Bağımsız Büyükçekmece Belediye Başkan adayı Kamil Ata ile Büyükçekmece ve iktidarın sorunları hakkında konuştuk. Büyükçekmece’nin kesinlikle kan değişimine ihtiyacı olduğunu dile getiren Ata, “burayı iktidara da bırakmak istem
Aday olup olmamakta son güne kadar kararsızdım. Oturmuş bir parti yapısı var siyasetin. Hiçbir partiye girmeyi düşünmedim. Son 2 – 3 yıllık sürede siyasetin tıkandığını, Siyasilerin vaatlerini yerine getiremediklerini, kamplaşmadan ve kavgadan beslendiklerini gördüm. Projelerini değil, yaptıklarını anlattıklarını gördüm. Toplumdan yaptıklarının karşılığı oy istenmesini garip karşılıyorum. Zaten bunları yapacağım diye oy istedin toplum verdi ve başkan oldun. Lider ne derse savunulmak zorunda değildir. Siyaset liderin yanlışını da savunmak anlamına gelmez. Bu gün bir partiye girsem öncelikle o partinin yanlışlarını savunmak zorunda kalacağım. Ben bir partinin yanlışını, günahını savunmak istemiyorum. Kendi düşüncelerim kendi projelerim var. Kendimi talimat alan kişi konumuna getirmek istemem. Bu benim duruşuma ve tarzıma aykırı. Yani bir partiye girsem farklı fikirlerim den rahatsız olurlar ve herhalde bir yıla kalmaz ihraç edilirim.
Belediyelerin, başkanlar tarafından yönetilmediğini mi düşünüyorsunuz?
AK Parti’nin yönetim biçimi belli zaten. Ben açıkçası İstanbul’un Kadir Topbaş tarafından yönetildiğini düşünmüyorum. İhaleler İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun elinden dağıtıldığını yaşadığımız şu son süreçte örendik, imarlarda Şehircilik Bakanlığı’na bağlı. Büyükşehirin imar işlerine bakanlık bakar hale geldi. Böyle bir yapı içerisinde İstanbul’un sağlıklı ve yerinden yönetildiğini düşünmüyorum.
Büyükçekmece’deki belediyeciliği yeterli buluyor musunuz? Hasan Akgün, burada 20 senedir iktidarda, yaptıklarını hizmetlerini yeterli buluyor musunuz?
Şüphesiz ki Akgün burada elinden geleni yapmıştır, hizmetleri de olmuştur. Ama ben yeterli görmüyorum daha da fazlasını yapabilirdi. Örneğin Büyükçekmece’de hala bir imar anlayışı oturmamış durumda. Binaların seviyeleri aynı olması gerekiyor. İmar planları son 4 – 5 yılda yerleşti. Demek ki ondan önce bu konuda bir çalışma yapılmıyormuş fakat Akgün 20 yıldır yönetimde. Büyükçekmece’nin kesinlikle bir kan değişimine ihtiyacı var, ama burayı iktidara bırakmak istemiyorum. Çünkü onların bu kan değişimini nasılyapacaklarını az çok tahmin ediyorum.
AK Parti’nin bu kanı nasıl değiştireceğini düşünüyorsunuz? Beylikdüzü ve Esenyurt örneklerinde olduğu gibi binalaşmadan mı bahsediyorsunuz?
Elbette, hizmet yapmak bir ilçeyi bina ile doldurmak anlamına gelmiyor. Esenyurt ve Beylikdüzü’nde adeta nefes alacak yer yok. Büyükçekmece İstanbul’un nefes alan tek ilçesi. İstanbul nefes alamıyor, betonlaşma ve trafik sorunu var. Büyükçekmece’nin 4’de 3’ü yeşil ve boş alan. Burayı müteahhit yönetim anlayışına bırakamayız. Burası konut stoku olacak bir bölge olmamalı. Yapılaşma da düşük bir alan burası. Havası ile suyu, denizi ve gölü ile yeşillik bir yer olması lazım. Bir Kızılderili atasözü vardı, son ağaç kuruduğunda insan paranın yenmediğini anlayacak. Büyükçekmece yağmalanmasın, İstanbul’a teslim etmeyelim. Ben bunun uğraşındayım. Birde sürekli kullanılan istikrar kavramı yanlış değerlendiriliyor demokratik ülkelerin tamamında uygulanan projelerdeki istikrar anlaşılırken bizim ülkemizde bir defa seçilen kişinin değişmemesi olarak anlaşılıyor buna da itirazımız var. Bu anlayışla toplumlarını yöneten liderler ; Hüsnü Mübarek, Muammer Kaddafi , Beşar Esad istikrarlı yönetimleri neticesinde toplumlarının geldikleri nokta ortadadır.
Son dönemde bir çok olay oldu. Türkiye siyasal anlamda yakın tarihinin en kritik günlerini yaşıyor. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerel seçimlere bir etkisi olur mu?
Yerel seçimlere etkisinin olacağını elbette düşünüyorum. Çünkü ülke de büyük bir gerginlik var. Bu gerginlikte bu seçimi çıkaramayız. Geziden önce başlamıştı aslında bu süreç. 15 Şubat 2012 de Kamu İhale Kurumu’na baskın yapıldı. İktidarın dokunulmazlığı kalkmış oldu. 17 Aralık sürecinin temeli aslında 2011 son aylarında açılan dosyalarla başladığını dosya numaralarından anlıyoruz. 3 – 5 odacı ve birkaç görevliyi alıp süreci örttüler. Medya üzerine gitmedi. Ancak son süreçte yaşanılan gözaltılar, iktidarın bir yanılgısına son verdi. İktidar kendini dokunulmaz sanıyordu, kendisinin bu süreci kapatacağına inanıyordu, ama bu baskınların ardından iktidar da dokunulmaz olmadığını anladı. tedirgin oldu, cevap veremedi halka. Çıkan kasetler için ortada para yok, rüşvet yok diyemediler, sadece montaj deyip geçiştirdiler. İmam hatip parası olduğunu söylediler ama söyledikleri şehirde imam hatip olduğu ortaya çıktı. Sonra üniversiteye gönderdik dediler, rektör çıktı açıklama yaptı bizim ilgilimiz yok diye.
