Çünkü bu çağdaki iletişim kanalları, toplumun aydınlatılmasına ufuk açmıştır.
Toplumun geleceğini yönlendiren, karar mekanizması olan yöneticilerin halka bağlantısının sağlanmasını sizler muazzam olarak yapıyorsunuz. Bizler hem şirket, hem vakıf ve hem siyasi kimliğimiz olarak sizlerle yoğun temasta bulunup, açık şekilde denetlenmeyi ve eleştirilmeyi dikkate aldık, önemsedik. Ben basından bu anlamda hayatım boyunca faydalandım. Kimi zaman haksızlığa uğrasam da, önemsemedim, dedim ki ‘basın görevini yapmalı, yanlış anlamışımdır, yanlış anlatmışımdır, kendimi anlatamamışımdır.’ Hayatımda hep böyle düşündüm. Bugüne kadar da hiçbir basın mensubu hakkında davalık, düşmanlık, kaos ve kavga noktasında olmadık, inşallah da olmayacağız.
Biliyorum ki bir görevi var, bunu da en iyi şekilde yapmalı. Denetleyicilikle haber kaynağına ulaşıp, toplumu doğru bilgilendirmesi gerekiyor. Yönetim mekanizmasının olmazsa olmazlarından birisidir. Bana göre bu çok büyük bir görev ve iyilik. Yönetici konumundaki insanlar elindeki yetkiyi kullanırlar. Bu insanlar da denetlenmediği zaman, kontrol edilmediği zaman, beşer olup şaşma riski var. Riski giderecek olan da gazetecilerdir, basın mensuplarıdır. Kaleminizi, kelamınızı ve yaptığınız haberleri; zehirlemeden, kirletmeden, doğrular için değerlenmeniz noktasında sorumlusunuz. Böyle yaptığınız sürece inanıyorum ki kazanan insanlık olacaktır. Umarım her zaman denetleyici, kontrol edici, kamu malının hakkını savunan bir görev üstlenirsiniz.”
Toplumsal olaylara dikkat çekerek örneklendirme yapan Orakçı, “huzur ve para” ilişkisini anlattı. Kimsenin üzülmemesi gerektiğini ifade eden Orakçı, bu konuda yöneticilerin tutumuna dikkat çekerek; “Dün bir haber izledim. Küçük bir çocuk sokaktan kâğıt toplarken arabanın altında kaldı ve hayatını kaybetti. İnanın ki, gözlerim doldu ve ağladım. Şuçu neydi o çocuğun? Bunun sorumluları yöneticilerdir. Ne zaman kalemi kelamı güçlü olanlar bunun farkına varır, bunun için vicdanına bakarsa, inanın huzurlu oluruz. Ne kadar varlıklı olursak olalım, huzur olmadığı zaman bir şeye yaramıyoruz.
Bakın dünyada en çok para Arap Şeyhlerinde var. Bir bakıyorsunuz birisi gidiyor bir futbol kulübüne para veriyor, diğeri gidiyor jet alıyor, diğeri cinsel sapkınlık içinde bataklıkta sürünüyor. Demek ki parayla olmuyor. Aynı Arabistan’da Umre’ye gittiğimde sokakta kuru pilav yiyenleri görüyorum.” dedi.
Beylikdüzü’ne geldiği ilk yıllardan bahseden eski belediye başkanı, dün ile bugünün gözünden şerit gibi geçtiğini söyledi. Başından geçen bazı hikayeleri de gazetecilerle paylaşan Orakçı, şöyle devam etti:
“80’li yıllardan beri Beylikdüzü’ndeyim. Burası o zamanlar köydü ve nüfusu bin civarındaydı. Belde olması için 2 bin şartı vardı. Sonra nüfus arttı ve belde oldu. 1994 yılında belde belediyesi oldu. O günlerden bugünlere 300 bin oldu nüfus. İş dünyasında ve siyaset hayatımda her kademede görevde bulundum. Bin nüfustan 300 bine kadar film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden. Nice insanlar gördüm… Geldi, geçti, gitti. Kamu malını hoyratça yağmaladı. Maalesef yağmalamaya da birçok insan seyirci kaldı. Buna rağmen, bu istismarla büyüyen şehir oldu Beylikdüzü. Bu duygumuzu 1986 yılında ilk geldiğimiz gün de hissetti.
Burada elektrikler kesilir, 1-2 gün gelmezdi. Ben Erzurum’un ücra bir köyünden geldim. Orada elektrikler kesilirdi. Hadi orası köydü, burası İstanbul. Neden elektrik kesiliyordu? İmza kampanyası düzenleyip Avcılar’da başvuru yaptık. O zamanlar ödenek çıkacak, hatlar değişecek vs vs… İnanır mısınız, yıllar geçti, Kavaklı’daki o trafo 2004’e kadar kaldı. Kimler geldi geçti, yapamadı. 2004’te biz göreve geldik, ihalesiz bütçesiz bu işi hallettik. 15 gün içinde tamamlandı. 86’dan 2004’e kadar birilerinin sorumluluğu altındayken bu iş kimse yapmadı. Bu işleri yapmak için kor gibi yanan yürek lazımdı. Biz o duyguyu 86’dan beri hissediyorduk.”