Hukuksuz delil olursa hukuken hesap vermezsin. Ama siyaseten hesap verirsin çünkü sen seçilmiş bir siyasetçisin. Ben sana hesap sorabilmeliyim. Soru soramaz hale geldik, siyasetçi halka hesap verebilmeli. Hesap soramayacaksam seni neden seçeyim. Siyasetçi Yargıya hesap vermeyecek Sayıştay’a Hesap vermeyecek, Medyaya Hesap vermeyecek o zamana bunun adı demokrasi olmaz. Çocuğuna verdiği harçlığı nereye harcadığını soran toplumumuz ülkenin tüm kaynaklarını verdiği iktidara hesap soramıyor bu kabul edilemez.
Size bu konu ile ilgili bir fıkra anlatayım; “Fransızlar Urfa’ya girmiş. Ağa’ya gidip diyorlar ki, ’Ağam Fransızlar Urfa’ya girdi’. Ağa diyor ki, ’Boşver oğlum’... Sonra tekrar ağaya gidip diyorlar ki, ’Ağam kapılarımıza dayandılar’. Ağa yine, ’boşveroğlum’diyor. Sonra tekrar gidip diyorlar ki, “Ağam Fransızlar İsot tarlasına girdi’. Ağa diyor ki, ’Kalkın oğlum bugün namus günüdür’. İktidar partisi eliyle Malatya Kürecik’e radar üssü kurulur. Hiç problem değilmiş gibi aktarılır. Ülkede çözüm süreci adı altında bölünme sürecine doğru götürülmektedir. Tüm eleştiriler rağmen kulaklar tıkalı kimseye hesap soramıyorsunuz. Irak’ın Kuzeyinde ABD eli ve İktidarın yardımıyla bağımsız bir devlet kurulmakta bu konularla ilgili iktidar boşvermiş bir görüntü çiziyor. Ne zamanki İsot tarlalarına girildi ve ayakkabı kutucukları ortaya çıktı. Başbakan her yerde bağırıyor “ bugün namus günüdür,bugün Milli iradeye darbe günüdür”
Muhalefetin bu süreç içerisindeki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Etkili siyaset yapabildiler mi?
Tabi işin bir de muhalefet boyutu var. Muhalefet ne yaptı? Kendi tabanının sesini yansıtabildi mi, kendi tabanının sorularını iktidara sorabilip, cevaplarını alıp, iletebildi mi? Muhalefet bu süreç içerisinde bir siyaset geliştiremedi. Bir tıkanmışlık var. MHP’nin zaten iktidar talebi yok. Çünkü mevcut yapı kendini kasıyor. Ankara da kendi adayını küstürdü, CHP’ye kaçırdı. CHP kendini topluma anlatamıyor. Geçmişten kaynaklanan sıkıntılar var.
Yerel seçimler ve genel seçimler noktasında bu sürecin yani 17 Aralık sürecinin iktidara oy açısından nasıl bir yansıması olacak? AK Parti bir oy erozyonuna uğrar mı?
Bakın bu nokta da oldukça ilginçtir; anketlerine göre oy kaybedilmediği iddia ediliyor. Recep Tayyip Erdoğan iyi bir siyasetçi. Kitlesini ve bu süreci iyi idare ediyor. İnsanlar ne çıkarsa çıksın dinlemiyorlar. Ne olmuş benim cebime dokunan bir şey yok diyorlar. Bu olaylar başka demokratik bir ülke de olsa halkın kesinlikle sessiz kalacağını düşünmüyorum. AK Parti işsizliği çözdük diyor, terörü bitirdik diyor. Hayır; işsizlik çözülmedi, terör bitmedi sadece boyut değiştirdi. Operasyonlar dursun kan dökülmesin talebi hep vardır. Ancak o bölgeyi Terör örgütüne bırakmamak için operasyonlar yapılıyordu. O bölge terkedildi, operasyonlar durdu ve terör bitti gibi göründü. Bölgede devlet kontrolü kaybetti. Diyarbakır’a Mesut Barzani ile gidebilir hale geldik. Ancak kimse sormadı bu güne kadar verilen şehitler boşuna mıydı?
Bu seçimler için ciddi bir düşüş olmasa da büyük şehirlerde ve bazı bölgelerde sonuçları değiştirecektir. Temennim oylarınınciddi düşmesi yönünde. Düşsün ki iktidar sorgulasın kendini. Seçim kaybetmeden yaptıkları yanlışları sorgulamayacaklardır. Çünkü ne medya, ne yargı, ne de iş dünyası ,iktidarı sorgulayamıyor.
Kamil Ata kimdir?
1973 Tavşanlı/ Kütahya doğumluyum. Üniversite için 1993 yılında İstanbul’a geldim. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Üniversiteden sonra İstanbul’da kalmayı tercih ettim veya İstanbul beni bırakmadı. Artık geleceğimizin burası olduğunu biliyorum ve bir şeyler söyleme hakkım olduğunu düşünüyorum.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.