Basın mensuplarına 2004-2009 yılları arasında gerçekleştirdiği 136 projeyi kısaca anlatan Beylikdüzü eski Belediye Başkanı Vehbi Orakçı, şöyle konuştu:“Göreve geldiğimizde 8 trilyonluk bütçeyi 5 yıl içinde 100 trilyona çıkarttık. Bir kültür merkezini 15 triyona yapacaktık ilk göreve geldiğimizde. 8 trilyonun 5’i belediye harcamalarıydı. Kalan 3 trilyonu 5 yıl biriktirsek anca bir kültür merkezi yapabilirdik. Ama biz önce kaynak oluşturup bütçemizi 10 kattan fazla arttırdık.Bütçe dışı hayırseverler konusunda, eğitim gönüllüleriyle yurtlar ile okullar yaptırdık. Beylikdüzü’nü metruk bir şekilde alıp kentleşme yaptırdık. 2004 öncesini biliyorsunuz. Açın arşivleri bakın. Ne spor, ne kültürleşme, ne bir faaliyet ne de bir sosyal alan vardı. Her şey ortada. Kamu hizmetleri adına bir sağlık ocağı, 6 okul ve 4 tane park vardı. Biz göreve geldikten sonra Allah nasip etti hizmetlerimizi başlattık.‘Temizlik Beylikdüzü’ diyerek başladık ve cadde sokaklarımızı önce temizledik. Okullar yaptık. Anaokulları ve normal okullar. Çünkü okul yoktu hiç.
Türkiye’de bir ilk daha gerçekleştirdik. Mesleki Eğitim Okulu yaptık. Amacımız neydi? Ortaokul ya da lise terk yapan çocuklarımız kahvede oyun oynayacağına ya da kapkaççı, kötü yolda olacağına, gelsin eğitim görsün dedik. İş sahibi yaptık. Ve bugün halen yılda 4 bin civarında kişiye kurs ve belge veriyor. Sanayiciler aradığı kişileri bularken, gençlerimiz de iş sahibi oluyor. Belediye parkının orası, çamlık parkı metruktu. Tinerciler vardı, kapkaççılar vardı. Biz geldik ve buraları ıslah ettik. Mafyatik insanlar vardı onları da temizledik. Çıkardık hepsini oradan. Kelle koltukta savaştık. Şimdi ise gece gündüz herkes spor yapıyor ve faydalanabiliyor.
Yeşil Vadi projemiz Bizimkent’ten başlayıp denize kadar olan bir proje. 1 milyon 600 bin metrekarelik bir park. Türkiye’de en büyük parktık. İzmir’de, Ankara’da parklar var. Ama bu büyüklükte park söz konusu değil. İnşallah nasip olursa bizlere bu parkı bitireceğiz. Her türlü yaşam alanını oluşturacağız. Basın mensuplarımıza da bu park içinde nezih bir mekan tahsis edeceğiz. Bugün bunun da sözünü veriyorum. Gazetecilerin hafta sonları keyif yapabilecekleri bir yer olacak. Kültür Merkezimiz 32 bin metre kare alanlıdır. İstanbul’da en büyüktür. Neydi amacımız? Günde en az 20 bin insan gelip herkesin faydalanmasıydı. Zaman ve vakit geçirmesiydi, eğlenmesiydi. 500 insanımız da ekmek teknesi sahibi olacaktı. Maaşlı çalışacaktı. Şimdi kısmen hizmette.”
Yeni bir projesini dile getiren Orakçı, “Bugün IMF’ye 5 milyar dolar lira borç veren bir ülke olduk. Birçok ülkeye borç veren ülkeyiz. Çalışan, üreten ve denetleyen bir ülke olunca gerçekleşiyor bunlar. Bizler de o mantıkla Beylikdüzü’nde bunları yaptık. Çalıştık ve ürettik. Bu işler isteyince oluyor arkadaşlar. Şimdide Eğitim Vadisi’nin karşısındaki araziyi trampayla aldık. İlki başardık. Küçük bir arazi verip, onun 10 katı büyüklüğünde arazi aldık. 100 dönüm araziyi imarlı hale getirdik. İnşallah göreve geldiğimizde de süratle projemize başlayacağız. Belediyemizin kasasına da 200 milyon dolara yakın kaynak koyacağız.” diye konuştu.
Bir yöneticinin hizmet yapabilmesi için önce sevgi ve istek olması gerektiğini belirten Orakçı, son olarak şöyle konuştu:
“Hizmetlerimizin hepsini severek yaptık. Bir garibanımızın çocuğu benim sokağımda açsa, işsizse, eğitimsizse ve bu ilçede pazar yoksa, okul yoksa, meslek eğitimi yoksa; bunun sorumlusu benim. Ben de hizmet ehliysem yatmak, kaytarmak ve mazeret üretmek gibi bir durumum olamaz. Üretmek zorundayım, çalışmak zorundayım. Sizlerde bunları anlatmak zorundasınız basın olarak.
Buradan çıktığınız da bu anlattıklarımı ve gösterdiklerimi her zeminde anlatmazsanız vebal altındasınız. Çünkü toplumu aydınlatmak lazım, basın mensubu doğruları ve gerçekleri anlatırsa, halk aydınlanır. Halk bazen görmeye biliyor. Çünkü derdi var işi gücü var. Ama sizler sosyal medyayla olsun, yayınlarınızla olsun bunları anlatmalısınız. Çünkü doğru insanlar göreve gelmeli, işin ehli insanlar göreve gelmeli. Millet kazanmalı, halk kazanmalı.Takdir toplumumuzun gereği. Sonuç her ne olursa olsun, hizmetkâr ruhumuzla Beylikdüzülü olmaya devam edeceğiz” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.